Layık değiller
- Hıncal Uluç Yazıları
- 20 Ekim 2010, 02:49:46, Güncelleme: 20 Ekim 2010, 04:22:56
_Ankaragücü mağlubiyeti Galatasaray'da taşları yerinden oynattı. Maçın ardından arka arkaya toplantılar yapıldı ancak gönderilmesi beklenilen Rijkaard'ın durumu hakkında net bir açıklama yapılmadı. Gelinen nokta ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
Gelinen nokta Galatasaray'ın aczinin ifadesidir. Yönetim kurulunun toplantı günü salıyken, bunu apar topar pazartesi gününe alıyorsan 'Önemli kararlar alacağım.
24 saat dahi benim için değerlidir' demektir bunun anlamı.
Ne çıktı toplantıdan!..
"Gereken kararlar alındı ama açıklayamam" diye üstü kapalı bir cümle...
Hiçbir şey çıkmadı. "Dağ bir fare doğurdu" lafında doğan bir fare vardır; dağ olmasa da bir fare doğmuştur.
Bunlar fareyi bile doğuramadılar. Ortada hiçbir şey yok. O zaman o toplantıyı niye yaptın kardeşim!.. 'Her kafadan bir ses çıksın' diye mi; yoksa 'kulüp kaosun içine düşsün' diye mi?
HAZİNE Mİ BAĞIŞLIYORLAR!
Galatasaray futbol takımının başına gelmesi düşünülen kişiler ya da gelmeyi düşünen kişiler 'tamamen vazgeçsin' diye mi?
Ortada bir sürü isim dolaşıyor; Fatih Terim'den başlayıp, Hikmet Karaman'a, Tugay Kerimoğlu'na kadar... Yarın Galatasaray bunlardan birine ciddi ciddi gittiği zaman, adam 'Öbürlerinden hayır cevabı aldın da bana mı geldin!
Hadi yallah' derse ne olacak!.. Nasıl güvenip de bu yönetimle çalışacak?
Şu açıklamayı dahi yapamadılar: 'Rijkaard ile ilişkimiz kesilmiştir. Bugünden itibaren yeni hoca aranmasına başlanmıştır.
Takımı yeni hoca bulununcaya kadar altyapı teknik direktörü Turgay Kerimoğlu yönetecektir.' Böyle bir değişiklikle Galatasaray şampiyon oldu. Bu kararı dahi almaktan aciz bir yönetim kurulu var. Şu anda Rijkaard halen Galatasaray'ın teknik direktörü. Bu şu demek; Fatih Terim bu koşullarda Galatasaray ile kahve dahi içmez. Adamın ilkeleri var. "Ben hocası olan takım ile konuşmam." Terim adı geçenlerden biri...
Adı geçenlerden diğeri Hikmet Karaman... Adam Manisa'da yeni göreve başlamış, kulübü ile Hikmet Karaman'ın durumunu düşün... O kulüp, bu Hikmet'e güvenir mi? Böyle bir şey yaratmaya hakkın var mı?
Üstelik Bülent Uygun'un Eskişehir skandalından sonra...
Bülent Uygun etik kuruluna sevk edilmişken... Böyle bir ayıbıGalatasaray Yönetim Kurulu yüklenebiliyor.
Bu da beni bir kere daha haklı çıkarıyor. Bu adamlar Galatasaray'ı yönetmeye layık değil.
Galatasaray'dan Rijkaard ne kadar sorumlu ise Adnan Polat, Adnan Sezgin ne kadar sorumlu ise bu kararsız kasımlar, yüreksiz kasımlar aynı derecede sorumlular... "Karar almışlar da açıklayamıyormuş!" Böyle bir komiklik var mı? Böyle bir komiklik yapılırken de bir tanesi 'Ben böyle bir komikliğin altına imza atmam. İstifa ediyorum' demiyor! Ne varsa bu Galatasaray yöneticiliğinde... Hazine mi bağışlıyorlar, ne yapıyorlar! Bir insan, yönetim kurulunda kalabilmek için bu kadar zulme katlanmaz. 'İstifa' diye onurlu bir müessese var.
Ben bunların binde birine katlanamadığım için Galatasaray Kongre Üyeliği'nden istifa ettim. "Ben böyle yönetilen ve böyle yönetimleri seçen üyelerin içinde olamam" dedim. Öyle oturuyorlar...
UTANÇ VERİCİ BİR DURUMDA
_Süren ve Dürüst, olağanüstü kongre çağrılarının münferit olduğunu ve geleneklerde böyle bir gelenek olmadığını söyledi.
Galatasaray'ın ileri gelenleri saçmalamayı bıraksınlar.
Onlar da saçmalıyor. Galatasaray utanç verici bir durumda ve burada da olağanüstü kongrenin tam zamanı... "Ben Galatasaraylıyım" demeye utanıyorum. Onun için de demiyorum, zaten...
_Rijkaard'ın gönderilmemesinin altında 'tazminat' probleminin yattığı yönünde haberler geliyor. Bu noktadan sonra parasal bir konunun kulübün geleceğini belirlemesi doğru mu?
15 kişinin bulunduğu toplantıda konuşulanlar gizli kalmaz.
Bunlar yayılmaya da başladı. Gece benim telefonum kaç kere çaldı. 'Ben falanca ile konuştum', 'Ben filanca ile konuştum' diye... Bunların içinde doğrular var, bunların içinde dedikodu olanlar var. Hıncal Uluç olarak ben de 5 kişiye telefon edebilirim. Adam bana inanır. 'Hıncal Uluç'un herhalde bir haber alma kaynağı vardır' diye düşünür.
Düşünebiliyor musun yaratılan zemini; herkes her istediğini, işine gelen her dedikoduyu yayabilir. Bunlar içinde iyi niyetliler vardır, bunların içinde Galatasaray'ı daha da batırmak isteyen kötü niyetliler vardır.
Hele Fenerbahçe derbisinin öncesinde Galatasaray'ı iyice karmakarışık etmenin kime yarayacağını bilenler de vardır. Zamanlamaya bakar mısın!.. Ne karar aldıysan, cesaretle açıklayacaksın... 'Biz Rijkaard'dan vazgeçtik. Tazminat sorununu çözmeye uğraşıyoruz' dersin.
Rijkaard'dan vazgeçtiğini açıklayacaksın ki Türkiye'de ve dünyada onurlu diğer teknik direktörlerle konuşabilesin.
İki türlü teknik direktör var. Bir tanesi; hocası olmayan bir kulüple oturup pazarlık yapan... İkincisi; birisinin ayağını kaydırarak onun yerine geçmeye uğraşan...
Bu ikinci türden kimseye hayır gelmez. Ama Galatasaray'ın şu anda açık olduğu sadece bu ikinci seçenekte yer alanlar.
Galatasaray ile pazarlık yapmayı kabullenen bir onursuz adamla anlaşacaklar! Eğer Rijkaard'ı göndereceklerse, niyet oysa, konuşacakları tek kişi bu onursuzluğa razı olan birisidir. Fatih Terim ile konuşamazlar, Mustafa Denizli ile konuşamazlar.
DEDİKODU ORTAMI YARATTI
_Eğer Rijkaard'ın görevine son verilirse nasıl bir ara çözüm bulunmalı? Kulüp içinden ya da dışarıdan yerli bir hoca mı, yoksa bu tartışmaların dışında bir yabancı hoca mı daha iyi olur?
İşin rezaleti çıktı. Aldığı kararı açıklamaktan aciz bir yönetimin ne yapacağına dair konuşmanın manası yok. Gereksiz bir spekülasyon bunun üzerine kafa yormak artık.
Bunlardan her şey beklenir. Bunlara herhangi bir tavsiyede bulunmanın da yararı yok. "Korkak bezirgân, ne kar eder, ne de ziyan." Bunlardan bir şey olmaz.
Galatasaray'ın başında ya karar alamayan acizler topluluğu var ya da aldığı kararı açıklamayan yüreksizler topluluğu var. Başka izahı yok. Fenerbahçe maçına sayılı günler kala böyle bir dedikodu kazanı ortamı hazırlamak mı Galatasaray yönetiminin görevi?
Sen şimdi Galatasaraylı futbolcu olarak düşün bakalım.
Beş gün sonra derbiye çıkacaksın. 'Acaba kiminle çıkacağım?' Bir yığın dedikodu, bir yığın iğrenç laf, bir yığın tezgah... Onların içinde sen Fenerbahçe maçına konsantre olacaksın, kendini ona göre ayarlayacaksın! Öyle mi! Güldürmesinler beni...
_Geçmişten günümüze baktığınız zaman Galatasaray ile ilgili nasıl biri fotoğraf görüyorsunuz?
Şu anda Galatasaray'ın bir tek sorunu var: Bu yönetimden kurtulmak. Başka bir şeyi tartışmak dahi anlamsız bu yönetim kaldıkça...
-'Yerel bir takım olma yolunda ilerliyor' diyebilir miyiz?
Yerel takım olmak da değil. Kire bulaştı. 'Galatasaray' adına gölgeler düştü, lekeler düştü. Önemli olan bu...
Önce bu temizlenecek. Ondan sonra geçmiş yönetimin artılarını, eksilerini konuşuruz o zaman...
MİLYARLARCA ZARAR VERDİ
_Yönetim kurulu toplantısından sızan bir bilgi de sportif direktör Adnan Sezgin'in görevine son verildiği yönünde... Bundan sonra Adnan Polat'ın danışmanı olacağı söyleniyor. Polat yine Sezgin'den vazgeçememiş görünüyor.
'Başkan danışmanı olarak' devam edecek diyorlar, 'yeni stadın müdürü olacak' diyorlar, diyorlar, diyorlar...
Şu anda Adnan Sezgin'in kulübe maliyeti 54 bin lira.
Ama gerçek maliyeti milyarlar o ayrı. Kulübe verdiği zarara bakarsan Galatasaray'a maliyeti milyarlar, belki de trilyonlar. 54 bin lirayı Adnan Polat, sevgili arkadaşına her ay veriyor. Ben hâlâ soruyorum "Niye Polat Holding'denvermiyor da Galatasaray'ın kesesinden veriyor bu 54 bin lirayı ve niye unvan değiştirerek bu parayı vermeye devam etmektekararlı? Niye meraklı?" Bunu bana açıklasın.
Benim bildiğim Polat Holding, Adnan Sezgin'e maaş vermekten aciz bir kurum değil. Adnan Polat da Adnan Sezgin'in bulunmaz Bursa kumaşı olduğuna inanıyorsa 'niye ona holdinginde iş vermiyor da Galatasaray kesesinden para veriyor' bana bir anlatsın. Lütfen bana bir anlatsın ya! Senelerdir ben bu soruyu soruyorum. Gizli ya da açık bir sebebi var mı? Bana bunu anlatsın. 'Gizli' derse 'Gizli' desin, söylesin. Benden laf çıkmayacağını biliyor Adnan. En iyi bilenlerden biri... Bana söylediği bende kalır.
* * *
Her sonuca açık bir derbi. Fener hezimete uğratabilir, Galatasaray da her an bir mucize yaratabilir
_Hafta sonunda önemli bir derbi oynanacak. Galatasaray'ın durumu ortada, buna karşılık Fenerbahçe toparlanmış görünüyor. Aldığı bol gollü galibiyetlerin etkisiyle de oldukça moralli. Ayrıca Kadıköy'de ezici bir üstünlüğü var. Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Bugünkü koşullara şöyle bir baktığın zaman 6-0 geride kalabilir. Ama Galatasaray kazanırsa da şaşmam. Çünkü Rijkaard olmayacak!.. Olsun olmasın. Fark etmez. Galatasaray büyük takım, oyuncuların orada ne havaya gireceklerini bilemezsin. O Ankaragücü'nün golünün ardından eli belinde santraya yürüyen Sabri farklı olabilir. 'Fener yakalarsa perişan eder.' Bunu açık söylüyorum. Ama Galatasaray bütün bu yönetimine, bütün bu teknik yönetimine, Rijkaard'a, Adnan Polat, Adnan Sezgin'e rağmen; var ya hani futbolcuların kendi aralarında toplanıp, Galatasaray'ı şampiyon yaptıkları sene, aynen yine öyle olabilir. O havayı yakalarlarsa hatta tünelde, soyunma odasında da değil, 40 bin Fenerli'yle dolu Saracoğlu'na çıkarken yakalayabilirlerse o havayı, ondan sonra maç nereye gider, bilinmez. Tam her şeye açık bir maç. Fenerbahçe hezimete uğratabilir ama Galatasaray da her an bir mucize yaratabilir.
* * *
KAPTANLARA BAK
Sabri, Ankaragücü'nün 4. golü öncesi eli belinde santraya gidiyor. Ayhan sahada adam kovalıyor
_Ankaragücü maçının özelinde konuşacak olursak, 4-2'lik mağlubiyet ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Rijkaard'ın maç sonunda futbolcuları hedef alan "Birbirine benzeyen garip goller yedik" açıklamasını nasıl karşılıyorsunuz? Bir sabotaj var mıydı?
Rijkaard'ın açıklaması bir hafta evvel Fatih Altaylı'nın yazdığı ile örtüşüyor. Fatih Altaylı "Galatasaray'da birtakım futbolcular 'Rijkaard gitsin' diye kasten oynamıyorlar" diye yazdı. Rijkaard da o imayı yaptı. "Bu golleri bilerek yediler" diye. Galatasaray-Ankaragücü maçının bir simge hareketi var, dördüncü golde. Dördüncü golü atan Turgut verkaça girerken Turgut ile beraber gelen Sabri'ye dikkat edin. 1- Sabri, Galatasaray'ın kaptanlarından birisi. 2- Sabri, Galatasaray'ın bildik bileli en hırslı, en öfkeli, yenilgiyi en kabul etmeyen adamı. Bu yüzden her maçta hakeme itirazdan ya da hakeme saldırmaktan sarı kart görüyor. Böyle bir Sabri var.
SUÇ TEKNİK YÖNETİMDE
Turgut topu veriyor, kaçmaya başlıyor Galatasaray kalesine doğru. Karşısındaki Sabri, onu takip etmesi gereken, onunla beraber koşması gereken Sabri, tam tersine eli belinde santraya doğru yürüyor. Durmuyor bile yerinde. Bakmıyor da 'Ne oluyor' diye. Santraya doğru yürümeye başlıyor. Maçı bırakmış orada. Şimdi birinin bunu izah etmesi lazım. Bir gün evvel Beşiktaş 3-2 mağlup. Son 4 dakikada maçı 5-3 kazanabilirdi. Beşiktaş'taki yenilmeme ve kazanma hırsı son 4-5 dakikaya 4 tane gol pozisyonu getirdi. Baydılar, bunalttılar. Galatasaray 3-2 mağlup, takım kaptanı, en hırslı ve en öfkeli adamı Sabri, rakibi gole giderken santraya doğru gidiyor. "Benim alakam yok" diye ilan ediyor. Şimdi, yönetimin yapacağı iki şey var; ya Sabri'yi atacaksın ya da Rijkaard'ı... Çünkü Sabri bunu 'Galatasaray gol yesin de Rijkaard gitsin' diye bilerek yapıyorsa eğer o takımda yeri yok. Ama benim anladığım, benim hissettiğim şu; Galatasaray'da hırs kalmamış, dostluk kalmamış, takım arkadaşlığı kalmamış, ruh kalmamış. Herkes olursa olur diye oynuyor, olmazsa da olmaz. Bu bir antrenörü kovmak için yeterli bir sebep. Geçen seneden beri gelişime baktığın zaman da suçun öyle davranan Sabri değil, Sabri'yi o hale getiren teknik yönetimde olduğu ortaya çıkıyor. Galatasaray'ı bireysel olarak bitirdi, fizik olarak bitirdi ve Ankaragücü maçında gördük ki takım olarak da bitirmiş. Ve hâlâ 'yönetici' denen adamlar 'Rijkaard'ın kulüple ilişkisi kesilmiştir. Hukuki durum araştırılmaktadır' diyemiyor.
_Ayhan'ın Fenerbahçe derbisine rağmen Sapara'yı saha içinde koşturması, tekme atması da takım içindeki boş vermişliğin bir göstergesi gibiydi.
Ayhan'a ben hiç şaşmıyorum. Kaleci Ufuk kırmızı kart gördükten sonra o da hakeme 'Bana kırmızı kart göster' diye adeta bağırıyor. Tipik Ayhan bu. Ayhan hiç değişmiyor. Sene başından beri ne diyorum "En iyisi Ayhan olan takımın anla halini." Ayhan sorumsuzdur, alakasızdır. Ayhan'ın "Galatasaray'da yeri yok" bana sorarsan. Onun için onun adamın peşinde koşup, itmesi, kakması, tekmelemesi bana garip gelmiyor. Tekmelemesi doğrudan kırmızı kart. Hakem resmen bağışladı Ayhan'ı. Kolunda da kaptanlık bandı var o sırada. Galatasaray'ın seçtiği kaptana bak ya!.. Bu kadar sorumsuz bir kaptanla Saracoğlu'na gidecekler de maça çıkacaklar; öyle mi? Kulüpteki zavallılığa bakar mısın? Bunların hesabını kimse sormuyor! Pazartesi akşamı toplanıyorlar ve ne konuşuyorlar bilmiyorum. Bir tanesi bir laf etmez mi? 'Bu adam nasıl kaptan?' demez mi? 'Bu adamdan bu kaptanlığı alın' demez mi! Neresine bakacaksın Galatasaray'ın? Onun için söylüyorum; iler tutar bir tarafı kalmamış. Kaptanı, başkanı, yöneticisi, her şeyiyle... Bunun için bu kulübe kongre lazım. Olağanüstü kongrede bunların hepsi konuşulmalı ve tertemiz bir yönetim seçilmeli.