Kimse inkar etmesin

Hıncal Uluç hincal.uluc@sabah.com.tr

_Kasımpaşa, Fenerbahçe karşısında öne geçmesine karşılık farklı yenilmekten kurtulamadı. Maçın kırılma noktası neresiydi?
Aslında Kasımpaşa-Fenerbahçe, Galatasaray- Büyükşehir birbirine çok paralel maçlar. İkisinde de tabelaya bakanlar birinde Galatasaray'ın ötekinde Fener'in çok rahat kazandığını düşünürler. Ama ikisi de büyüklerin talihli, küçük takımların talihsiz olduğu maçlardı. Fenerbahçe'nin 6, Galatasaray'ın 3 tane attığı maçta Kasımpaşa da Büyükşehir de puan alabilirdi hatta kazanabilirlerdi. Futbol seviyesi çok düşük olduğu zaman kişisel beceriler ve futbol şansı, sonucu belirliyor. Skor 4-2 giderken Kasımpaşa'nın şutu direkten dönmeseydi o darmadağın Fener savunması maçın sonunu getirebilir miydi, bilemiyorum. Baros'un attığı 3. gol, güzeldi ama yüzde 90'ı talih...
_Baros'un bu tür gollerine pek de alışık değiliz aslında...
Baros aynı maçta kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda topu kalecinin üzerine vurdu. Böyle bir adamın, böyle bir gol atmasının bir yaratıcılık sonucu olduğunu düşünemiyorum. Kısmet, denk geldi, Baros da golü attı. Oysa Büyükşehir'in kaçırdığı ne goller var maçta! Türkiye'de futbol oynanmıyor, bunu her maç görüyoruz. Kimse kimseyi kandırmasın. Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında daha iyi futbol oynayan takım Kasımpaşa'ydı. Yılmaz Vural'ın bulduğu genç oyuncuları Hiddink'in de izlemesini isterdim. Türk spor basını da nasıl izliyor maçları bilemiyorum! '6 gol yedi' diye Kasımpaşa'da en yüksek not: 4! Oysa bana sorarsan sahadaki en yaratıcı, en iyi oyunculardan bir tanesi Şahin'di. Zaten maçın iki tane büyük yıldızı vardı; birisi Şahin, birisi de Emre Belözoğlu'ydu. Her hafta biraz daha iyi oynuyor. Gerçek bir süperstar gibiydi. Kasımpaşa galibiyetinin yüzde 90'ında Emre'nin payı vardır. Ben bu maçı milli takımın hocası Hiddink'in de izlemesini isterdim ama medya da izlememiş. Böyle bir tabelacılık, nasıl gazetecilik oluyor; anlamıyorum!.. Kasımpaşa'yı perişan eden adam Barış ve Erdi. İki stoperi yani... Akla hayale gelmez hatalar yaptılar. Gollerin büyük bölümünü Fenerbahçe'ye hediye eden Kasımpaşa'ydı. Ama onların ötesinde Yılmaz Vural'ın futbol düşüncesi, Fenerbahçe'ye göre düşündüğü taktikler olağanüstüydü. Yılmaz'a küçük takımlarda gerçekten yazık oluyor. Ama bakıyorum; benim medyam, hele de Fenerbahçe atınca 6 golü, birinci sayfadan başlayarak, efsaneler yazmış. Bu gazetecilik değil. 'Maç 7'de oynandı, 9'da bitti. Geç kaldık.' Bunlar bahane değil. Şu maçı 90 dakika seyreden biri olarak, Hüseyin'deki ışığı göremiyorsan, Şahin'i fark edemiyorsan, Korhan'ın nasıl mükemmel bir oyuncu olduğunu anlayamıyorsan, yazamıyorsan o zaman gazetecilik yapma...

KASIMPAŞA BEKİ OLSA ATILIRDI
-
_Lugano'nun, Ersen Martin'i düşürdüğü pozisyon tartışılıyor. Hakem Kamil Abitoğlu sarı kart göstermeyi tercih etti. Bariz gol şansı var mıydı?
'Bariz gol şansı' olduğunu söyleyemem. Hakemin yorumuna katılıyorum. Çok mesafe vardı. Ersen'e yetişilebilirdi. Ama ikinci yarıda Lugano'nun yaptığı penaltı verilecek ve ikinci sarıdan atılabileceği bir hareket vardı; hakem onu es geçti. Ama buna alıştık. Bunlar hakemlerin yorum hakları içine giren pozisyonlar ve Türkiye'de yorumlar önce Fenerbahçe, sonra diğer büyük takımlar lehine yapılıyor. Açık. Bunu hiçbir hakem, hiçbir gazeteci inkar etmesin. Kasımpaşa galip olsaydı ve Kasımpaşa'nın beki Lugano'nun yaptığı hareketi yapsaydı penaltı ve ikinci sarı karttan kırmızı görürdü. Adım gibi biliyorum. 'Fenerbahçe olunca' devam!.. Galatasaray maçında 'Rızvan elle oynadı' diye penaltı verildi, Servet'inelle oynamasına verilmedi. İkisi de yorum, Galatasaray aleyhine yorum yapılmadı ama Büyükşehir Belediye aleyhine yorum yapıldı. Bunlar arka arkaya maçlar. O zaman niyet ortaya çıkıyor. Yorumlar büyük takımlar lehine yapılır. Merkez Hakem Komitesi'nin bütün hakemlerden isteği bu...
* * *
MEDYANIN KOMPLOSU
Fener medyası, Rijkaard'dan o kadar memnun ki 'gitmesin' diye elinden gelen her şeyi yapıyorlar

_Son haftalarda gol bulmakta zorlanan Galatasaray, Belediye engelini farklı geçti ve üst üste 4. galibiyetini aldı. Sonuç olarak iyi gidiyor gibi... Nasıl buldunuz sarı-kırmızılı takımı?
İyi gitmiyor. Futbol oynamadığı sürece bana kimse 'iyi gidiyor' demesin. Ben tabelacı değilim. Hayatım boyunca da olmadım, olmaktan da nefret ettim. Birinci devrenin 3-0 olduktan sonra o maçın 6'ya gitmesi lazım. İkinci devre 3-1'e zil takıp oynadı Galatasaray. Neredeydi ikinci yarı? Belediye biraz toparlandı Galatasaray'ı bitirdi.
_Serkan Kurtuluş, Belediye karşısında dikkat çeken isimlerden birisiydi? Uzun zamandır forma şansı bulamıyordu. Bunca zamandır Rijkaard'ın Serkan'ı, fark edememiş olmasını neye bağlıyorsunuz?
Neyi fark ediyor ki Rijkaard? Geçen sene Galatasaray'da Sabri vardı, Uğur vardı ve Serkan vardı. Rijkaard her maçtan sonra "Bana sağ bek lazım" diyordu. Türkiye'nin 3 tane en iyi sağ beki Galatasaray'da iken her maçtan sonra "Bana sağ bek lazım" diyordu. Kendini Serkan'ın yerine koy, Sabri'nin yerine koy, Uğur'un yerine koy. Sende moral kalır mı? Sende kendine güven kalır mı? Buna rağmen Galatasaray'da bir takım oyuncular top oynayabiliyorlar. Adam imha makinesi. İnsanlıktan, futbol psikolojisinden anlamıyor.
ELANO'YA NİYE YÜKLENİYORLAR!
Şimdi medya Elano'ya yükleniyor. Elano nasıl küstürüldü? Bu Elano niye bu hale geldi? Bunu sorgulayan yok. Kafamdaki düşünce açıkça şu; bunu 'şaka olsun' diye söylemiyorum: Fenerbahçe medyası Rijkaard'dan o kadar memnun ki "Aman gitmesin" diye ellerinden geleni yapıyorlar. Rijkaard'ı yüceltiyorlar. Galatasaray'ın futboldan anlamayan başkanı da bunları doğru zannediyor, inanıyor. "Ben Rijkaard'ın sözleşmesini uzatacağım" diye demeçler veriyor. Bu şaka falan değil. Gayet ciddi söylüyorum. Bu resmen Fenerbahçe medyasının Galatasaray'a karşı bir komplosu... Şu maçta, insanın radyodan dinlesen bile en son çıkarılacak adamın Cana olduğunu bilir. En son çıkarılacak adam Cana'ydı! Hiçbir şey yapmayan Misimovicoyuna devam ederken Cana'yı oyundan çıkarıyor. Kenarda bir adam hazırlanmaya başladığı zaman artık 'kim çıkmaz' diye düşünüyorum ve onları yan yana yazıyorum. Diyorum ki "Bunlardan birini oyundan alacak." Adam bütün Galatasaray maçlarını Fenerbahçe Teknik Direktörü gibi yönetiyor. 'Öyle bir değişiklik yapayım ki bu takımı perişan edeyim' diye düşünüyor sanki!..
* * *
NORMAL KARŞILADIM
"Ali Şen gelirse, ben gelmem" demek dünyanın en büyük ayıbı. Ama ben hiç yadırgamadım
_Volkan'ın düğünü Aziz Yıldırım'ın, "Ali Şen varsa ben gelmem" diye rest çekmesiyle krize dönüştü. Yıldırım'ın, büyük tartışma yaratan bu resti ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Çok ayıp bir şey ama hiç yadırgamadım. Aziz Yıldırım dünyada kendinden başka kimseye saygısı ve sevgisi olmayan birisi... Hallac-ı Mansur'un günümüzde yaşayanı... Enel Hak (Hak bendedir)!.. 'Fenerbahçe benim, her şey benim!..' Bir futbolcunun düğününe davet edilecekleri, değiştirme hakkın var mı senin!.. Gelmezsen gelmezsin... Buna hiç itirazım yok. Ama 'O gelirse ben gelmem' demek, dünyanın en büyük ayıbı... Kulübün başkanı Aziz Yıldırım olduğuna göre Volkan'ın tercih hakkı kalıyor mu; sıkı mı? 'O zaman Ali Şen gelsin' diyebilir mi Volkan? Cevabın ne olacağını bile bile... Bu açık açık 'Ali Şen'i çağırma' demek!.. Bunu da Aziz Yıldırım gayet iyi bildiği için... Çok ayıp. Ama dediğim gibi yankı bile bulmuyor. Bu İngiltere'de, Fransa'da olsa yer yerinden oynar. Galatasaray Başkanı Adnan Polat böyle bir şey dese sokağa çıkacak halini bırakmazdı bu medya!.. Aziz Yıldırım oldu mu akan sular duruyor.

ŞEN'İ GÜNAHIM KADAR SEVMEM
_Volkan'ın bir suçu var mı? Yıldırım ile Şen arasında problem olduğunu bile bile ikisine de davet götürmesi doğru mu? Bu konuda Volkan'a da eleştiriler oldu çünkü...
Ne demek!.. Ben şimdi evleniyorum; sen de Özge ile kavgalısın. Özge ve sen benim arkadaşımsınız. Banane aranızdaki kavgadan!.. Ben ikinizi de çağırırım. 'Ama Özge gelirse ben gelmem' dersen bu senin ayıbın. Ben Ali Şen'i günahım kadar sevmem biliyorsun; adını bile anmam, terbiye özürlü bir adamdır benim için... Ama Fenerbahçe'deki Ali Şen varlığını kimse inkar edemez. Volkan'ın da kişisel olarak ahbabı... Ben düğün yaparken, ondan bundan 'kimleri çağırayım' diye izin mi alacağım?
* * *
G.SARAY'I KURTARMIŞ!
Sezgin, G.Saray'ın hocasını geri zekalı sanıyor ve 'Sahada 6 yabancı var. Dikkat etsin' diye uyarıyor! Rezalete bak!..
Asıl büyük rezaleti Hürriyet'te okudum. "Mustafa Sarp ve Kewell sahanın kenarına geldiği zaman Adnan Sezgin tribünden haber göndermiş Rijkaard'a. 'Sahada 6 tane yabancı var. Dikkat etsin' diye." Yani Galatasaray Futbol A.Ş. Sorumlusu adam, Galatasaray Teknik Direktörü'nün geri zekalı olduğunu düşünüyor. Haber yolluyor ve de gazeteye yansıyan haber de "Galatasaray'ı hükmen yenilgiden Adnan Sezgin kurtardı" şeklinde... Sahanın kenarında iki tane adam var. Hangi adamın çıkacağı belli değil. Bir tane yabacıyı çıkartıp, yerine bir tane yabancı alamaz mı? Adnan Sezgin haber gönderiyor! "Bu geri zekalıdır, sahada 6 yabancı olduğunu bilmez. Bir Türk çıkarır. Kewell'ı sokar" diye! Galatasaray'ı yenilgiden kurtarıyor! Hürriyet de haberi böyle veriyor. Bu nasıl bir ayıp ya! Bu nasıl yüzkarası ya!
NİYE BÖYLE BİR TEZGAH KURDU!
Adnan Sezgin'in, Rijkaard'a haber gönderdiğini Hürriyet gazetesi nasıl haber alıyor? Hürriyet muhabiri o sıra Rijkaard'ın yanında olamayacağına göre kimin yanında olabilir? "Benim teknik direktörüm geri zekalıdır" haberini Hürriyet'e ulaştıran kim olabilir? Adnan Polat açıklasın bakayım şimdi! Rijkaard'dan da kopamıyor, Adnan Sezgin'den de kopamıyor ya. Ama ortada şimdi bir olay var. Futbol A.Ş. Genel Müdürü, teknik direktörü için 'Geri zekalı' diyor. Hangisini sahiplenecek şimdi Adnan Polat bir göreyim bakayım. 'Bu haber Hürriyet'e nasıl uçuruldu, kim tarafından uçuruldu' sorusunu ararsa Adnan Polat görür. Çünkü bu sahte bir olay... Bu yalan bir olay. Bu yaratılmış bir olay. Niye Adnan Sezgin, Rijkaard için böyle bir tezgah kuruyor? Onu Adnan Polat'ın araştırması lazım. Bana sorarsan al birini vur ötekine. Galatasaray ikisinden de kurtulmalı. Ama Galatasaray'ın kurtulacağı adamlar birbirine düşmüşse eğer bu bir umut ışığı olabilir. O maçta hoş bir gazetecilik var. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Maçın başında Rijkaard ile Abdullah Avcı karşı karşıya geldiler. Klasik el sıkışmanın ötesinde Abdullah Avcı bir şey söyledi Rijkaard'a. Rijkaard gülümseyerek ona cevap verdi. Bir daha el sıkıştılar. Orada özel bir şeyler konuşulduğunu televizyon izleyicileri gördü. Ertesi gün bu konuşmayı habere çeviren bir tek gazete vardı Türkiye'de; Vatan gazetesi. Bir tek Vatan gazetesi spor müdürü İbrahim Seten merak etmiş. 'Evliliğini kutlamış Abdullah Avcı, Rijkaard'ın.' Gazetecilik işte bu... O maçı 2-3 milyon insan seyrediyor. Sahneyi gören herkes merak ediyor. Gazetenin görevi merakı karşılamak... Gazete meraklılara karşı çıkan bir yayın organı. New York Times'ın genel müdürü, gazetenin yayın toplantısında televizyonu göstererek "Haber orada" demesi işte bu. Ben televizyonda bir şey görüyorum ve ne olduğunu merak ediyorum. Bu merakımı ertesi gün gazetenin çözeceğini bilirsem o gazeteyi alırım. Türkiye'de herkesin merak ettiği şey "Ne konuştular Rijkaard ile Abdullah Avcı ve niye gülüştüler?" Bunun cevabı sadece Vatan'da vardı. Çünkü merak eden tek müdür Vatan'ın müdürü. Öbürleri merak bile etmedi. Merak etmeyen adam gazeteci olmaz. Gazeteciliğin birinci şartı merak. Sen merak edeceksin ki halkın neyi merak ettiğini bilesin.
HAFTANIN GAZETECİLİK BAŞARISI
Bence haftanın gazetecilik açısından en önemli olayı buydu. Rijkaard ile Abdullah Avcı'nın ne konuştuklarını bütün Türkiye merak ederken Türkiye'de bir tek spor müdürü merak etti ve gazetesinde yayınladı.
Galatasaray'da sakatlık sorunu bir türlü bitmedi. Sağlık heyetinin değişmesine karşın sakatlıklardan kurtulamıyor Galatasaray. Belediye karşısında da Baros'u kaybetti.
Burhanettin (Uslu) hoca görevden ayrıldığından beri Galatasaray iflah olmuyor. O muhteşem bir klinik kurmuştu Florya'da. Florya, sporcu sağlığı hastanesine dönmüştü. Türkiye'nin her yerinden hatta Fenerbahçe'den tedavi için oraya geliyorlardı. Burhan hoca gitti, bir daha iflah etmedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.