Sonu yaklaştı
*Cemal Özgörkey ile Yiğit Şardan arasında çok ciddi bir başkanlık yarışı var. İkisi de Polat'ın sonunun yakın olduğunu hissediyor
*Bu bir takım oyunu. Şardan gibi harika bir reklamcı varken, "Dedikodu olur. Başka birini bulayım" diye düşünülmez. Önemli olan kontrol mekanizması.
Geçen haftanın en çok konuşulan ismi Yiğit Şardan'dı. Reklam hizmetlerinden dolayı 1.8 milyon dolar fatura kestiği iddia edilmişti. Bu iddialar ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. Adnan Polat, Yiğit Şardan'a tam destek verirken istifa eden Haldun Üstünel'i de eleştirdi. Siz Şardan ve Üstünel çevresindeki tartışmalarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Efendim, kim ne derse desin. Güneş balçıkla sıvanmaz. Cemal Özgörkey ile Yiğit Şardan arasında çok ciddi bir başkanlık yarışı var. İkisi de Adnan Polat'ın sonunun yakın olduğunu hissediyor. İkisi de Galatasaray'a başkan olmak için hazırlanıyor ve birbirlerini rakip görüyor.
Özgörkey liseli, Şardan yarım liseli ama lisede bayağı bir etkinliği var. Tribünlere de hakim.
Bu yüzden avantajlı durumda. Onun için savaşta böyle belden aşağıya vurmalar da oluyor. Olacak.
AŞKIN ORTADA YOK
Yani ben tabii hesapların ne olduğundan haberim yok. Ama Galatasaray'da ben kendimi bildim bileli, yönetim de olmadığı halde hesapları didik didik eden bir Taner Aşkın var.
Kuruşu bilir, kuruşu konuşur. Koltuğunun altında dosyalarla gezer. Taner Aşkın yönetime girdiğinden beri kayıp, ortada yok.
Niye çıkmıyor ortaya? Niye, "Arkadaşlar hesaplar şudur, olaylar budur. Yiğit haklıdır ya da Özgörkey haklıdır" demiyor.
Hayır. Galatasaray'da herkes sus pus.
-Reklam hizmetlerinin Galatasaray yönetiminde yer alan Şardan'ın şirketlerinin üzerinden yürütülüyor olması sizce doğru mudur?
Niye olmasın ya... Ben şimdi Galatasaray'a başkan olsam işlerin başına kimleri getiririm:
En güvendiğim adamları.
Çünkü bu bir takım oyunu. Yani Yiğit Şardan gibi harika bir reklamcı varken 'Efendim, bu bizim yönetimdedir. Dedikodu olur. Gidip başkasını bulalım' diye niye düşüneyim?
Tam tersine... Çünkü, Galatasaray'da kontrol mekanizmalarının da olması lazım. O mekanizmalar var mı yok mu? Ben onu merak ediyorum.
-Dünya Kupası için G. Afrika'nın seçilmesini bir seçim yatırımı olarak değerlendirmiştiniz.
Bu tercih endişeleri de beraberinde getirmişti. İlk günlerde yaşanan hırsızlık olayları dışında kupada büyük bir olay yaşanmadı. Organizasyonu nasıl buldunuz?
G. Afrika sınıfı geçti mi? Yani, iyi önlem almışlar. Aferin. İyi önlem almışlar. Güney Afrikalılar çok iyi önlemler almışlar. Beklediğimin yüzde biri yansımadı. Ya Güney Afrika'nın hırsızları ya vatansever, milliyetçi çıktılar ya da polis hakikaten birtakım yerlerde bunlara göz açtırmadı. Ama 1998 Paris tribünlerini hatırlıyorum, öyle tribünler yoktu. Ne Afrikalı seyircilerden ne de gelenlerden. Tribünde samba yapan Brezilyalı gördünüz mü hiç? Tribünlerde efsane gibi olurdu Brezilya'nın kızları. Yani her şey beraber mi düşer! Gerçekten tümüyle vuvuzela bu kadar güzel bir simge olabilir. Her şeyiyle bir kuru gürültü. Kupayı geride bıraktı.
PAUL'ÜN SAHİBİ AKILLI
-'Ahtapot Paul' Dünya Kupası'nın belki de en çok konuşulan figürüydü. İspanya'nın şampiyon olacağını da bildi. Tahminlerini inandırıcı buldunuz mu?
Bence ahtapotun akıllı bir sahibi var. Neticede ahtapot içinde yiyecek olan bir kabın içinden tercihini yapıyor. İstediğin ülkeyi seçtirebilirsin!
* * *
NEVİN GERÇEK YETENEK
*100 metre engelli koşusu zordur. Hem hızlı koşacaksın, hem adımlarını hesaplayacaksın.
* Müthiş bir çalışmayı gerektirir. Onun için Nevin'in başarısı Bekele'nin başarısını katlar.
Bekele, Diamond League'de 3 bin metrede 2. oldu ve Avrupa'da yılın en iyi derecesine imza attı. Barcelona'da ise 100 metre engellide Nevin Yanıt birinci oldu. Elvan da formda görünüyor. 26 Temmuz'daki Avrupa Şampiyonası öncesi bu dereceler oldukça umut verici görünüyor.
Şimdi, Bekele'den önce Nevin Yanıt önemli. Nevin Yanıt, Avrupa Şampiyonası'nda "Ben varım" dedi. 12.74 çok önemli bir derece. Altın madalya getirebilecek bir derece. Nevin'in dünyadaki rakipleri de Avrupalı değil. Avrupa dışındakiler. Yani bize çok şey kazandırır. Psikolojik olarak da Bekele'nin önünde.
Bekele bile hazır gelmiş bir atlet. Yani tam bir transfer. Oysa Nevin Yanıt bu ülke toprağının yetiştirdiği, başından sonuna A'dan Z'ye bizim yetiştirdiğimiz bir sporcu ve de 100 metre engelli dünyanın en zor koşularından biridir. Sprint koşuları zordur. Engelli olduğu için bir de teknik sprint koşusudur bu.
Yani hem hızlı koşacaksın, hem adımlarını hesaplayacaksın hem de on adımda bir atlayacaksın. Yani bu müthiş bir çalışmayı gerektiren bir şey. Allah vergisi yeteneğin ile 3 bin metre koşabilirsin. Ama Allah vergisi yeteneğin ile 100 metre engelli koşamazsın.
Onun için Nevin'in başarısı Bekele'nin başarısını katlar. Etiyopya'nın öyle bir yerleşim düzeni var ki zaten orada herkes uzun mesafe koşucusu. Yani yaşam koşullarında yaptıkları onları uzun mesafe koşucusu yapıyor. Antrenmanları o. Bizim nasıl bir ara uzun mesafeliler doğudan gelirdi. Uzun mesafenin en büyük antrenmanı yokuş yukarı yapılır. Düzde değil, pistte değil yokuş yukarı yapılır. Onlar orada doğduklarından itibaren dağda, tarlada her yerde koşmaya başlıyorlar. Nevin hakiki bir yetenek ve teknolojinin birleşimi gerçek bir sporcu ve atlet örneği. Türk spor medyasının Nevin Yanıt'ın hâlâ farkında olmayışını çok hayretler içinde izliyorum. Tabii öbür tarafta Beleke iyi, Elvan da iyi gidiyor. Avrupa Şampiyonası 5 bin metresinde 1, 2, 3 bile olabiliriz.
MEMO VE HiDO'YU GECER
Semih Erden'in ardından Fenerbahçe Ülker'de forma giyen Ömer Aşık da NBA'in yolunu tuttu ve Amerika'ya giden 7. Türk basketbolcu oldu. Dünyanın en büyük basketbol organizasyonuna bu kadar sporcu göndermemiz Türk basketbolu açısından ne ifade ediyor?
Şimdi 'draft edilmesi' başka bir şey, 'transfer edilmesi' başka bir şey. NBA bütün spor organizasyonları içinde dünyanın en güzel "scouting" yani 'izleme' sisteminin üzerine kurulmuş bir spor olayı. Dünyanın her tarafını izleyen, komünist Çin'e bile sızıyorlar. Bunlarda bu organizasyon müthiş.
-Bir nevi yetenekli ve gelecek vadeden oyuncu üzerine 'şerh' koyuyorlar.
Aynen öyle. Geleceği olan herkesi sezon başında şerh koyuyorlar. Chicago Bulls, sırayla en zayıf takım, en evvel seçiyor ki 'dengeler bozulmasın.' Chicago Bulls, Ömer'i kaçıncı sırada transfer etmiş bilmiyorum. Ömer Aşık ve Semih kaçıncı sırada draft edilmiş onlara bakmak lazım. Chicago Bulls birinci hakkını Ömer'de kullanmışsa başka bir şeydir de 16. hakkını Ömer'de kullanmışsa o zaman tam 'şerh koymuş' olur. Onun için sezonu beklemek lazım. Ersan gibi, Mehmet gibi, Hidayet gibi mi olacaklar yoksa 'şerh konmuş' olarak gelişmeleri mi beklenecek! Ömer Aşık fevkalade yetenekli bir adam. Gasol gibi Dirk Nowitzki gibi başarılı olabilir. Aziz Yıldırım'ın kaprisleri nedeniyle Fenerbahçe Ülker onu kaybetti. Yani, oynarsa Memo'yu da Hido'yu da geçer gibi geliyor bana. Not: Dünkü röportajda Giresse, Genghini ve Sokrates'in isimleri yanlış yazılmıştır. Düzeltiriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.