25 Mayıs 2010 | Salı

Paniğe kapıldı

* Trabzon maçından sonra "İstifa" tezahüratları yükselince, Yıldırım kendini savunmak ve gündemi değiştirmek için harekete geçti
* Rüştü'nün niye bir daha kaptanlık pazubandını takmadığını en iyi bilen kişi Yıldırım. Bunu bilen kişi olarak Rüştü'nün adını ağzına almamalı
* Alex'in şutu gol olsa 'lig kirli' diyenler haklı çıkacaktı. Bir karış yukarıdan gidince 'lig temiz' diyenler haklı çıktı. Böyle bir palavra olur mu!

_Bursa'ya kaybedilen şampiyonluğun ardından eleştirilerin odağında yer alan Yıldırım bir basın toplantısı düzenleyerek tartışılacak açıklamalara imza attı. Basın toplantısındaki iddialarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aziz Yıldırım panik içinde kendi paçasını kurtarmaya uğraşıyor. Üst üste üç şampiyonluk sözü vererek geldi, daha birinci yıl hezimete uğradı. Bu senenin başında sezon açılırken 5 kupadan söz etti. Avrupa Süper Kupası, Şampiyonlar Ligi Kupası, Türkiye Kupası, Türkiye Ligi ve Türkiye Süper Kupası. Beşte sıfır çekti.
Trabzon maçı sona ererken de tribünlerde Aziz Yıldırım istifa" diye kıyametler kopunca fena halde paniğe kapıldı ve bir yandan kendini savunmak, bir yandan da gündemi değiştirmek için harekete geçti.
Benim harika Fenerbahçeli medyam da balıklama daldı, bu gündemi değiştirme çabalarına...
Aziz Yıldırım'ın futbol üzerine verdiği sözleri 'niye tutamadığının' analizi yapılacağına, saçma sapan laflarının dedikodusuna girildi. Bir spor medyası değil, bir dedikodu medyası olduğu ortaya çıktı.
Aziz Yıldırım'ın sözlerine cevap vermek bu sözleri 'ciddiye almak' olur ve onun gündemi değiştirme' tuzağına düşmek olur.
Bu yüzden ben herhangi bir şey yazma gereği de duymadım, söyleme gereği de duymadım. Sen bu soruyu sormamış olsan gündeme dahi getirmezdim.
Aziz Yıldırım'a sanıyorum gerekli cevabı Fenerbahçe'nin en saygın başkanlarından Faruk Ilgaz, hafta sonu kendisiyle yapılan bir söyleşide verdi. Aziz Yıldırım'ın kimliğinin ne olduğunu çok güzel ortaya koydu. Okusun lütfen Faruk Ilgaz'ın neler dediğini, onlardan kendisine bir pay çıkarabilirse çok faydalı olacaktır.

TABLONUN BAŞ RESSAMI
_Yıldırım'ın açıklamalarında en dikkat çeken Rüştü'ye yönelik suçlamalarıydı. Tecrübeli file bekçisini, Fenerbahçe'nin karşılaşacağı takımlardaki oyunculara 'motive edici' mesajlar göndermekle itham etti.
Ben Aziz Yıldırım'ın yerinde olsam Rüştü'nün ismini ağzıma almam. Pendik maçından sonra Fenerbahçe kaptanının başına gelenleri herkes biliyor. Rüştü'nün o tarihten sonra Fenerbahçe'ye kaptanlık yapmayı niçin reddettiğini herkes biliyor.
Fenerbahçeli olduğu için, yürekten Fenerbahçeli olduğu için, Beşiktaş'a imzayı attıktan sonra dahi, "Ben Fenerbahçeli'yim ama bir profesyonel olarak bundan sonra giydiğim formanın hakkını vereceğim" demişti. Beşiktaş taraftarı ayağa kalkmıştı. O Fenerbahçeli'liği içinde, Fenerbahçe formasını giymeye devam etti, kendisine yapılan haince girişimlere rağmen... Ama kaptanlık pazubandını bir daha takmadı. Aziz Yıldırım, Rüştü'nün niye bir daha kaptanlık pazubandını takmadığını en iyi bilen adam. Bunu bilen kişi olarak Rüştü adını ağzına almaması lazım.

_Yıldırım'ın kardeşini Rüştü'nün evine göndermiş olması nasıl açıklanabilir?

Ben Aziz Yıldırım konusunda yeterince konuştum. Onunla yeniden polemiklere girmek istemiyorum. O basın toplantısında Şekip Mosturoğlu ve Aziz Yıldırım'ın söyledikleri, ortaya koydukları manzara doğru ise eğer bu tablonun baş ressamı Aziz Yıldırım'dır.

_Lig bitti ama henüz tartışmaları bitmedi. Bursa'nın şampiyon olması ile birlikte 'senaryoların çöktüğü, şaibe dedikodularının asılsız çıktığı' yönünde yorumlar yapılıyor. Sizce Bursa ligi kurtardı mı?
Türk basınının 'skor yazarı' olduğunu senelerden beri iddia ediyorum. Dünyada bu kadar palavracı bir medya olamaz. Hele de köşe yazarları, yorumcuları... Artı 92'de Alex'in penaltı atar gibi attığı şut bir karış aşağından gitseydi, "Türkiye ligi kirli" diyenler haklı olacaktı. Bir karış yukarıdan gidince "Türkiye ligi temiz" diyenler haklı çıktı!.. Böyle bir palavra olabilir mi? Böyle bir gazetecilik olabilir mi? İki tane Trabzon-Fenerbahçe maçı oynandı, 10 gün arayla. Bu iki maçın istatistiklerini veren, karşılaştıran bir tane köşe yazarı niye çıkmadı Türk basınında! Açıkça soruyorum; maçaları mı sıkmadı bu karşılaştırmayı yapmaya yoksa utandılar mı? Birinci maç Trabzon'un attığı şut 22; gol pozisyonu 19. 10 gün sonraki maç; Trabzon'un attığı şut 6, gol pozisyonu 1. O da şut değil, orta. Birinci maç Fenerbahçe'nin attığı şut 6, gol pozisyonu 1. İkinci maç Fenerbahçe'nin attığı şut 37, gol pozisyonu 14. Lig karşılaşması ayrıca Fenerbahçe'nin 34 haftada en çok şut attığı maç ve en çok gol pozisyonuna girdiği girdiği maç. Bir maç evvel, sadece bir pozisyona giren Fenerbahçe ikinci maçta 14 pozisyona giriyor. Birinci maçta 6 şut atabilen Fenerbahçe, ikinci maçta 37 şut atıyor ve şutlar girmediği için 'lig temiz oluyor' öyle mi? Girseydi kirli olacaktı!.. Bunlar ahmak bile değil. Bunlar herkesi kör, alemi sersem sanan kişiler. İstatistikleri gizlerse, bu analizleri yapmazsa 'millete yuttururum' zanneden kişiler. Ama bu istatistikleri takip edenler var. İstatistikler internette var. Bunlar yazmasa da meraklısı bunları açıyor bakıyor.

YA 10'A 1 KAZANSAYDI
10 gün arayla oynanan iki Trabzon-Fenerbahçe maçı arasındaki dağlar kadar farkı görüyor.
Ben "Kirlidir, temizdir" demiyorum; baştan beri benim söylediklerimi saptırıyorlar. Ben diyorum ki "Temiz olduğunun ispatı bu değil, kanıtı bu değil." O 37 şuttan 10 tanesi girseydi, 10'a 1 yenseydi Fenerbahçe, Trabzon'a ne olacaktı? Kime neyi anlatacaktık? Nasıl anlatacaktık? Sadri Şener, Trabzon'a varabilecek miydi? Şenol Güneş, Trabzon'un başında kalabilecek miydi? O futbolcular bir daha Trabzon forması giyebilecekler miydi?
Galatasaray, Ankaragücü'ne 8 tane attığı zaman neler söylendiğini, yazıldığını ben biliyorum. Ben o maçtaydım.
Denizden çıkıp gelmiş, hiçbir iddiası kalmamış Ankaragücü öyle oynadı işte. Galatasaray'ın da o maça bağlıydı şampiyonluğu. Bütün gücünü ortaya koydu. Galatasaray '8 attı' diye hâlâ şaibe altında. Ya bu maçta Fenerbahçe, Trabzon'a 10 tane atsaydı ki atabilirdi, bugün yazılanların tam tersi yazılmayacak mıydı? Böyle gazetecilik olur mu?
Ben bir kere 'Franco, İvesa, Murat Şahin, Serkan Kırıntılı bilerek gol yedi' demedim. Ne dedim ben, altını çizerek söylüyorum; "Zavallı Zalad, Cevad Prekazi'den 'frikik golü yedi' diye senelerden beri lanetli. O Zalad'ı lanetleyen bir kaleci, bir maç, bir frikik golü. O Zalad'ı lanetleyen ve lanetlemeye devam eden Türk spor medyası arka arkaya en kritik maçlarda gelen bu hatalı golleri niye değerlendirmiyor!.."
Benim muhatabım ne Zalad, ne Leo Franco, ne de diğerleri. Benim muhatabım çifte standart uygulayan medya. 'Galatasaray kazanırsa şike, Fener atarsa, Fener kazanırsa temiz.' Böyle bir mantalite yok. Ben bunun altını çiziyorum. Ben karayı onlara çalıyorum.
Benim 'karayı lige çaldığımı' iddia ediyorlar.
Hayır Türk spor medyasına kara çalıyorum ben. Cesareti olanla da bire bir tartışırım, istediği televizyonda. Herkesin yazdığı da söylediği de meydanda. Günümüzde bir şey saklanmıyor artık.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor