Hiç değişiklik yok
- Hıncal Uluç Yazıları
- 25 Ocak 2010, 21:14:15, Güncelleme: 26 Ocak 2010, 01:04:27
- Rakip 10 kişi kaldı oyuna müdahale edemedi, ilk yarının analizini yapamadı, sahada kim kötü oynuyor farkında değildi. Bu nasıl büyük hoca!
- Polat ve Üstünel cevap versin bana: "Rijkaard mı futbolu bilmiyor, ben mi bilmiyorum?" İkinci yarıda G.Saray'ı çok büyük tehlikeler bekliyor
_Galatasaray-Gaziantep maçının analiziyle başlayalım. Karlı ve soğuk bir havada oynandı. Rakibin 33. dakikada kırmızı kartla oyun dışında kalmasına karşın sarı- kırmızılı ekip gol atmakta zorlandı. Ayrıca Nonda bir de penaltı kaçırdı. İkinci yarının ilk maçında Galatasaray'ı nasıl buldunuz?
Benim Galatasaray'la ilgili fazla bir merakım yok. Özellikle Türkiye ligi söz konusu olduğu zaman 'Galatasaray'ın kadrosunun iki şampiyon çıkarabileceğini' başından beri söylüyorum ben... Benim merak ettiğim konu; Rijkaard'ın ikinci yarıya nasıl başlayacağıydı!.. Rijkaard, Rijkaard olabilseydi, yani bizim kafamızda yarattığımız, canlandırdığımız, 'Galatasaray'ın başına Rijkaard geliyor' haberini duyduğumuz zaman hayal ettiğimiz adamın, yarısı, 4'te 1'i olabilseydi, Galatasaray ilk yarıyı 10 puan farkla önde bitirirdi. Buna rağmen Fenerbahçe'nin gerisinde kaldı. Verilen ara boyunca Rijkaard'ın 'kendi muhasebesini yapıp yapmadığını', 'eleştirileri dikkate alıp almadığını' merak ediyordum, nereden nereye geldiğini merak ediyordum; dehşet içinde gördüm ki bıraktığımız yerden devam ediyor. Hiçbir değişiklik yok. Maçı okuyamıyor. En önemli eksiği bu. Gözünün önünde oynanan maçta neler olup bittiğinin farkında değil. Sezon başında Galatasaray'a fevkalade cesur bir hücum futbolu oynatıyordu ve bu yüzden gole yansıyanın çok üstünde pozisyon zenginliği üretiyordu takım. Sonra birden bire ne olduysa, korkak futbola döndü ve korkak futboldan vazgeçemedi. İkinci yarıya da korkak futbolla, savunma adamı ağırlıklı bir takımla sahaya çıktı. Buna da bir şey demedim. Çünkü saha koşulları kötüydü, kar yağışı altında oynanıyordu Gaziantep maçı. 'Böyle bir sahada, hem de kendi stadında kötü bir sonuçla ikinci devreye başlamamayı' düşünmüş olabilir. Buna da saygı duydum.
ELANO ŞAŞKINA DÖNDÜ
Ama maçın 33. dakikasında Gaziantep 10 kişi kaldığı zaman Rijkaard'ın hemen oyuna müdahalesini bekledim. Çünkü Gaziantep bu dakikaya kadar zaten savunma oynuyordu. 10 kişi kalınca iyice 0-0'a döndürecek oyunu ve kenarda Galatasaray'ın ligde oynayacağı 17 maç için 2 milyon euro ödediği bir adam oturuyor. 2 milyon euro'yu 17'ye bölersen Jo'nun bir maç için kenarda kaç paraya oturduğunu tahmin edebilirsin. 10 kişi kaldığı andan itibaren Galatasaray'ın çift forvete dönmesi gerekirdi. Çıkaracağı adam da belliydi. O ana kadar sahanın en kötüsü olan Barış. Galatasaray bütün akınlarını soldan yapıyordu, Arda-Caner-Hakan üçlüsü ile... Ama aynı Arda sağa geldiği zaman; Arda- Barış-Uğur üçlüsü aynı etkili atakları yapamıyorlardı. Barış'ın yüzünden! Çünkü Barış'a geldiği zaman ölüyordu top. Barış çıkacak, Jo girecekti. Bu değişikliği yapmadı! Dedik ki ikinci yarı başlarken soyunma odasında anlatacaktır Jo'ya; 'Sen bu takımda ilk defa oynayacaksın. Bu maçta senden şunları şunları istiyoruz, bekliyoruz' diye... 'Bu konuşmayı yapacak ve ikinci yarının başında sahaya sürecek' diye bekledik. 10 dakikalık gecikme için Rijkaard'a prim tanıdık. Ancak ikinci yarıya aynı 11'le başladı Galatasaray!.. Sanki Gaziantep 10 kişi değil, stat sanki Ali Sami Yen değil, tribünlerde Galatasaray seyircisi yokmuş gibi... İlk devre boyunca gol kaçırmak dışında hiçbir şey yapmayan Nonda ile oynamaya devam etti. Nihayet maçın bitmesine 27 dakika kala Jo'yu almayı akıl etti. Maç başına aldığı ücret 117 bin euro'yu bulan Jo'yu son 27 dakika oyuna aldı. Jo oyuna girerken hayretler içinde kaldık, Galatasaray'ın o ana kadar en iyi oyuncusu, 'Galatasaray'a geldiğinden bu yana en iyi oyununu oynuyor' demiyorum ama pazar günü, Ali Sami Yen'deki Galatasaray'ın en iyi oyuncusunu kenara aldı. Şaşkına döndü Elano. 'Beni mi, bir yanlışlık olmasın' dercesine isyan etti. -Nonda da kendisini 'çıkaracak' diye kenara gitti üstelik! Yani yapacağı iki tane şey vardı; kötü oynayan Nonda'yı çıkarıp, Jo'yu almak ya da çok kötü oynayan Barış'ı çıkarıp Nonda ve Jo ile çift forvete dönmek. Çift forvete döndü ama o çift forvete oyun kuracak adamı kenara aldı. Barış'ı oyunda tuttu. İnanılır gibi değil! Sahanın kenarında Rijkaard değil de görme engelli biri olsa duyduğu seslerden doğruyu bulur, Elano'yu oyundan almazdı. Elano oyundan çıkarken, Gaziantep'in teknik direktörünün koşup Rijkaard'a teşekkür etmesini bekledim. Böyle bir şey olmaz. Alay eder gibi...
NONDA'DAN PENALTI DERSİ
Gaziantep 10 kişi, maç Ali Sami Yen'de ama golü atan maçı alacak. Atılacak herhangi bir gole cevap verecek güç; ne Galatasaray'da var, ne Gaziantep'te var!.. Şans Galatasaray'ın ayağına geldi ve Galatasaray bir penaltı kazandı ama bu penaltıyı sahanın en kötü futbolcusu attı. Rijkaard sahanın en kötü adamına attırdı. Bizim evde 10-12 Galatasaraylı maçı seyrediyoruz, Nonda'yı görünce bir kişi 'Gol olur' demedi. Herkesin ağzından aynı anda aynı cümle çıktı: 'Nonda penaltıyı atamaz." Herkes farkında Nonda'nın o penaltıyı atamayacağının ve Nonda tarihin en kötü penaltısını attı. Ortadan, kalecinin tam durduğu yere, plase... Kaleci kendini bir tarafa attığı halde ayağı orada kaldığı için, ayağına çarptı top. Kaleci topu kurtarmadı, kaleci penaltıyı kurtarmadı. Nonda penaltıyı kaçırdı. 'Penaltı nasıl kaçırılır?' diye ders verir gibi kaçırdı. Ama o Nonda'nın o penaltıyı kaçıracağını bir tek kişi bilmiyor, fark etmiyor, görmüyor, anlamıyor: Rijkaard!.. O zaman birisi bana anlatsın, Rijkaard nasıl büyük hoca!.. Rakip 10 kişi kaldığı zaman oyuna müdahale edemiyorsun. İkinci yarı başladığı zaman birinci yarının analizini yapamıyorsun. Sahada kim iyi oynuyor, kim kötü oynuyor, bunun farkına varamıyorsun, en iyi oyuncuyu kenara alıp, en kötü oyuncuya kader penaltısını attırıyorsun ve büyük hoca oluyorsun!.. Adnan Polat ve Haldun Üstünel kardeşlerime soruyorum: Bu nasıl olur? Çok açık soruyorum ve de çok net soruyorum: "Rijkaard mı futbolu bilmiyor, ben mi bilmiyorum?" Söylesinler bana!.. "Biz hocamıza güveniyoruz, Hıncal sene başından beri yaptığı eleştirilerle futboldan anlamadığını gösteriyor" desinler bana!.. İkisi de arkadaşım, kırılmam, gücenmem. Desinler ama bir göreyim bakalım... Ki bu laflar kayda geçsin. Kayda geçsin istiyorum. 'Hıncal, Rijkaard'ın futboldan anlamadığını iddia ediyor. Rijkaard anlıyorsa, Hıncal anlamıyor' demektir. 'Hıncal anlıyorsa, Rijkaard anlamıyor' demektir. Söylesinler bana!.. İsim de veriyorum: Adnan Polat ve Haldun Üstünel lütfen cevap versin. Böyle bir şey olmaz. Bu demektir ki ikinci yarıda Galatasaray'ı büyük tehlikeler bekliyor.