Meydan okuyorum
- 6 büyük gazeteyi okudum, bir tanesinde 'hakemin maçı Fenerbahçe'ye hediye ettiği' yoktu. Bu gazetecilikse eğer ben gazeteci değilim
- Bu kadar taraflı, bu kadar at gözlüklü yazı ve sayfalar olmaz. İnsanda biraz utanma olur. Birisi gelip karşıma, 'Korkak olan Hıncal'dır' desin bakalım
- Yıldırım'ın başarılı olduğunu inkar edemem! İşte hakemleri, medyayı muma çevirmiş! Medya ve hakemleri susturursan işin kolay!..
<ı>_Bu hafta en sıcak gündem yine Fenerbahçe'deydi. Öncelikle 'saha dışı gelişmelerden başlayalım' isterseniz.
ı>Fenerbahçe'den daha sıcak gündem; Türk spor medyasının hali... Fenerbahçe-Ankaragücü maçı cumartesi akşamı oynandı. Pazar sabahı, 6 büyük gazete Sabah, Hürriyet, Haber Türk, Milliyet, Akşam ve Vatan'ı okudum, bir tanesinin manşetinde Fenerbahçe'ye maçı 'hakemin hediye ettiği' yazılı değildi. Bir tanesinin maç yazısında Fenerbahçe'nin, 'kale çizgisini yarım metre geçen topun gol olarak verilmemesi sayesinde kazandığı' yazılı değildi. Üstelik bu pozisyon son saniyelerde; ondan sonra maç devam etmeyecek, gol verilecek ve bitecek maç. Bir iki tanesi vicdanlarını körletmek için ayrı bir sütun açmışlar; 'gol verilmedi' diye. Ama maç yazısında yok. Sadece Haber Türk alt başlıkta, Özer'in topu içerden çevirdiğini yazmış. İnternetten giriyorsun mesela, gazete sayfasını görmüyorsun, maç yazısını okuyorsun, Alex harika top oynamış, Fenerbahçe kazanmış.' Bunu anlıyorsun. Ayrıca her gazetede ortalama 5 tane köşe yazarı var, maçı yorumlayan... Bir tanesi yazısına 'Aziz Yıldırım, federasyona ve hakemlere giydirdi, "Bunları temizleyeceğim" dedi. Bir gün sonra hakemler Fenerbahçe'nin yediği golü göremediler, çalamadılar' bağlantısı kuramamış! Benim arkadaşlarım bu kadar kör değil. Benim arkadaşlarım verilmeyen golle Aziz Yıldırım'ın sözleri arasında bağlantı kuramayacak kadar geri zekalı değiller. Hepsi biliyorlar, hepsi de konuşuyorlar ama yazmaya gelince maçaları sıkmıyor... Ayıptır!.. O maç öyle bittiği anda haber değeri olan tek şey; Özer'in kale içinden çıkardığı goldür. Bu golle Ankaragücü küme düşebilir, o avanta 2 puanla Fenerbahçe şampiyon olabilir, Şampiyonlar Ligi'ne gidebilir, UEFA'ya gidebilir. Sadece maçın skorunu değiştirmedi hakemler, Türkiye liginin belki kaderini değiştirdi. Bununla ilgili bir tane gazetede maç yazısı yok, bununla ilgili bir tane köşe yazısı yok. Eğer bu gazetecilikse ben gazeteci falan değilim. O gün imzası olan bütün köşe yazarları, o gün imzası olan maç yazarları, o gün sayfaları hazırlayan bütün spor müdürleri, gelsinler karşıma, desinler ki 'Hıncal Uluç sen bize hakaret ediyorsun. 'Siz gazeteci değilsiniz' diyerek bize hakaret ediyorsun!.. 'Siz korkaksınız' diye bize hakaret ediyorsun' desinler bakalım; hadi... İşte meydan okuyorum.
TÜRKİYE YIKILMIŞTI
Ben her hafta meydan okuyorum. 'Yaptığınız gazetecilik değildir' diye. İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz sıkılma olur, insanda biraz vicdan olur. Şu maç Beşiktaş'ın olsaydı, şu maç Galatasaray'ın olsaydı, yıkılmıştı Türkiye bugün. Başka bir şey yazmıyor, başka bir şey konuşmuyorlardı. Fener olunca sıkmıyor. 'Federasyonu deviren Aziz beni haydi haydi devirir. Onun için aman ha!.. Benden bulmasınlar!..' İsimlerini teker teker saymama gerek yok. O gün maç yazan herkes, o gün eleştirme yapan herkes için söylüyorum. Hadi, gazeteler de sayfalar da köşeler de ellerinde. Hadi yazsınlar. 'Hıncal Uluç, Fotomaç'ta bize hakaret etti. Haksızdır. Biz bunları hak etmedik. Korkak olan, geri zekalı olan Hıncal'dır' desinler, göreyim. Ayıp; bu çok ayıp. Bu ülkede insanlar para verip gazete alıyor. Bu kadar taraflı, bu kadar at gözlüklü yazılar ve sayfalar olmaz. Bütün bu lafların üstüne yarın Galatasaray ya da Beşiktaş, hakemlerin son saniyedeki bir hatasıyla puan kazansın, göreceğiz, neler yapacaklarını... Ben bunları söylediğim halde, hepsinin kafalarına birer birer "Fenerbahçe hakem hatasıyla kazandığı zaman niye sesiniz çıkmadı da şimdi bu sayfaları yapıyorsunuz" diyeceğimi bildikleri halde yapacaklar. Çünkü adamlarda utanma yok! Aldıkları maaşları biliyorlar sadece ve o maaşları almaya devam ediyorlar.
_<ı>Hakem Halis Özkahya'nın genel anlamda yönetimini nasıl buldunuz?
ı>Maçın 3. dakikasında sarı kart çıkardı. O sarı kartı çıkarana kadar Ankaragücü'nün 4 tane sert faulü vardı. Ben yıllardan beri bunun savaşını yaptım. Çünkü büyük takımlara karşı oynayan, küçük takım hocaları, 'büyük takımı yıldırma' taktiği uyguluyor. Bu Ersun Yanal'ın icadı ve Türk futboluna hediyesidir, Mesut Bakkal da Ersun'un yetiştirdiği bir hocadır ve maçın başında 'yıldırma' taktiğine başvurdu. Buna karşı FIFA'nın aldığı bir önlem var. Hakemlere diyor ki 'Oynamak için değil, oynatmamak için sahaya çıkan takımları hemen cezalandırın, çünkü tribünlerdeki binlerce, televizyonlardaki milyonlarca adam futbol seyretmek istiyor.' Bu yüzden daha 3. dakikada gelen 4. faulde hakemin kart çıkarması doğruydu. Alkışladım ama maçı birlikte seyrettiğim arkadaşlarıma döndüm dedim ki "Hakeme bu alkışım ihtiyaridir. Aynı pozisyonlarda Fenerbahçelilere de sarı kart çıkaracak mı göreceğiz?" Nitekim çıkaramadı.
İSTİFALARI PALAVRA
4. dakikada Ankaragücü'ne sarı kartı 'cart' diye çeken, 'Böyle oynarsanız sizi mahvederim' diyen Halis Özkahya, Fenerbahçelilerin daha sert, daha kasıtlı faullerine kart çıkaramadı. O zaman anlaşıldı ki maçı hakem yönetmiyor, maçı Aziz Yıldırım yönetiyor. 3 gün evvel konuşan, federasyon ve hakemlerin 'canına okuyacağını' açık açık ilan eden ve bu savaşı daha rahat sürdürmek için Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan istifa eden ama istifasında kimseyi inandıramayan Aziz Yıldırım yönetiyor. Aziz Yıldırım'ın istifaları palavra, artık gelenek haline geldi. "İstifa ediyorum" diye sallar sonra geri döner! Ama hakemleri etkilemiş, ne yazık ki!.. 'Ne olur ne olmaz ekmek paramız' diye... Tam Aziz Yıldırım'ın istediği gibi maçı yönettiler.
_<ı>Yıldırım, sert açıklamaları nedeniyle 21 gün hak mahrumiyeti cezası aldı. Benzer açıklamalar yapan Polat'a 45 gün, Demirören'e 90 gün ve 40 bin TL para cezası kesen federasyonun, Yıldırım'a verdiği ceza yeterli mi?
ı>Kesecekleri cezayı herhalde telefonla Aziz Yıldırım'a söylemişlerdir! 'Adnan Polat ve Yıldırım Demirören'e cezaları verdik. Aziz başkan kusura bakma, sana da 21 gün vermek zorundayız. Gözünü seveyim üzerimize gelme' demiş ve izin almışlardır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.