02 Eylül 2009 | Çarşamba

İki eksiği var

* Ligde idare eder ama Avrupa hedefi için G.Saray'ın kaleci ve golcüsü yok
* Franco çizgi kalecisi. Baros gol atmak için oynamıyor. Nonda ağır kalıyor

<ı>_Ankara karşısında ilk yarıda ortaya koyduğu futbol genelde beğenilmeyen Galatasaray, ikinci yarıda oyuna giren oyuncularla sonuca ulaştı. Bu da Rijkaard'ın doğru değişiklikler, tercihler yapmasına bağlandı. Siz Rijkaard'ın oyuna katkısını nasıl buldunuz?
Oyunun başındaki Galatasaray seyrettiğim en iyi Galatasaray'dı. İlk yarıda gol atılmamış olması ikinci yarıda iki gol atmış olması, ikinci yarıdaki Galatasaray'ın iyi olduğu anlamına gelmez. Ben tam tersini düşünüyorum. İlk yarı sonunda, 'Galatasaray oynarken bile gol atamadı ikinci yarı maçı kaybedebilir' diye düşündüm. O kadar fark vardı. Galatasaray'ın iyi tarafı şu; kötü de oynasa skoru değiştirebilecek adamları var. Hem sahadaki 11'de var, hem kenarda oturanlar arasında var, hem de tribünde oturanlar arasında var. Bu kadar geniş kadro olduğu zaman birinden biri, bir şeyler yapabiliyor. Galatasaray'a karşı rakip takımlar iki misli enerji ile oynamak zorundalar. Pres yaparak, baskı yaparak. Bu da belli bir zaman sonra yorulmalara yol açıyor. Onların bu yorgunluk anında oyuna giren taze kuvvetler de etkili olabiliyor. Buna rağmen maçı Ankaraspor da kazanabilirdi. Daha bir gün evvel, Ankaragücü'nden başkan transfer etmiş, bu başkanın transferi demek 'Melih Gökçek'in transferi' demek, 'Melih Gökçek'in transferi' demek belediyenin bütün maddi manevi imkanlarının artık Ankaraspor'un değil, 'Ankaragücü'nün arkasında olması' demek. Yani Ankaraspor'un geleceği belli değil. Hiçbir beklentileri kalmayan, morali sıfıra inmiş bir takımı güç bela yendi Galatasaray. Bu olaylar olmasa ya da daha ciddi bir takım ile oynamış olsaydı o ikinci yarıdaki golleri biraz zor atardı. Benim Galatasaray hakkındaki düşüncelerimde temelde bir değişiklik yok. Galatasaray'ın iki çok önemli eksiği olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Her maç da çıkıyor zaten. Bu kaleci yeterli değil. Simoviç de ilk geldiği dönemlerde çok kötü oynamıştı. Hatta "Buraya Simoviç'in ikizi mi geldi" diye başlıklar hatırlıyorum ama sonra harikalar yaratmıştı. Leo Franco çizgi kalecisi. Galatasaray'ın yarı sahasından korner dahil, herhangi bir duran top atıldığı zaman bir penaltıya ne kadar heyecanlanıyorsa, o kadar heyecanlanıyor. Çünkü kaleci yok kalede. Stoperler kafayı vurdurmazlarsa sorun yok, vurdururlarsa gol... Daha ben bu kalecinin, bir tek ortalanan topa çıktığını görmedim. Böyle bir kalecilik kalmadı artık. Bu kaleciyle Türkiye ligleri belki gider ama Avrupa'da tekrar şampiyonluk düşünüyorsa Galatasaray, Leo Franco ile işi zor. Manisa'dan Ufuk'u almaları doğru bir karar. Ama bunun yanında Galatasaray yıllardan bu yana iyi kalecileri ziyan ediyor. 'Ufuk' dediğimiz kaleci Ümit Milli Takımı'nda Galatasaray'ın eski kalecilerinden Fevzi'nin yedeğiydi. Galatasaray Fevzi'ye imkan vermedi ve çocuğu bitirdiler. Aykut, bana sorarsan son yıllarda yetişmiş en iyi kalecilerden bir tanesi. Oynatmayıp onu da bitirdiler. Şimdi 'Fevzi, Aykut' örnekleri ortadayken Ufuk nasıl forma giyecek? Yedek kalarak kaleci olunmaz. Ufuk iyi bir kaleci ama oynaması lazım.

SPORTMEN DEĞİL
Galatasaray'ın santrforu Nonda da değil, Milan Baros da değil. Milan Baros çirkinliklerine aynen devam ediyor. Gol atmak için oynamıyor, kendini yere atmak için oynuyor. Amacı rakibin kırmızı kart görmesini sağlamak, amacı penaltı kazandırmak. Bu çirkin bir düşünce. Bu Galatasaray formasına yakışmaz. Benim kafamdaki Galatasaray, sportmenliğin, centilmenliğin göstergesi bir kulüp. 'Liseden çıkmış takım' bu... 'Galatasaray Lisesi'nin takımı' demek bu... Yine artistik hareketlerle balıklama kendini yerlere attı ve çoğunda da Kuddusi Müftüoğlu bu tuzaklara düştü. Ama Galatasaray'ı yönetenlerin düşmemesi lazım. Pekçok hakem de bu hataya düşmüyor. Hatta şöyle düşmüyor: 'Bu acaba yine kendini yere mi attı' diyerek gerçek faulleri dahi çalmıyorlar. Baros, Galatasaray'a zarar veriyor. Hem manevi olarak Galatasaray imajına, formasına zarar veriyor, hem de oynanan futbola zarar veriyor. Nonda çok ağır. Adam eksiltmeyi bilmiyor, kafaya çıkmayı bilmiyor. Pardon!.. Çok güzel bir kafaya çıktı, kaleye giden topu başarıyla, bir stoper gibi çıkardı. Stoper yapsaydı işi korner olurdu, Nonda yapınca aut oldu. Ama golü güzeldi, akıllı bir goldü. Gol güzeldi ancak yılardır top oynayan bir adamın da bunu yapması lazım.

<ı>_Koca bir sezonu boş geçti. Artık bir şeyler ortaya koyması gerekiyor.
Ben Nonda ve Baros'la Galatasaray'ın santrfor mevkiinin dolduğuna inanmıyorum. Bu da şu demek; Avrupa hedefi olan bir takım için en önemli iki nokta olan kaleci ve golcü de Galatasaray'ın boşluğu var. Bunca transfer, bunca kadro zenginliği var ama temel iki noktada Galatasaray'ın henüz güvenilir adamı yok. Oynanan futbol; maçın ilk 20 dakikası. Sonra ara ki bulasın. İkinci yarıda çıkacak çok adam vardı Galatasaray'da. Arda dahil. Hiçbiri koşmuyordu çünkü. Herkes birbirini seyrediyordu. İlk defa ben Keita'yı çıkarmasına itiraz etmedim. Baros'u çıkarması da çok doğruydu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor