Futbola mektup!
Milli maç nedeniyle 3 gündür Macaristan'daydım. Harika bir sonuç ve pek alışık olmadığım bir atmosfer. Milli marşımızı ıslıklayan bir kesimin dışında Macaristan için "şimdiye kadar gördüğüm en özel taraftar" diyebilirim. Maçın başından sonuna kadar takımlarını desteklediler. Maçın bitiminde 3 gol yiyen takımlarını tribüne çağırıp milli marşlarını birlikte söylediler. Bizim bulunduğumuz bölümde 15 kişilik bir gruptuk, üzerimizde ay yıldızlı forma vardı da tane Macar taraftarı bile yan gözle bakmadı, sarkıntılık etmedi. Statta toplasan 100 tane güvenlik görevlisi yoktu ama ne bir taşkınlık ne de binlerce polise ihtiyaç duyacak gergin ortam. Futbol izlemenin de sanat olduğunu gördüm diyebilirim.
Bizim maçlarımıza bakıyorum, asıl mesele kendi takımını teşvik etmek değil, karşı takıma küfür yağdırmak. Takımı kaybederken kendilerini kaybetmek. Telafisi mümkün olacak yanlışları bile yeni yanlışlarıyla besleyen bir sistemimiz varken, Macaristan gibi bir ülkeyle bile aramızdaki uçurumu yok edebilmek için çok çalışmamız gerek. Dünyada hiçbir ülkede kulüp yöneticileri futbolun önüne geçemez, bizde geçiyor. Bizde zorbalığın rakibi aşağılamanın ve maaşa bağlanmış medya trolleriyle ortalığı karıştırmanın sözü geçiyor.
Her koltuğun harcı emektir, futbola gösterilen olağanüstü sevginin karşılığı da o borcu saygıyla ve sevgiyle geri ödemektir. Biz buna duruş diyoruz, o duruş başarıdan bile değerlidir. O yüzden daha önce kullandığım cümleleri bir kez daha kullanıp, asaletini ve adaletini kaybetmiş futbola bir hatırlatma yapıyorum.
Sevgili futbol. Senin asaletini rivayet saymadık. Kara para kasaları, bahis baronları, kabadayılar meselenin içine girmeden önceki duruşunu biliriz. Sen futbolsan harbi ol, yiğidin hakkını yiğide ver! Ne usta fotoğrafçıların vardı, top ağlarla buluştuğunda basarlardı deklanşöre. Ne asil yazarların vardı, yazdıkları gazeteleri yerde bile bulsak satır satır okuturlardı. Cahillerin eline düştün kaypakların diline düştün. Adaletin zili çalarken ördeklerin suya daldı. Parayı gördükten sonra değiştin, haklıdan değil güçlüden yana oldun. Az kazık atmadın az hırpalamadın çocuklarımızı. Sen futbolcunun takımına bakmazdın gösterdiği zarafete bakardın. Sen çocuklara gözün gibi bakardın da yıllardır yalanlarını ve kirlerini yüzüne vurmaktan bizler yorulduk sen yorulmadın!
Senin mazi hikayelerinde konaklar yoktu, sükseli yatlar, kirli paralar yoktu. Sonrasında her tarafın nefret koktu, şike koktu, ihanet koktu. Kabadayılar ve hakemler bir olup ne karanlık filmler çevirdiler de o filmlerde bir tane mert insan yoktu. Sen bu filmleri keyifle seyrettin. Adaletsiz adamları hakem yaptılar da her hafta sonu atık depolarında biriken adaletsiz düdükleri de televizyonlarda yorumcu yaptılar. Mesleğimizi mahvettin!
Senin aşkını hiç ihmal etmedik, ruhumuzun vekaletini bile verdik. Gizlimiz saklımız yoktu mektuplarımızı ağzı açık gönderdik. Nostaljiyi inkar ettin, sövgüyü hakareti ve bel altından vurmayı destekleyenlerin saflarına geçtin. O karanlık gölgeler neyin görüntüsüydü sorgulamadın bile. Sportmenliğin yoluna taş koyanlarla dürüstlüğe baş koyanlar arasındaki mücadeleyi izlerken, ağzının payını veremedin çirkinliklerin. Sen futbolsan asil dur, eski zamanlardaki delikanlı gömleğini giy. Özüne ihanet etme, sen futbolsan çocuklarımızın elini tut, kaybederken dilini tut. Bütün çocukların aşk hikayesi olduğunu bilirsin! Senin marka değerini artıran da seni özel yapan da çocuklar. Eğer yine aynı filmleri çevirmeye devam edeceksen o çocukların gözüne görünme! Git ne halin varsa gör!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.