Eleştiri!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 27 Haziran 2024, 19:42:14, Güncelleme: 28 Haziran 2024, 06:50:11
Montella, Portekiz maçından sonra kendince adil bulmadığı eleştirilerden rahatsız olmuştu ya, Çekya maçından sonra aynaya baksa kendisine ne söylerdi acaba? 75 dakika 10 kişi oynayan Çekya'yı zar zor yenerek son 16'ya kaldık hedefimize ulaştık. Peki ya futbol, taktik anlayışı, oyunu okuma? Onları geçiniz. Kazandığın ve kaybettiğin maçlarda sırlarını ifşa edersen, her maçta kadronun ayarıyla oynayıp yanlışlarında inat edip eleştirilere sırtını dönersen, son 16'ya kalsan bile ülkenin gözünde ve gönlünde sınıfta kalırsın!
Bir ülkeye bu kadar azap çektiren bir adamın aslında kendisini eleştirenlerden özür dilemesi gerekir. Turnuvaya katılmış olmak bile başarı sayılırken, neden daha fazlasını istemeyelim? Ama yolumuzu kendimiz kesiyorsak neden gerçekleri dile getirmeyelim? İstediğiniz kadar kusura bakabilirsiniz Sayın Montella, "siz olmasaydınız biz bu gruptan birinci çıkardık!" Futbolumuzun eleştirildiği için değil daha iyisini yapamadığı için kahreden teknik adamlara ihtiyacı var. Kazanınca omuzları kabaran kaybedince vidaları gevşetenlere değil. Unutulmasın ki gerçeklere sırtını dönenlerin talihi de döner bir gün!
Şimdiki soru; Avusturya karşısında ne yaparız? Bu bir turnuva. Oynanmamış maçlar üzerinden yorum yapıldığı zaman neler olabileceğini en güzel biçimde Portekiz'i yerle bir eden Gürcistan gösterdi. Bizim futbolcuların da Avusturya karşısında göstereceği bir şeyler vardır elbet. Unutulmasın ki ayakta duramayacak halde olanlar bile birbirine omuz vermek zorundadır. Hele bu formayla!
Montella gibilerine rağmen, milli takım düzeyinde gelecekten umudum var. Çünkü harika gençlerimiz var. Bu turnuvadan sonra ilk defa Avrupa Şampiyonası'na katılacak olan U19 Milli Takımını izleyeceğiz. Takımın başında yıllardır altyapılarda emek veren Soykan Başar var. Bugün A Milli Takım'daki gençler onun arayıp taradığı ve ülkemize kazandırdığı futbolcular. Son olarak Freiburg'da oynayan ve U19 Milli Takımı'nda sol bek olarak görev yapan 19 yaşındaki Berkay Yılmaz'ı izleyin.
Terbiye yetenekten değerlidir. İkisi bir olursa başarı kaçınılmazdır. Soykan Başar'ın futbol bilgisi kadar kişiliğine saygım büyük. Türk futbolunun en önemli teknik adamlarından biri olacağına da hiç şüphem yok. Bu cümleyi yıllar önce Abdullah Avcı için kullanmıştım. Abdullah Avcı yürüdüğü yolda hem tarihi başarılara imza attı hem zarif izler bıraktı. Bizler hep güzel insanları sevdik zaten, kötülüğün ve kabalığın arkasına yaslananları değil.
Transfer bereketi başlıyor. Ne büyük utançtır ki, "hayatı burnundan çeken menajerlere" itibar gösterilen bir düzendeyiz. Kara paranın kirli elleri kulüp başkanlarıyla tokalaşıyorsa onların şakalaştığını zannetmeyin. Futbolda ayakları yere basmayanlar hava basmayı sever! Adına menajer denen arsızların eline bakanlar da para basmayı sever. "Altyapıya değer vermeyen üstyapıya çuvalla para verir" cümlesinde kulüp başkanları ve teknik direktörlerin çoğu "menajer" kılığındadır. Haklı eleştiri yapanlar bir kaşık suda boğuluyor da ipini sahibine teslim eden kuklalar paraya boğuluyorsa, "uyutmak" uyandırmaktan değerli olduğu içindir.
Neyse, temmuz ayı itibariyle yıllık iznimi kullanacağım. Futbolun bunca kirine karşılık eminim ki yine de özlem duyacağım içimdeki yazmak denen aşka. Ne yatlarda gözümüz var ne Bodrum'da Çeşme'de kazıklanacak kadar kolay kazanılmış paramız. Şükürler olsun; gidecek yerimiz yok kendimizden başka!
Bir ülkeye bu kadar azap çektiren bir adamın aslında kendisini eleştirenlerden özür dilemesi gerekir. Turnuvaya katılmış olmak bile başarı sayılırken, neden daha fazlasını istemeyelim? Ama yolumuzu kendimiz kesiyorsak neden gerçekleri dile getirmeyelim? İstediğiniz kadar kusura bakabilirsiniz Sayın Montella, "siz olmasaydınız biz bu gruptan birinci çıkardık!" Futbolumuzun eleştirildiği için değil daha iyisini yapamadığı için kahreden teknik adamlara ihtiyacı var. Kazanınca omuzları kabaran kaybedince vidaları gevşetenlere değil. Unutulmasın ki gerçeklere sırtını dönenlerin talihi de döner bir gün!
Şimdiki soru; Avusturya karşısında ne yaparız? Bu bir turnuva. Oynanmamış maçlar üzerinden yorum yapıldığı zaman neler olabileceğini en güzel biçimde Portekiz'i yerle bir eden Gürcistan gösterdi. Bizim futbolcuların da Avusturya karşısında göstereceği bir şeyler vardır elbet. Unutulmasın ki ayakta duramayacak halde olanlar bile birbirine omuz vermek zorundadır. Hele bu formayla!
Montella gibilerine rağmen, milli takım düzeyinde gelecekten umudum var. Çünkü harika gençlerimiz var. Bu turnuvadan sonra ilk defa Avrupa Şampiyonası'na katılacak olan U19 Milli Takımını izleyeceğiz. Takımın başında yıllardır altyapılarda emek veren Soykan Başar var. Bugün A Milli Takım'daki gençler onun arayıp taradığı ve ülkemize kazandırdığı futbolcular. Son olarak Freiburg'da oynayan ve U19 Milli Takımı'nda sol bek olarak görev yapan 19 yaşındaki Berkay Yılmaz'ı izleyin.
Terbiye yetenekten değerlidir. İkisi bir olursa başarı kaçınılmazdır. Soykan Başar'ın futbol bilgisi kadar kişiliğine saygım büyük. Türk futbolunun en önemli teknik adamlarından biri olacağına da hiç şüphem yok. Bu cümleyi yıllar önce Abdullah Avcı için kullanmıştım. Abdullah Avcı yürüdüğü yolda hem tarihi başarılara imza attı hem zarif izler bıraktı. Bizler hep güzel insanları sevdik zaten, kötülüğün ve kabalığın arkasına yaslananları değil.
Transfer bereketi başlıyor. Ne büyük utançtır ki, "hayatı burnundan çeken menajerlere" itibar gösterilen bir düzendeyiz. Kara paranın kirli elleri kulüp başkanlarıyla tokalaşıyorsa onların şakalaştığını zannetmeyin. Futbolda ayakları yere basmayanlar hava basmayı sever! Adına menajer denen arsızların eline bakanlar da para basmayı sever. "Altyapıya değer vermeyen üstyapıya çuvalla para verir" cümlesinde kulüp başkanları ve teknik direktörlerin çoğu "menajer" kılığındadır. Haklı eleştiri yapanlar bir kaşık suda boğuluyor da ipini sahibine teslim eden kuklalar paraya boğuluyorsa, "uyutmak" uyandırmaktan değerli olduğu içindir.
Neyse, temmuz ayı itibariyle yıllık iznimi kullanacağım. Futbolun bunca kirine karşılık eminim ki yine de özlem duyacağım içimdeki yazmak denen aşka. Ne yatlarda gözümüz var ne Bodrum'da Çeşme'de kazıklanacak kadar kolay kazanılmış paramız. Şükürler olsun; gidecek yerimiz yok kendimizden başka!