Biz böyle gördük!
Futbol güneşin altında oynanan oyundu. Karanlık adamların peydahlanması gece maçlarından ve medyadaki kimlik değişiminden sonradır. Her şeyin kirlenmesi de futbolun paraya boğulmasından ve bahis baronlarından sonra!
"Ayak oyunu" diye futbolu bu kadar ayağa düşürmenin lüzumu yoktu.
H H H
Bu ülkede neler gördük neler!
En doğrusundan uydurulan yalanları gördük, çıngıraklı yılanları gördük.
Mafya sisteminin egemen güç olduğunu, stat koridorlarında rakiplerine saldıran ve kollanan çeteleri gördük.
Kasıklarından konuşan teknik adamları, rakip futbolcu sahadan sedyeyle çıkarken bile "ohh!" çeken tribünleri gördük.
"Şartlar eşit değilse kazananlar kazanmış sayılmazlar" gerçeğine saygı duymayanların kazanınca bütün hakemleri iyi belleyip, kaybedince o hakemleri suçlu gibi sıraya dizdiğini gördük.
Ne acıdır ki sabırla kozasını bekleyen kelebekleri de gördük, hakemlerin istediği renge boyadığı eşek arılarını da.
Ama haksız kazancı reddedeni göremedik.
H H H
Hafızamızın ayarıyla oynatmadık, aklımızı da oynatmadık ama "katiller tatilde" filminde tetikçilerin başrolde oynatıldığını gördük.
İçi insan dolu Fenerbahçe otobüsü kurşunlandı. Saldırı sadece bir kulübün kalbine değil ülkenin de kalbineydi.
Peki ne oldu? "Oh" çekenler bile oldu.
Gerçek suçluların bulunması için mucize bekledik, "lütfen biraz adalet" dedik.
Tıpkı Fenerbahçe'nin şike soruşturmasında olduğu gibi gördüklerimiz gerçekti, görmediklerimiz daha gerçek!
H H H
Dünyanın her ülkesinde hakemler eleştirilir, bu da futbolun yasalarından biri.
Ama hakemlere karşı fiziksel ve küfürlü eylemlerin hepsi insanlık suçudur.
Halil Umut Meler'in yediği yumruk ve tekmelerden sonra bütün hakemlerin aynı davanın işçisi olması zorunludur.
Sevgili hakemler!
Sizleri taraftarların önüne atan hiçbir yöneticiden ve teknik adamdan korkmayacaksınız, sahada kimseyi kayırmayacaksınız, pozisyonlarda etrafınızı saran futbolculara prim vermeyeceksiniz. VAR olanları YOK etmek için gözlerinizi kapatmayacaksınız. Ne görüyorsanız onu çalacak, kimsenin emeğini çalmayacaksınız.
Kusurumuza bakmayın ama hiçbirimizi aptal yerine de koymayacaksınız!
H H H
Bizlerin de yapması gerekenler var.
Haksız puanları cebe doldurmak yerine, yaşlı bir insan için sürahiye su doldurmanın anlamını hissettiğimizde.
Her şeyi işimize geldiği gibi değil vicdani kurallar eşliğinde yorumladığımızda.
Çocuklarımızın geleceğinin nasıl bir tehlike altında olduğunu fark ettiğimizde.
Sosyal medyayı sadece insanlık için kullanmamız gerektiğini öğrendiğimizde.
Bu fırtınalar da gelir geçer.
Çünkü bizler bir tüyün kasırgaya kafa tuttuğunu kitaplardan ve çocukluğumuzda kitap gibi okuduğumuz güzel insanlardan öğrendik.
H H H
"Kötüler mutlaka kazanır" gerçeğini hayata geçiren evrim projesi amacına ulaşmış olsa da Shakespeare'in harika sözü; "haksızlık etsen de senin hakkını savunacağım." Biz böyle gördük!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.