Ödül ve ceza!
Avrupa'da Türk futbolcularının başarısı konuşulurken insan gurur duyuyor. Türkiye'de futbol oynasalar çoğunu kaybetmiştik belki. Bizim ülkemizde futbol kültürü diye bir şey yok, insan kalitesine yatırım yok çünkü. İlkel benlik cehalet ve gösteriş. Kendilerinin var olması için rakiplerinin yok edilmesine yatırım yapan teknik adamlar ve başkanlar futbolcuları da kendilerine benzetmiştir. O yüzden milli takımla kulüp takımlarımız arasındaki "duruş farkını" anlatmaya gerek yoktur.
Çocuklarımızı onlardan koruyamadık, çocuklara kazanmanın asaletini de kaybetmenin değerini de öğretemedik. Görgüsüz paranın da futbolu ele geçirmesiyle güzelliklerin ömrü son buldu. Sadece çocuklarımızın geleceğini değil şifreleri de çalanlar için hayat her zaman vur patlasın çal oynasın! Kirlerin parayla süslendiği yerde gerçeklere seslenmenin hükmü yok. Asalet ve adalet hoyratça kullanılmışsa bir daha bu topraklara gelir mi?
Şampiyonlar Ligi finalinden sonra iki teknik adamın birbirine sarılma sahnesini maçın spikeri "olağanüstü" bir görüntü havasında nakletti. "Bakın" dedi, "kaybeden kazananı nasıl tebrik ediyor!" Ne yapsın, bizim ülkemizde pek görülen bir sahne değil ki! Sergen Yalçın'ın şampiyonluğunu bile kutlamayan kaba saba adamlar ülkesinde bizler böyle görüntüleri ancak nostaljik yıllarda arayacağız. Teknoloji eski güzellikleri niye formatlasın!
Terbiyenin öldürülmesi terbiyesizliğin yaşatılması içindi. Yıllar önce de olsa, aldığı teşvik primini "kitap haline getiren" bir teknik adam her sezon en az iki kulüp çalıştırıyor ama onurlu adamlara ekmek yok. Bekleyin daha sezon açılmadı. Bu ülkede küme düşme kurslarına öğretmenlik yapan teknik direktörlere paha biçilemiyor da nice genç teknik adam kenarda kalıyorsa. Hüseyin Eroğlu gibi değerli birinin başında olduğu Altınordu'nun Süper Lig'e çıkması Cüneyt Çakır tarafından engelleniyor da Mustafa Denizli lobisi etkili oluyorsa. Bir taç pozisyonu için ortalığı ayağa kaldıran ekranlardaki ağalar işlerine geldiği zaman süt dökmüş kedi pozisyonu alıyorsa. Yolun kenarında tek kolu olmayan yaşlı bir kadın mendil satıyor da kimse almıyorsa, yanlışlardan ders alınmasını çok bekleriz.
Küme düşmemek için federasyona başvuru yapan kulüpler ayağa kalkmak için düşmeleri gerektiğini anlamış mıdır acaba? Hiç sanmıyorum. Şüpheli şahısları Aziz Yıldırım'ın bıraktığı davaya tercih eden Ali Koç, yanlış yolda yürüdüğünü görmüş müdür acaba? Hiç sanmıyorum! Fatih Terim son maçta kaçırdığı şampiyonluğun yıllanmış haksız kazançlarının bedeli olduğunu düşünmüş müdür acaba? Hiç sanmıyorum. Rakibinin bileğine bastıktan sonra züppe bir gülüş atan İrfan Can Kahveci yaptığından utanıp "bir daha yapmam" duygusuna kapılmış mıdır acaba? Hiç sanmıyorum.
Sezon bitti ama merak etmeyin kimse bir yere gitmiyor, sadece yeni sezon için kıyafet diktiriyorlar. İnsanlar giyinmeyi bildiği kadar haksızlığa karşı soyunmayı da bilmeli ama geçti o günler! Not: Her kulübü "kendisiyle" cezalandırmış biri mutlaka vardır ve böyle adamlar paralanmış futbolda "ödül" yerine geçmektedir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.