Gençlik
Milli takımdaki gençlik devriminin düşüncelere yansımasına bakıyorum.
Yusuf Yazıcı, Fransa maçı öncesi ruhunu dillendiriyor.
"Fransa'yı neden yenmeyelim?" Bu düşünce sadece umut mahsulü değil kendine güvenin yansıması.
Bizim için bu düşüncenin tercümesi: Bu çocukların ipiyle kuyuya inilir.
* * *
Boş yere çok zaman harcadık!
Yabancı şakşakçıları acıkınca yerli gençleri yerken manzarayı seyredenler kim bilir kaç gencin harcanmasına yataklık ettiler!
Yerimizde saydığımız zamanları dev adımlarla almak, bu yolculuğun öznesiyse, cumartesi günü Fransa'yı yenemesek de gelecek zamanda mutlaka yeneceğiz demektir.
Bütünün parçaları yerine oturunca ayağa kalkmak kaçınılmazdır çünkü.
* * *
Primlerin özne olduğu milli takım gerçeğinin yerini böyle düşünen gençler aldıktan sonradır ki, deformasyon sergileri milli takımda son bulmuştur.
O yüzden gençlerimize güvenimizin tam olduğunu beyan ederiz. Hele Şenol Güneş gibi bir ustanın rehberliğindeyken!
* * *
Kulüp takımlarımız da yabancı bataklığından kurtulmak zorundadır.
Hele transferleri yöneten yabancı menajerlerin "yankesici" olduğu ortadayken!
O yüzden kulüplerin duvarlarına inadına yazarız. "Alıcılarınızın ayarıyla oynamıyorsanız kulüplerinizin hayatıyla oynuyorsunuz!" demektir.
Borç bataklıkları bunun en güzel örneğidir.
* * *
Yerli gençlerimizi yolcu etmekle enkaza dönüşmüş yabancıları en kral şartlarda misafir etmek arasında basiretsiz yöneticiliğin damgası vardır.
Ama en ağır yenilgileri bile örtbas eden renk körür düzenimiz de vardır.
Fenerbahçe altyapısında yetişen Merih Demiral'ın 15 milyon euro bonservis bedeliyle Juventus'a gitmesinin bendeki açıklaması.
"Biri Fenerbahçe'ye eşek şakası yapmış olmalı!"
* * *
Koca Fenerbahçe'de pencereyi aralayıp bu çocuğun yarınını görebilen bir çift göz yok muydu?
18 yaşında Fenerbahçe'den gözden çıkarılan bir gencin, Portekiz'de üçüncü ligde oynamayı göze alacak kadar "gözü kara duruşunun" farkına varmak zor muydu?
Altyapı zenginliği yoksul düşünceli adamların eline teslim edilirse, gençlere güvenmeyenleri mahcup eder futbol.
* * *
Merih Demiral'ın şu anda Fenerbahçe'de bulunan kaç sükseli yabancıya bedel olduğunu anlatmamız neyi değiştirir?
Fenerbahçe'nin transfer politikasını mı?
Slimani, Benzia, Ayew ve benzerlerine kasayı boca etmenin sihrini mi?
Yoksa Comolli gibi uyanık tezgahtarların tezgahın altını boş bırakmadığı bir yönetim biçimiyle, gençlere ayrılan yer olmadığını mı?
Ne yani, "eline sağlık Fenerbahçe!
İyi gidiyorsun!" mu diyelim?
* * *
Ersun Yanal'ı neredeyse yılın teknik direktörü ilan edecekler.
Neymiş, Fenerbahçe'yi 17'ci sıradan almış da 6'cılığa yükseltmiş.
Ara transferde harcanan paranın, havada uçuşan yalan hayallerin neden gerçekleşmediğinin hükmü yok, öyle mi?
Fenerbahçe'nin ruhu asaleti emreder. Küçük düşünenlerin cümlesini reddeder!
Ben Fenerbahçe'nin klasik ruhuna kayıtlıyım.
Ersun Yanal ve Comolli gibilerinin yağcılık okuluna değil!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.