Onur meselesi!
Sezon başından beri düşme potasından kurtulamayan Fenerbahçe'nin büyük yürüyüşü devam ediyor. Ah Sayın Ali Koç ah! Goygoycuları sevdiniz beceriksizleri sizi yalan hayallerle uyutanları! Kulübün kasasını boşaltanlara Fransız kaldınız! "Bu kulüpten içeri giremez" dediğiniz adamı sosyal medyadaki yaygarayla kulübün başına getirdiniz! Fenerbahçe'ye yapacağınız en anlamlı hizmet ya Fenerbahçe'den vazgeçmekti ya Comolli'den! İkisinden de vazgeçmediniz! "Fener Ol" kampanyası neden tutmadı biliyor musunuz? Gerçek Fenerbahçe taraftarı bir Comolli uğruna Fenerbahçe'yi sizin yaktığınızı biliyor! "Şunu unutmayın ki; hiçbir yürekli baba çocuğunun harçlığını Comolli'ye bağışlamaz!
Sosyal medyanın naylon efsanesi Ersun Yanal; ikinci yarının lideri olmaktan bahsediyordu, Alanya maçından sonra mazideki maçları bahane ediyor. Konuşacak hiçbir şeyi kalmayanların sadece cümleleri yere düşmüyor, kendileri de düşüyor. Koca Fenerbahçe'yi Ersun Yanal'a mahkum edenlere de simdi başını eğmek düşüyor.
Gelelim futbolumuzun asıl gerçeklerine! Bazı hakemler silah veya uşaklık aleti olarak kullandıkları düdüklerini bir kanalizasyon çukuruna atsınlar. Düdüklerini atamıyorlarsa kendilerini atsınlar. Kokuları da değişmeyecektir korkuları da!
Hakemleri korkutarak maç kazanmanın yeni versiyonunu Galatasaray-Kayserispor maçında izledik. Rakibin yüzüne tekme atan futbolcuyu oyundan atamayanlar, Kayserispor'un penaltısını cebe atıp atılması gereken ikinci futbolcuyu bağrına basanlar futbolun ve adaletin kara lekesidir. İşin en acı yanı hak etmediklerini reddetmeyenler! O yüzden sezonun en anlamlı sözünü Kayserispor Başkanı söyledi. "Fatih Terim tribünleri hakemlerle birlikte selamlasın!" Yürekli kulüp başkanları her şeyi net biçimde görebiliyor ve yürekli adamların da kimseden korkusu yoktur, hele hakkı gasp edildiyse! Çünkü böyle kulüp başkanları biliyor ki; "futbol maçı alın teriyle kazanılır hakemle değil!" Ne yazık ki hakemlik onuru ağzında düdük olan herkeste mevcut değil!
Bir evde çocuğun biri hakemlik yapan babasına yemek masasında sordu. "Bana hayal kurmayı öğretsene baba." Baba çocuğuna çıkıştı. "Sen önce çelme takmayı, insanları sırtından vurmayı öğren para orada!" "Peki, adalet nerede baba?" Yüzsüz baba güldü. "O da bizlere düdüğü çaldıranların adresinde!" Genlerini reddeden bir oğul çıkışı yaşandı masada. " Ya sahadaki futbolcuların alın teri?" "Sen hangi devirde yaşıyorsun oğlum!" Babasına çekmeyen çocuk içini çekti. Baba "ayarlanmış" piyango biletlerinden birini daha çekti. "Nerede yatarsan yat aynı rüyayı göremezsin ama senin istediğin gibi baba olsaydım bu hayatı rüyanda bile göremezdin." Çocuk ağzındaki lokmayı tabağına geri tükürdü ve odasına gitti. O sırada bir kanalizasyon çukuruna adını veriyorlardı hakem babanın, televizyonlar naklen veriyordu görüntüleri. Baba gururlu kendini seyretti. Namussuzlukla beslenen bütün korkak babalar gibi!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.