İmzası; Güneş
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 26 Mart 2019, 22:58:59, Güncelleme: 27 Mart 2019, 08:00:16
Gördük ki çok kısa bir zaman içinde bir milli takım karakteri yaratıldı.
Her futbolcu bu yapılanmanın içinde kendi karakteristik özelliklerinin yanı sıra, ruhlarını da o formanın içine soktular.
Onlar dayatılan kuralların değil gönüllü oldukları sevdanın işçiliğine soyundular.
Yeteneği sevgiyle yönlendirme gücü en yüksek teknik adamlardan biridir Şenol Güneş.
Burak Yılmaz'ın kaçıncı doğumudur bu, Şenol Güneş imzalı?
Şenol Güneş milli takımda yapılan yanlışlara nokta koymak için geldi zaten.
Bu yapıyı koruyup güçlendireceğine kimsenin şüphesi olmasın.
Öznesi sevgi olan hiçbir kale yıkılmaz!
Biz milli takımda ne bencillikler ne kişisel siyasetler gördük.
Biz milli takımda küfür edilen futbolcusuna arka çıkmayanları gördük.
Moldova maçında ilk yarının son dakikasında Mahmut'la başlayıp, Hakan ve Cenk'le devam eden ve Hakan Çalhanoğlu'nun direkten dönen vuruşuyla hafızlarımıza kazınan pozisyonu iyi irdelemek gerekir.
Biz buna "organik imece" diyoruz.
Sevgi ve saygı tohumlarıyla beslendiği için.
Takım ruhunu yansıttığı için.
Şenol Güneş'in göreve geldiği günden bu yana verdiği mesajlara bakıyorum, bütünlük ve kardeşlik üzerine.
"Birlik olmak hakkımız!" Ayrıca ülke olarak görevimiz.
Bu görev hanesinin içinde hepimiz varız.
Samimiyetine ve dürüstlüğüne inandığım bir insanın yolculuğuna eşlik etmekten gurur duyarım.
Milli takım kadrosundaki futbolculara ve verdikleri mücadeleye baktım.
39 yaşındaki Emre Belözoğlu; radyolarda dinlediğimiz unutulmaz nostaljik şarkılar gibi.
Türkiye'nin son yıllardaki en özel orta alan oyuncusu.
Hepimize bir mesaj verdi.
"İstesiniz de beni kaybedemezsiniz!" Burak Yılmaz'a baktım da kendisine gönderilen eleştiri mektuplarına cevap bu kadar güzel okunur.
"O yüzden tahtının üstünde kal Burak" dedim, "altında değil." 2 yılda muhteşem bir yükseliş gösteren Merih'e baktım.
Bir yabancıyı transfer edebilmek için bizim takımlarımız kaç Merih'i gözden çıkardı da hala "sınırsız yabancı çığlıkları" atıyorlar.
O yüzden ülkemizin yerli futbolculara güven duyan yürekli teknik adamlara ve güçlü başkanlara ihtiyacı var.
Hala yabancı sayısının sınırsız olmasını savunanlar piyasacılara değil.
Sınırsız yabancı; kulüplerini batırıp, borçlarını taksitlendirmek için bankaların önünde diz çökenlerin utancıdır.
Sınırsız yabancı kolaya kaçan teknik direktörlerin ve devletten beslenen büyük kulüp başkanlarının can simididir.
Neymiş, yabancılar sınırsız olmazsa yerlilerin fiyatı artarmış!
Ben de diyorum ki, yabancılar sınırsız olmazsa kulüplerin kasasını boşaltmak bu kadar kolay olmaz.
Borçları taksitlendirecek bankaların karşısında diz çökenler için hafıza bankaları gerçeklerin hesabını verir; üstelik faizsiz!
Milli takım gerçeğinde de gördük ki; yerli gençlerimiz yabancılara karşı koydukça büyürler.
Not: Yabancı düşmanı değiliz ama yabancı piyasasındaki ahlaksız alışverişlerin ülkemizi nereye getirdiğini bilenlerdeniz!