Dönüşüm!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 28 Kasım 2017, 00:01:43
Neler kaybettiğinin değil, neler kazanacağının hesabına soyunan bir takımda kimlik olgusu öne çıktı, takım olma duygusu da gelişiyor.
Üst katlarda kimse kimseye yer göstermez. Mücadele kapıyı açar ve yolu gösterir.
Fenerbahçe'nin Antalyaspor galibiyeti ligin tepesindekiler için tedirginlik işareti yerine geçtiğinin de belgesidir.
Fenerbahçe'nin hedefi lider Galatasaray'la arasındaki puan farkını kapatmaksa.
"İstikrarlı yolculuklar liderliğin çekirdeğini oluşturur" dersek, bu hafta sonunda aradaki farkın daha da kapanacağına olan inancımız yüzündendir.
Lig elbette uzun bir yolculuk ama eleştirilerimizi nasıl güncelliyorsak, övgülerimizi de hasıraltı etmeyeceğiz.
Galibiyetin öncelikli olduğu bir sistemde, Fenerbahçe'nin göze hoş gelmediği varsayılan futboluna gelince...
Göze hoş gelmeyen futbolla alınmış galibiyet iyi oynayarak kaybedilmiş maçtan değerlidir.
***
Bizler nasıl teknik direktörleri eleştiriyorsak, onlar da bizleri eleştirecek.
Ama gerçekleri saptırmadan yapacaklar bu işleri.
Tudor, Alanya maçından sonra medyaya çattı.
Tudor'un isyanında hafta içinde gönderilme haberlerine duyduğu tepki yatıyordu.
Hafta içinde teknik direktörünü medyaya yem eden Galatasaray yönetimi de "az bile söylemiş" diyerek bu söylemlere arka çıktı.
"Ağzına sağlık!" Medya Tudor'un isyan hisselerinden kendine düşeni almalı.
Ama Galatasaray yönetiminin aciz halinin karşılığını da vermeli.
Çünkü bu ülkede yöneticilerin tanışmaya cesaret edemedikleri bir gerçek var; o da "dürüstlük!" Tudor darbeyi medyadan değil yöneticilerinden beklesin.
Ve şunu asla unutmasın.
Galatasaray yönetiminin çatal bıçak takımı her daim masasında olacaktır.
Çorba içerken bile!
***
Beşiktaş'ın Avrupa'daki futbol zenginliğinin aksine, lig maçlarındaki yoksul hali bir çelişkidir.
Avrupa'da kazanma duygusu, Türkiye'de maçı bitirme telaşı.
Porto maçında kendilerine benzeyenlerin, Malatya maçındaki futbola yabancı hallerinin açıklaması psikolojiktir.
O yüzden bizler onları eleştirmeyelim, kendi özeleştirilerini onlar yapsınlar.
Çünkü Avrupa'daki orkide kokusuna bayılanlar, Türkiye'deki papatyayı küçük görüyorsa, ligin kaç bucak olduğunu nasılsa görecekler.
***
Hafta sonu sevgili Turgay Demir'in Fotomaç'taki köşesinde harika bir teşhisi vardı.
Haluk Ulusoy'un Futbol Federasyonu Başkanı olduğu 2006 yılında FIFA Başkanı Blatter'in elini öpen fotoğrafının utancına karşılık, Yıldırım Demirören'in FIFA Başkanı İnfantino'yu ağırlama görkemini işaret eden bir yazı.
Turgay Demir'in meselenin öznesinde "Bravo Demirören" derken noktayı koyduğu cümle önemli.
"Demek ki el etek öpmeden de Türk futbolu yönetiliyormuş." Adam duruşunu gösteren Yıldırım Demirören'e saygılarımızı sunmak da bizim notumuz olsun.
Futbol sadece sonuçlardan ibaret değil çünkü.