Futbol makamı
Fenerbahçe'nin 9 kişilik rakip karşısında elden düşme bir galibiyetle 3 puan almasını, kriz sonrası yeni yolculuk olarak mı değerlendireceğiz?
Yoksa Vardar rezaletini bir maçla geçiştirdiğini zannedenlerin, şampiyonluk masalıyla bilinçaltını şenlendirmesine alkış mı tutacağız?
Hayır! Masal anlatmakla yüreklere hikaye yazmak arasındaki yol uzun.
Bu takımın ayağa kalkma şartlarının "Fenerbahçe şampiyon olacak" sözleriyle gerçekleşmeyeceği ortadayken.
Ligin ilk haftasından itibaren "dış güçler masalına" sığınan Aykut Kocaman'ın çaresizliğinin futbol dışı bir yatırım olduğunu inkar etmeyeceğiz.
O yüzden kendisini futbol makamına davet edeceğiz.
Taraftarı kışkırtma projesine ortak olan yazarlardan olmadığımızı beyan ederek.
***
Kimse eleştiriden korkmasın.
Gerçekler ortada.
Van Persie'nin yokluğunun ne kadar değerli olduğunu işaret ederken, takımın hayatıyla oynayanların hâlâ takımda oynama şartlarını inkar mı edelim?
Yoksa "Eldeki ölü bir kuş, sahadaki iki ölü kuştan değerlidir" diye işaret mi edelim?
Diğer ölü kuş Ozan Tufan!
Ozan Tufan gol attı da bizleri mi utandırdı? Milli takımı mı hak etti?
Ne yani çanak çömlek patladı da, eleştirilerimize reklam arası mı vereceğiz?
Saha ortasındaki aşçı modeliyle hesaplaşmayanları, bir maçta aklamak bizim kitabımızda yazmıyor.
O yüzden okumaya zahmet etmesin kimse!
***
Ligin üçüncü haftasında en dikkat çekici adam Tolga Ciğerci.
Sahanın ortasında heykel gibi duruyor.
Gözler radar, attığı goller de özel, aldığı övgüler kadar.
Geçen sezonun sıradan adamı en değerli yeni transfer pozisyonu aldıysa.
Mutlaka çalışmalarının karşılığını alıyordur!
***
Milli takım aday kadrosu akla yatmayan bir takla operasyonu!
Beşiktaşlı Oğuzhan milli takıma alınmadı diye yaygara koptu, sonra çark edildi.
Oğuzhan milli takıma davet edilecek bir performansa sahip değil, çünkü ayakta duracak hali yok.
Ama Oğuzhan'dan beterleri milli takıma alınıyorsa, orada kişiye özel çirkin bir lobi var demektir.
Boş kovaların içini ölü balıklarla doldurmakla, hak eden adamlara forma giydirmek arasında bir ruh vardır.
Biz buna kısaca asalet diyoruz!
Bu konuda Lucescu ve yaverlerini yerelim!
Lucescu'nun ülkemizdeki son sezonunu hatırlayın.
O dönem ahlaki değerlere verdiği öneme 10 üzerinden kaç puan verdiysek, bu seçimde de onu verelim!
Bizim adam kadromuzda da ona yer yok çünkü!
Kendisine haber verelim!
***
Her şey birbirinin içinden geçiyor.
Milli davanın içinden bile sinsi eylemciler geçiyor!
Futbolumuz; gerçek adamlığın önünde diz çökecek kadar yürekli olabilseydi bu hallerde olmazdık.
Plastik delikanlılara alkış tutulmasaydı ahlaksızlık bu kadar prim yapmazdı.
Biz istesek adam olurduk.
Ama onlar da istemedi biz de istemedik.
O yüzden onların istediği adamlar olarak kendimize yakışan kahramanlar üretiyor ve şu üç günlük dünyada keyfimize bakıyoruz!
"Adam olana çok bile!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.