Emek ve disiplin
Başakşehir'in Beşiktaş'ı yenmesiyle lige ayrı bir hava geldi. Beşiktaş bayat bir futbolla daha büyük farktan kurtuldu.
Ustalar gitmiş çıraklar gelmiş.
"Siz oynayın biz seyredelim" dediler.
Ve her şeyden önemlisi, gelecek maçlar için de tedirginlik yarattılar.
Puan farkına güvendikleri liderliğin kendilerini hırpalamasına izin verirken!
***
Beşiktaş'ta birbirinin üzerine devrilen adamlar arasında ayakta kalan tek kişi yoktu.
Oğuzhan Yakup kaptan ama kaç maçtır takımın aksesuarı.
Cenk yalnızlık matinesinde patlamış mısırını bekliyor, pozisyon değil.
Gökhan Gönül de fark yemenin afiyetine sofra kuran adamdı.
Cengiz Ünder'in karşısında yolgeçen hanı oldu.
Futbolun yeni mücevheri Cengiz Ünder, Quaresma'ya, futbolun gerçeklerinin artistik patinaj yapmaktan çok daha anlamlı olduğunu da gösterdi.
Beşiktaş liderliği ölü olarak ele geçirmedi, savaşarak kazandı.
Takımda şampiyonluğa ayak uyduranlar bulunmazsa, bu takımın ipini çekenler rahatça bulunur.
***
Varolmanın en anlamlı gerçeği emek ve disiplindir. O da Başakşehir'de fazlasıyla mevcuttu.
Heyecanlı bir dinamizmin içinde, herkes birbirinin hamalı.
Bir takımın ara sokaklardan meydana yürümesindeki sihir de burada yatıyor.
O ahengi sokak kavgası bile bozamadıysa, temelin sağlam atıldığının göstergesidir.
***
Bir adam düşünün, küçük taşları toplayıp kendine kale yapıyor.
Büyük kalelerin küçük taşlardan yapıldığını biliyor çünkü.
Hazıra konmadı, tırnaklarıyla kazıyarak geldi bugünlere.
Ama "paralanmış" sisteme uygun düşmedi yükselen halleri.
Bir adam düşünün, milli takımdan sinsi bir oyunla ekarte edilmesine aldırmadan, futbolun bilimsel yanını sahalara taşıyor.
Yarattığı karınca ordusuyla, diğer büyüklere okutulması gereken ders kitabı gibi duruyor.
Kalıcılığın istikrarıyla teknik adam öğütmenin zararını öğretiyor kulüplere.
Hiçbir teknik adam elbette eleştirisiz yaşayamaz.
Geçen hafta neredeyse linç edilecekti. Niye? Yapılan haksızlıkları işaret ederken hiddetlendi diye.
Yetmedi. Pantolonun paçası dar diye. Elde kaldı ilmekleri, dolunay sosyetesinin!
O yüzden alçakgönüllü duygularınla, bilginle, sihrinle koy başını yıldızlara.
Her yıldız seni alnından öpsün!
Hakkındır Abdullah Avcı!
Çünkü senin gibilerinin hakkını vermez bu ülke!
Kabadayılara uşaklık etmekten fırsat bulup da!
***
Haftanın özel adamlarından biri de Fenerbahçeli Sow'du.
Denizdeki inci avcılarına benziyor.
Tek başına taşıdığı kavram, arkadaşlarını sırtında taşımaktı ve öyle yaptı.
Fenerbahçe'nin futbolsuz galibiyetler serisinin nereye kadar gideceğini bilemeyiz.
Liderliğin yanı boşsa oturulur.
Şampiyonluk hayallerine gelince...
İmkansız diye bir şey olmasa da, mesaisine gecikenlerin mucizelerden başka sığınacak gerçeği yoktur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.