Fener klasiği
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 10 Aralık 2012, 00:05:47, Güncelleme: 10 Aralık 2012, 09:16:11
Gördük ki, bu takım tahrip olmadan tahrik olmuyor.
Çünkü ilk yarıdaki takımın kazanmak adına hiçbir eylemi yoktu. Futbolcular saklambaç oyunundaydı sanki. "Tek puan dersem çık, 3 puan dersem çıkma!" gibi.
Baroni'nin 5. dakikadaki golü, geçen haftaki bonkörlüğün ödeştirmesiydi de, golü erken atmak, Fenerbahçe adına biraz rahatlamak gibi geldi.
Çünkü gol sonrasında Büyükşehir'in sakınılması gereken tehlikeli bir takım olduğu gerçeği ortaya çıktı.
İlk yarıda orta alanda kalabalık olan Büyükşehir.
Saha ve adam markajında etkili olan Büyükşehir.
Fenerbahçe'nin rakip alanda çoğalmak adına yaptığı hiçbir eylem yok.
Üstelik hiçbir getirisi olmadığı, önceki maçlarda belgelenen uzun top hastalığı yine vitrinde. Bu da Sow'un imha edilmesine, takım olarak yataklık etmek gibiydi.
Çünkü ilk yarıda Sow'un girdiği tek pozisyon bile yok.
Sow'un istediği topla buluşma dakikası 50.
Alıştığımız ikinci yarı dönüşünü oluşturulan baskıyla gördük.
Bekir'in golü, iki güneşi yan yana görmek gibi geldi. Çünkü 15 kornerden sonuç alamayan bir takımın, böyle bir gole gerçekten ihtiyacı vardı.
Sonuç olarak… İyi futbol Fenerbahçe'yi seviyorsa, Fenerbahçe de iyi futbolu sevecek.
Futbolda bir gerçek var.
Zamandan çal, hakeme itirazdan çal.
Ama futboldan çalma.