Bu Alex de Souza suyu bile yakar
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 16 Mayıs 2011, 00:31:53, Güncelleme: 16 Mayıs 2011, 03:39:09
Gürültülü bir hafta arasında sonra Ankaragücü'nün tavrını merak ettim önce.
Depolanan nefretle, futbol oynamak arasındaki gücünü.
İlk dakikalarda sahada dirençli bir Ankaragücü var..
Bindirmeler tehlikeli.
Hem alan savunması, hem adam savunması şehvet ve şiddet karışımında bir mücadele anlayışları var.
Ama içimden geçeni de bu dakikalarda not ettim. "Bu şiddetin şehveti onların içini boşaltır!"
Bu dakikalarda Fenerbahçe orta alanı pozisyon üretiminde kısır.
Kanatların da ritmini tutturamıyor. Fenerbahçe'nin gergin ama mesafeli oyun anlayışını, liderliğin direniş karşısında alacağı gardın yansıması saydım.
Gelecek dakikalara gizlenmiş bindirmelerin taktik anlayışı.
Aynen öyle oldu.
Arka arkaya gelen 2 penaltıyla, maçın başındaki kurtların dansı, Ankaragücü adına kuzuların sessizliğine büründü.
Ama bu penaltılarda pozisyonun markasına baktım da... "Made in Alex de Souza…"
O sadece bir yıldız değil. "Puan kaybına hayır" örgütünün de lideri.
Futbolun yasasına göre, her takım direncini sahaya yayacak.
Rakibin direncini alt edecek güç de, şampiyonluğa oynayan bir takımda mevcut olacak.
O yüzden Fenerbahçe takımının fantezi yapacak hali yok. Atıp bitirecek.
Dün gecenin en net gerçeği buydu.
Gollerden sonra sahadaki Fenerbahçe'ye baktım da, gerginliğinden kurtulmuş bir takım vardı sahada.
Kontrolü elinde, geniş açılımlar, ruh sükuneti ve güvenli duruşun tüm halleri.
Sahadaki en çalışkan isimler, Mehmet Topuz ve Niang. Bu yarıda Fenerbahçe takımının futbol olarak altın değeri olmasa da. Fenerbahçeli futbolcuların arkadaşlık bağlarına ve kazanma imecesine tam puan.
İkinci yarıya yine bir penaltılı başlangıç.
Ve yine aynı köşeye atarım, ama yine gol yaparım diyen Alex'ten üçüncü penaltı golü.
Hep aynı numaraları deneyen sihirbazların foyası ortaya çıkar ama Alex gibilerinin şapkasından tavşan da çıkar, fil de…. Alex'in maçın sonlarındaki goleri de gördükten sonra,"Bu adam suyu da yakar" dedim,"Rakibi yakmak ne ki."
Ankaragücü'nün bir tutam eskitilmiş direniş tohumundan kalanlar bir yana.
Kazanmakla mücadele ruhunun birleştiği bütün noktalarda ayakta kalan Fenerbahçe takımıydı.
Dün gecenin içinde, bu ruhun yansıması vardı.
Skor tabelasına yansıyan da oydu.
Herkes formasının hakkını verdi.
Gece de onlara hakkını verdi.
Maçın sonunda, "Onlar bu gece dışa vurdukları gücün daha fazlasını, şampiyonluk maçına saklıyorlar" dedim.
Çünkü liderlik yasası gereğince… Bu takımın kod adı: Şampiyon. (Eğer tarihi üçüncü kez tekerrür ettirmezlerse...")