Som altından gurur
Saracoğlu'ndaki ruhların çarpışmasından Galatasaray takımı başı dik çıktı.
Yetenek ve direnişin kozasını ören Elano ve Pino gibi ipek böcekleriyle, sarı kırmızılı hamarat arıların harika mücadelesinden, galibiyet yerine geçen bir beraberlik çıktı. Bunun adı som altından gururdur.
Dizilişe baktığımız zaman, Galatasaray'ın çok adamlı orta alanı, beraberlik üzerine yoğunlaşan bir anlayışın yansıması gibi.
AmaGalatasaray'ın ayağa oynayan ve golü düşünen başlangıcı şaşırtıcı. Yenilmekten yana istiap haddini aşmış bir takımın başkaldırısı sanki. Beraberlikten çok daha fazlasını isteyen bir Galatasaray. Futbolcuların biri diğerinden farklı değil, hepsinde maden işçisi ciğeri. "Bunlar Kanarya'yı avucuna almış, kanatlarını yoluyor" dedim.
Bu dirilişin sırrı, biraz da teknik adamlıkta gizli. Elano, Rijkaard'a nazire yaparcasına iştahlı. Gecenin en özel adamı.
İncelik, direnç ve yaratıcılık onda. Misimoviç, hiç alışık olmadığı bir yerde, hem üretiyor, hem Gökhan Gönül'ü tüketiyor. Pino'nun hızının, Fenerbahçe'nin başına bela olmasını keşfetmek için dahi olmaya gerek yok. Hagi ve Tugay Kerimoğlu, sadece gözlerini açmışlar.
Pino, tek santrforlu sistemin en can alıcı yanlarını sergiliyor. Pino düşünce hızındayken, Niang, Dia ve Stoch step gösterisinde. Pino, son model bindirmelerdeyken. Fenerbahçe'nin Konya maçında dillere düşen forveti kağnı gibi.
İlk yarı Galatasaray'ın 3 net pozisyonu var.
Fenerbahçe'nin Şükrü Saracoğlu'ndaki klasik başlangıcını yok eden anlayış, ruh patlamasında olduğu kadar, Fenerbahçeli futbolcularda gizli.
Orta alanda baskı hak getire. Emre ve Alex'in esamesi okunmuyor. Konya maçında yere göğe sığdırılamayan Mehmet Topuz, yine yalancı pehlivan güreşinde.
Gökhan Gönül rakibe yılgınlık veren yanını, bu maçta da terk etmiş. Fenerbahçeli futbolcularda, korkunun ayak değiştirmiş hali mevcut.
İlk yarıdaki Galatasaray, beraber ve solo şarkılar korosu...
Fenerbahçe enstrümantal...
İkinci yarıda, Fenerbahçe'nin kendi gerçeklerinin farkına vardığı bir oyun anlayışından kesitler izledik.
Ama nereye kadar. Stoch'un nadir bindirmeleri, Niang'ın güçlü ama kendine düğümlenen pozisyon kargaşası ve Yobo'nun kritik müdahaleleri... Ve bu maça hiç hazırlanmadığı her halinden belli olan Aykut Kocaman'ın, sahte hamleleri... Buna karşılık, Galatasaray'da aynı direnç maç boyu sürdü.
Galibiyeti kaçıran da sarı kırmızılılar oldu.
Sonuç olarak... Şükrü Saracoğlu'ndaki Galatasaray maçlarında, Fenerbahçe'nin gözle görülür bir tılsımı vardı. Dün o tılsımın kilidi kırıldı.
Fenerbahçe maçlarında Galatasaray'ın dışa vuran bir sırrı vardı. Dün o korkaklığın beli kırıldı.
Dün gece, bam teline basılmış Aslan'ın gururunu dışa vurduğu bir gösteridir. Fenerbahçe'nin böylesine kritik bir maça iyi hazırlanmadığının da belgesi.
Ayrıca bilinmelidir ki...
Bir Aslan asla "Gel pisi pisi lafına gelmez!"
Hele yaralıysa...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.