Futbolda yeni dönem
- Hakan Kulaçoğlu Yazıları
- 13 Kasım 2011, 00:22:35
Yayıncı kuruluşun, daha önce maç bitimini beklemeden kulaklıklarını çıkaran yorumcusu önceki geceki maçın sonunda kendine yakışan yorumu yaptı ve meâlen "Bu takımı bu hale getirenler utansın" dedi.
Mesaj belli ve klasikti: Şikeyi fazla soruşturdular, futbolcular yıprandı. Sanki o futbolcular şikenin görmezden gelindiği aylardaki her grup maçında müthiş performanslar sergileyip üstün başarılar kazanmışlardı.
Oysa hepimizin çok net görmesi gereken bir durum var Türk futbolunda. Geleneksel mentalite eksikliğimizin üzerine bir de değerlerinin çok üstünde paralar sunulan oyunculara dayalı sistemin eklenmesiyle futbolumuz bir çöküş yaşadı.
Şike de (soruşturması değil, ta kendisi) bu negatif sürece ivme verdi. Türk futbolu tümden yıkıldı. Atilla Gökçe üstadın "Evlatlar, dibe vurduk!" başlıklı yazısındaki şu bölüm durumu çok net özetliyordu aslında: "...Ve bence bunu fazlasıyla hak ettik... Yasalara, kurallara, yönetmeliklere saygıyı hatırlayıp futbola yeniden sahip olabiliriz belki... Tekniğin yanı sıra etiği de hayatımıza katabiliriz. Bu bir umuttur, olabilir. Yapabiliriz."
3 Temmuz'dan bu yana süregelen "Temiz futbolcular-Düzenin devamından yana olanlar" mücadelesinde bir ara kendinden beklenmeyen yazılar kaleme alan, spor basınının Atilla ağabeyinin şimdi bu paragrafı yazması bile başlı başına bir umut kaynağıdır gelecek için.
Gün, bugündür...
Bundan sonra yapılması gereken, tümden yeni bir düzen kurmak, yepyeni bir döneme "Merhaba" demektir. Bu dönemde; samimiyete, dürüstlüğe, insanlık onuruna, mesleki etiğe ve emeğe hak ettiğini vermek mecburiyetimizdir. "Biz yaptık oldu"lara, "Bize bir şey olmaz"lara, "Böyle gelmiş böyle gider"lere artık son vererek çağdaş dünyanın yöntemlerini benimsememiz kaçınılmazdır.
Milli takımların bundan sonra nasıl yapılandırılması gerektiğini konunun uzmanları, deprem hocalarımız gibi nasılsa ekranlarda uzun uzun anlatacaklardır. Lâkin iş onları sadece dinlemekte değil, dedikleri doğruları yapmaktadır. Yeni çöküşler ancak böyle önlenebilecektir.
40 yıldır izlemede olan bir futbolsever olarak düşüncem şudur ki, Türkiye'nin bir gün Avrupa ya da Dünya şampiyonu olması çok düşük bir olasılıktır. Ancak birbirimize karşı dürüst ve samimi olmak bizim bile yapabileceğimiz bir şeydir!
Gün, cesaretle sorunların ve sorunları yaratanların üzerine giderken, ülke futboluna katkı yapma şansı elinden alınanları desteklemek, herkese hak ettiğinin tam karşılığını dağıtıp sonra da bu ulusun hak ettiği milli takım ve milli taraftar karakterini yaratma günüdür. Hepimizin yolu açık olsun...
Mesaj belli ve klasikti: Şikeyi fazla soruşturdular, futbolcular yıprandı. Sanki o futbolcular şikenin görmezden gelindiği aylardaki her grup maçında müthiş performanslar sergileyip üstün başarılar kazanmışlardı.
Oysa hepimizin çok net görmesi gereken bir durum var Türk futbolunda. Geleneksel mentalite eksikliğimizin üzerine bir de değerlerinin çok üstünde paralar sunulan oyunculara dayalı sistemin eklenmesiyle futbolumuz bir çöküş yaşadı.
Şike de (soruşturması değil, ta kendisi) bu negatif sürece ivme verdi. Türk futbolu tümden yıkıldı. Atilla Gökçe üstadın "Evlatlar, dibe vurduk!" başlıklı yazısındaki şu bölüm durumu çok net özetliyordu aslında: "...Ve bence bunu fazlasıyla hak ettik... Yasalara, kurallara, yönetmeliklere saygıyı hatırlayıp futbola yeniden sahip olabiliriz belki... Tekniğin yanı sıra etiği de hayatımıza katabiliriz. Bu bir umuttur, olabilir. Yapabiliriz."
3 Temmuz'dan bu yana süregelen "Temiz futbolcular-Düzenin devamından yana olanlar" mücadelesinde bir ara kendinden beklenmeyen yazılar kaleme alan, spor basınının Atilla ağabeyinin şimdi bu paragrafı yazması bile başlı başına bir umut kaynağıdır gelecek için.
Gün, bugündür...
Bundan sonra yapılması gereken, tümden yeni bir düzen kurmak, yepyeni bir döneme "Merhaba" demektir. Bu dönemde; samimiyete, dürüstlüğe, insanlık onuruna, mesleki etiğe ve emeğe hak ettiğini vermek mecburiyetimizdir. "Biz yaptık oldu"lara, "Bize bir şey olmaz"lara, "Böyle gelmiş böyle gider"lere artık son vererek çağdaş dünyanın yöntemlerini benimsememiz kaçınılmazdır.
Milli takımların bundan sonra nasıl yapılandırılması gerektiğini konunun uzmanları, deprem hocalarımız gibi nasılsa ekranlarda uzun uzun anlatacaklardır. Lâkin iş onları sadece dinlemekte değil, dedikleri doğruları yapmaktadır. Yeni çöküşler ancak böyle önlenebilecektir.
40 yıldır izlemede olan bir futbolsever olarak düşüncem şudur ki, Türkiye'nin bir gün Avrupa ya da Dünya şampiyonu olması çok düşük bir olasılıktır. Ancak birbirimize karşı dürüst ve samimi olmak bizim bile yapabileceğimiz bir şeydir!
Gün, cesaretle sorunların ve sorunları yaratanların üzerine giderken, ülke futboluna katkı yapma şansı elinden alınanları desteklemek, herkese hak ettiğinin tam karşılığını dağıtıp sonra da bu ulusun hak ettiği milli takım ve milli taraftar karakterini yaratma günüdür. Hepimizin yolu açık olsun...