Dik oyna...
- Hakan Kulaçoğlu Yazıları
- 05 Şubat 2011, 05:03:22, Güncelleme: 05 Şubat 2011, 05:09:52
Bizim "Harbi Futbol", "Trabzon Futbolu" dediğimiz olguyu Fenerbahçe çok güzel hatırlattı Kadıköy'de.
Gücün varsa, şampiyon adayıysan sahaya çıktığın andan itibaren bunu rakibine hissettireceksin.
Tempoyu düşürmeyeceksin, nefes aldırmayacaksın. Ta ki oyunu koparana kadar... "Sabırlı oyun" denen "miskin oyalanması"
Trabzonspor'un dakikalarını, devrelerini, saatlerini, maçlarını, nice değerli puanlarını aldı götürdü Avni Aker'den.
Düşük tempo ile kendi sahasında yan pas yapan, rakibin açığını bulup Burak veya Umut'la gafil avlamayı düşünen takım daha çok puan kaybeder bu gidişle. Manisa'yla, Gaziantep Belediye'yle, Ankaragücü'yle, oynarken o sana tedbir alacak. Sen sürekli tempoyu yükseltip onu rahatsız edeceksin.
Çünkü bu ülkede azıcık bile olsa "Barcelona" ya benzetilen takım sensin, onlar değil.
O bildiği 'horon'a dönmeli
"Harbi Futbol"un, dalga dalga rakip kaleye akın etmenin mucidi sensin, başkası değil... Önce kendin olacaksın, sonra şampiyon... Bu pazardan tezi yok o bildiği "horon"a geri dönmeli Trabzonspor. Bırakacak "zeybek" i, "misket"i... Dik oynayacak; dik ve diklemesine.
Ha bir de... Tüm oyuncular, çok klas ya da yıldız oldukları için değil, çok çalışıp, çok koşup, çok mücadele ettikleri için lider olduklarını hatırlayacaklar.
Kendilerinden kat be kat pahalı Fenerbahçe takımı mücadele etmediği için geri kaldı onlardan.
Son maçta da deli gibi mücadele ettiği için el koydu 3 puana. Yirmi yedi yıl sonra, en iyi olmasa da iyi ve uyumlu bir kadro, en iyi hocayla gelmiş bu kulübe. En cefakâr taraftar da peşlerinde.
Sadece ayağa kalkacaksın. Dik oynayacaksın, savaşacaksın.
O zaman şampiyonsun…