İmza değil kupa
- Hakan Kulaçoğlu Yazıları
- 19 Ocak 2011, 21:51:30
Yönetim beklenmeyen açıklamayı yaptı: Transferi kapattık... Niye ama? İyiydi böyle. Biraz daha açık kalsaydı, oyalanıyorduk ligsiz zamanlarda.
Trabzonspor'da bir sağ gösterip sol vurma geleneği vardır. "Mutlaka transfer yapacağız" demek asla olmayacağı anlamına, "Kapattık" demek de bir bomba patlatılacağı manasına gelebilir.
Yani bir açık vardır hâlâ. Belki de "Kapadık" dedikleri ithal değil de ihraç kısmıdır transferin.
Başta Umut olmak üzere hiçbir oyuncuya gelecek tekliflerin değerlendirmeye alınmayacağı açıklandı zira. Neyse, biz yine kapanmış kabul edelim, ligsiz boş zamanları kitap okuyarak değerlendirelim. Amin Maalouf,'kimlik' sorusunu sorguladığı "Ölümcül Kimlikler"de kendisini daha çok Lübnanlı mı yoksa Fransız mı hissettiği konusuna değinir.
Paris'te yaşayan yazar "Kimlik sorusuyla size vurgulatılmak istenen, özgür insan olarak kat edilen yolun hiçbir önemi yokmuş gibi çoğu zaman dinsel, ulusal ya da etnik nitelikteki sözümona aidiyete dönmeniz ve bunu gururla ötekilerin suratına çarpmanız gereğidir" der.
Transferi kapatmak için erken
Mesut Özil polemiği gelir aklımıza haliyle. Almanya formasıyla başarılı olurken gurur duyduğumuz, Real Madrid'e transferini coşkuyla karşıladığımız ama neden ay-yıldızlı formayı seçmedi diye de eleştirdiğimiz evrensel yetenek. Hani, uzun yıllar İspanya'da top koşturup sonrasında Schuster gibi teknik adam olarak üçüncü bir ülkedeki basın toplantılarını İspanyolca yapar hale gelse bir de.
Tadına doyulmaz artık eleştirinin. Maalouf, Mesut'a anlatır gibi Almanya'da doğmuş Türk çocuklarına da değinir kısaca. Konuya aşina olsa, başka kentlerden Trabzon'a gelenlerin durumunu da yorumlardı belki. Meselâ Selçuk. Yanal'ın değişmezi olan, formsuz dönemlerinde kontenjan prensi diye eleştirilen bu genç, şimdi sözleşme imzalamadığı için yerel medyada yerden yere vuruluyor. İlk yarıda takımın en iyisiymiş, ne gam.
Trabzonspor şampiyonluğa yürüyor, Selçuk da büyük katkıda bulunuyor. Şampiyonlar Ligi kapısı açılırsa kimse bir yere gitmez zaten. İmza konusunu bırakıp buna konsantre olmak lâzım sadece. Selçuk doğma büyüme Trabzonlu değil. Çok daha yüksek veren çıkarsa ya da Avrupa kapısı ona kişisel olarak açılırsa değerlendirme hakkı var. "Ya imzala ya terk et tavrının" da kimseye faydası yoktur. İmza değil, kupadır hepimizin hedefi.
Ha bu arada... Ya Selçuk sakatlanırsa... Orta sahaya mutlaka bir alternatif tezimizin haklılığını başını ellerinin arasına alarak hatırlar herkes. Yani... İmza konusunu hemen kapatalım ama transferi kapatmak için henüz erken...
Trabzonspor'da bir sağ gösterip sol vurma geleneği vardır. "Mutlaka transfer yapacağız" demek asla olmayacağı anlamına, "Kapattık" demek de bir bomba patlatılacağı manasına gelebilir.
Yani bir açık vardır hâlâ. Belki de "Kapadık" dedikleri ithal değil de ihraç kısmıdır transferin.
Başta Umut olmak üzere hiçbir oyuncuya gelecek tekliflerin değerlendirmeye alınmayacağı açıklandı zira. Neyse, biz yine kapanmış kabul edelim, ligsiz boş zamanları kitap okuyarak değerlendirelim. Amin Maalouf,'kimlik' sorusunu sorguladığı "Ölümcül Kimlikler"de kendisini daha çok Lübnanlı mı yoksa Fransız mı hissettiği konusuna değinir.
Paris'te yaşayan yazar "Kimlik sorusuyla size vurgulatılmak istenen, özgür insan olarak kat edilen yolun hiçbir önemi yokmuş gibi çoğu zaman dinsel, ulusal ya da etnik nitelikteki sözümona aidiyete dönmeniz ve bunu gururla ötekilerin suratına çarpmanız gereğidir" der.
Transferi kapatmak için erken
Mesut Özil polemiği gelir aklımıza haliyle. Almanya formasıyla başarılı olurken gurur duyduğumuz, Real Madrid'e transferini coşkuyla karşıladığımız ama neden ay-yıldızlı formayı seçmedi diye de eleştirdiğimiz evrensel yetenek. Hani, uzun yıllar İspanya'da top koşturup sonrasında Schuster gibi teknik adam olarak üçüncü bir ülkedeki basın toplantılarını İspanyolca yapar hale gelse bir de.
Tadına doyulmaz artık eleştirinin. Maalouf, Mesut'a anlatır gibi Almanya'da doğmuş Türk çocuklarına da değinir kısaca. Konuya aşina olsa, başka kentlerden Trabzon'a gelenlerin durumunu da yorumlardı belki. Meselâ Selçuk. Yanal'ın değişmezi olan, formsuz dönemlerinde kontenjan prensi diye eleştirilen bu genç, şimdi sözleşme imzalamadığı için yerel medyada yerden yere vuruluyor. İlk yarıda takımın en iyisiymiş, ne gam.
Trabzonspor şampiyonluğa yürüyor, Selçuk da büyük katkıda bulunuyor. Şampiyonlar Ligi kapısı açılırsa kimse bir yere gitmez zaten. İmza konusunu bırakıp buna konsantre olmak lâzım sadece. Selçuk doğma büyüme Trabzonlu değil. Çok daha yüksek veren çıkarsa ya da Avrupa kapısı ona kişisel olarak açılırsa değerlendirme hakkı var. "Ya imzala ya terk et tavrının" da kimseye faydası yoktur. İmza değil, kupadır hepimizin hedefi.
Ha bu arada... Ya Selçuk sakatlanırsa... Orta sahaya mutlaka bir alternatif tezimizin haklılığını başını ellerinin arasına alarak hatırlar herkes. Yani... İmza konusunu hemen kapatalım ama transferi kapatmak için henüz erken...