Olimpiyat morali
Trabzonspor teknik heyetinin İbrahim Akın bayraktarlığında karşı atak karakterli rakibine göre hazırlandığını söyleyemeyiz. Olimpiyat Stadı'nın geniş alanında rakibinin istediği her şeyi yaptı bordo-mavililer ilk 35 dakika boyunca. Gözü ileride, mücadele etmeyen 4 oyuncu, yayla genişliğinde orta sahada büyük boşluklar, savunmada kademe açıkları. Rakibi topu koştururken Trabzon bizzat kendi koşmak istiyor, olur olmaz. Buna karşın Belediye kolay bulduğu net pozisyonları harcamakla kalmıyor, geri bile düşüyor. Futbol işte. Bordo-mavililer stres altında, ne top rakipteyken ne de kendilerindeyken duracakları yeri kestiremiyorlar. Belki özgüven eksikliği belki "kapasite üstü hedef sendromu" belirtisi bu. Tuhaf bir dağınıklık, lise takımına karşı oynayan ilkokul talebelerinin psikolojisi var bazen üzerlerinde. "Geçicidir, geçecektir" diyoruz. Trabzon'un duran top kullanıcıları topu kendi oyuncusu ile bir türlü buluşturamıyor. Serbest vuruşları bu kadar verimsiz kullanan takım üretimde hep zorlanacaktır. Bir de oyun içinde Colman, İsaac, Umut ve Gökhan bazen 10 metrekare içinde o kadar komik seri hamleler yapıyorlar ki, uyum sorununda dip noktadır orası. Gereksiz bir yakın durma eğilimi var bu çocuklarda. Oysa biraz açılsalar, Tayfun'un golündeki gibi rakip savunmayı da açık düşürecekler. Golde kendinden beklenen pası nihayet atan Colman'ın hemen sonrasında daha rahat bir pası çıkaramaması hayal kırıklığı.
Bu galibiyet yaşama dönüş
Trabzonspor 2 santrforuna hâlâ yeterince orta yapamıyor. Yapılanlarda da onlar direkleri paylaşmamakta inat ediyor ki görev ihmaline girer. Bu kafayla giderlerse kariyer sıçraması hayal olacaktır, bilsinler. Yanal'ın Umut'a yine gereğinden çok uzun sabretmesi ilginç. Bu geniş arazide Yattara'yı çok az kullanması da. Trabzonspor için bu galibiyet yaşama dönüş demek. Yeniden takım oyunu ve sonuç alma anlamında çıkışa geçme şansı. Ne kadar büyük, ne kadar renkli ve ne kadar farklı olduğunu tribün doluluğu ve maç sonrası takım şovuyla bir kez daha gösterme zamanı. Bu arada, bir güzel haber de Sylva'dan. İlk kez kaleci gibi göründü göze. Yattara girinceye kadar sağ açık oynayan ve golü de bulan Tayfun günün dikkat çeken ismiydi. İlk yarıda arkasında kalan boşlukları saymazsak tabii. Belediye ilk yarıda kazanması gereken maçı açık farkla kaybetti. "Kaybettiler ama böyle oynarlarsa çok can yakarlar" kalıbını kullanmayacağım. Aksine, böyle çok maç kaybedecekler bu kadar kaçırırlarsa. Son söz Sadri Şener'e. Sayın başkan, arada bir verdiğiniz tuhaf demeçleri bırakıp ekibinize kapının önünde de arkasında da tam destek olunuz. Bir de tribünde kravatsız beyaz gömlek ve arkanıza kaykılıp asık suratla Mehmet Ali Bey portresi çizmemeye özen gösteriniz. Zira, çok farklı bir Trabzonspor'un başındasınız bugün...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.