Genç ustalar

2 kez U-15, 22 kez U-16, 31 kez U-17… Emre Çolak'tan söz ediyorum. Milli takımlarda topa vurmaya başladığı andan itibaren "müsabakacı" olarak yer almış bir isimden söz ediyoruz. Benzerlerinin ya da yaşıtlarının dünya çapında neler yaptığını düşünürsek Emre'nin o gecenin ısınmasına katkısının tesadüfi olmadığını kabul etmemiz gerekir. Bu gereklilik kendini daha da güçlendirebilir zamanla. Ne zaman mı? Yakaladığı düzeyi sürekli kıldığı zaman. Ziraat Kupası maçının 61. dakikasında hafif uzak, biraz yakın bir mesafeden golle buluştu Emre. Penaltıyı ona attırmayı düşünmek, neler yapabileceğini hesaplamak ya da onun adına düş kurmakla ilgili. İkisi de olmuş belli ki. Onu oyunun o saatlerinde sahaya sürmek bir ilgi ile ilgili. O çok "eleştirdiğimiz" Rijkaard'a sormak isterim bunu… Neredeyse orta sahanın tümünün altyapıdan yetişmiş oyuncularla kurulduğu bir süreç izledik Galatasaray'da. Orası savaşmalıydı çünkü. Şimdi ustasız ve çok top kaybıyla oynuyor orta sahada sarı-kırmızılılar, dolayısıyla üretimsiz ya da verim yüzdesi düşük bir istatistikle...
Ayaklarına sağlık
Dolayısıyla ileri hattın! Kendisinde bir problem varmış gibi yakalıyoruz oyuncuları. Hem orta sahaymış ama aynı zamanda rakip ceza alanının hakimiymiş gibiler. Bu miş gibi olmak pot yapmış elbise gibi durdu Galatasaray'ın üzerinde. Provası alalacele yapılmış bir elbise gibi… Ziraat Kupası maçında 61. dakikada ilginç bir şey oldu. İlk olanaktı, Emre çaktı penaltıyı… Asıl ilginci ise daha sonra oldu. 65. dakikadaydık ve Arda eğilip bir şeyler söyledi frikik için başına geldikleri topun önünde Emre'ye. Topa şurasından vur şöyle falso ver gibi. Sonra da şöyle demiş olmalı genç usta: "Sakin ol!" 2 kez U-15, 22 kez U-16, 31 kez U-17 formayı giymişti Emre. Biriktirdiği ne varsa geldi o öneri paketiyle buluştu içimizi ışıtan karanlıkta… Ayaklarına sağlık Emre. Yaptıkların süreklilik taşıdığında ömrümüzün şeref tribününe oturacaksın. Senin de aklına sağlık "genç usta." Her gördüğümde beni farklı gerekçelerle şaşıra koyduğun için… İkinize de bin selam…