Futbolu yaşamak
- Hakan Dilek Yazıları
- 30 Ekim 2009, 21:07:04, Güncelleme: 15 Temmuz 2010, 17:37:17
Kral gibi bir yanıt
Tamam, arsızlık etmenin alemi yok, futbol oynuyoruz. "El elden üstündür" diye düşünüyorsan, öncelikle bükemediğin bilekle rabıtayı doğru kuracaksın. "Bilek öpmem" diyorsan da çuvaldızı kendine batıracaksın. Kanayarak kurtulacaksın bu durumdan. On maçtır yapamadığını tartışmalısın ve geldiğin yeri, yaşadığın şeyi. 1930'larda Baba Hakkı ile B. Fikret'in diyaloğuna dönelim; "Fikret toparla arkadaşlarını Fenerbahçe'ye yakışmıyor bu oyun!" Bir Beşiktaşlı bir Fenerli'ye söylüyor bunları. Şimdi böyle şeyler olmaz. Olamaz. Ee tabii yapışacak adam sana. Kol-bacak girecek yeri geldiğinde. Carlos'a kızıp top kesilmez. Evet taraftar haklı; "Tepkimiz, o formaya değil size!" Metin Oktay kendisine sürekli tekme atan oyuncuya bir kez dönüp bakmamış maç boyunca. Sonra sormuşlar; "Metin bir kez bakmadın adama dönüp de. Hiç mi!.' Hemen yanıtlamış Kral, "Kral" gibi kelimelerle; "Şimdi bakarım da tekmeyi atan arkadaş tanıdık çıkar. O üzülür ben ayrı üzülürüm!" Ne yapacaktı idarecisi-teknik adamı; bu saatten sonra ona vurma buna dokunmamı desin trilyonluk ustalara? Arda'ya kaptanlık şöyle olur, Keita'ya sahada rakibe göre şöyle durulur dersleri mi versinler? Ben Gürcan Bilgiç'in dediğindeyim; "Kadıköy'deki derbiyi G.Saray oynamaya gelir, Fenerbahçe ise bu maçı yaşar."