Kaybedenler...
Yıldızları yoksa Galatasaray da yok sahada... Avrupa kupası maçı öncesi hangi takıma karşı dinleniyor bu takımın 'sahici' ayakları? En etkili iki silahı Baros ve Arda bol gol bulabilecekleri 'en iyi çalışmayı' yapacağı bu son maçta mı? Yanlış yaptı Skibbe yine. Tamam sahaya girip penaltıyı o atmayacak, pası o vermeyecek, ikililerde duvar o olmayacak ama gerginlik anlarının ilacı o olacak. Rakip ne kadar kalabalık olursa olsun, en yapılmayacak şey, topu kenardan olduğunu varsaydığınız yerden şişirmek değildir. İki hareket var maç boyunca dikkate alıp yazılacak: Nonda'nın Baros'a, Arda'nın da Kewell'a uzattığı o paslar. Bu maçın kilidini açacak girişimler onlardı işte. Körfez'in penaltıya sebebiyet veren oyuncusu elleri arkada gidebilirdi o topa. Penaltı bir şans işi. Sorun yürekte.
Başıboş bir türkü gibi
Paralarını alamayan futbolcuların isyanı bir dağınıklığın göstergesidir, başka bir şey değil. Eğer söylenenler doğruysa Lincoln'e gösterilen özel ilgi yabancılara para ödemelerinde tanınan ayrıcalık dağıtmışa benziyor Galatasaray'da ortamı. Ama hep söyledim; lig başından bugüne taşınan anlayış bir yerde tökezleyecekti. Başı boş bir türkü gibi hiçbir terslik yokmuş gibi dolanıp durdu sahada sarı-kırmızılı futbolcular, bir prensibi unutarak: Rakibi hiçbir zaman küçümsemeyeceksin! Bir moral bozukluğunun yukarıdaki gerekçeyi de içine alan nedenlerle olduğu doğrudur. Ama kapanan bir takıma karşı ne yapacağını bilememek ayrı bir tartışma konusudur. Gerçekten böyle mi oluyor? Rakip kapanıyor ve siz sadece topu bulduğunuz yerden ceza sahasına şişiriyorsunuz? Yine hep söylediğim bir şey daha var: 'Kaybedenlerin çelmesiydi' bu. Kazananlarınkine asla benzemeyecekti.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.