Özel bir çaresiz!
Böyle derbilerin sırrı, büyük futbolcuların maça ağırlıklarını koymasıdır. Mourinho'nun 11 seyircisi vardı sahada, Okan Buruk'un ise kahramanları. Bir önceki maçın "aman berabere bitsin" Galatasaray'ı yerine, önde basıp, hücumda doğru eşleşmeyle F.Bahçe'yi çaresiz bırakan takım vardı.
Mourinho, ikinci yarıda da sanki her şey yolundaymış gibi değişikliği bile düşünmedi. Halbuki, ofsayt çizgisinden, milimle gelen gol ile birlikte, ikinci 45 için umut enerjisini yakalamışlardı. Fred ve Skriniar dışında topu isteyen, bir şeyler yapmak için sorumluluk alan da bulamadılar. Ne zaman ki Dzeko girdi, "buraların kralı benim" dedi, o andan itibaren doğru ve etkili şekilde gelmeye başladılar rakip kaleye.
Maçın taktik analizini çok tartışırız. Barış'ın şutu direkten dönmese başka şeyler konuşacaktık, Davinson çizgiden topu çıkarmasa başka şey... Ama süreç, Mourinho'nun 2. kez Buruk'u ipten almasıyla sonuçlandı. İlk Kadıköy yenilgisinde Şampiyonlar Ligi'nden elenmiş rakibine hayat öpücüğü verdi, şimdi derbi yenilgisiyle gelip tartışıldığı dönemde... Sistemi rakibe pozisyon vermemek üzerine kurulmuş, ilk yarıda iki gol dışında üç net kaçanı var G.Saray'ın. Durumu değiştiren bir gol mü? Ya da devreye başlarken yapacağın hamle "böyle devam edin" mi? Mourinho bu galibiyeti taraftara borçluydu. Şimdi bu kırılgan taraftarın önüne puan farkını 3'e indirmek için çıkacak. Böyle bir kadro ancak bu kadar kötü yönetilip, yönlendirebilir. Tam "özel biri"ne göre bir durum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.