Birlik olunca...
Çok acayip bir maç oldu. Fenerbahçe'nin kalesine tek şut çektirmediği, sonlarında rakibin kırmızıdan 10 kişi kaldığı 45 dakika. Tek kale maçın tek hükümdarıydı Sarı-lacivertliler... Dzeko'nun muhteşem golünün yanı sıra; kaçanlar, direği sıyıranlar, üst üste kornerler vardı... Tadic ve Maximin kulübede... Oğuz ile İrfan Can Kahveci var kanatlarda. Taraftar takımın arkasında... Hiçbir tribünde fire yok. Tam anlamıyla "omuz omuza" durumu. Sonra Livakovic tuttu arka adalesini. Takıma "aman ha" duygusu düştü. Piatek'in hefis ara pasını Becao ve kaleci Ertuğrul'un arasından geçirmesiyle iklim değişti. Gol öncesinde bu kez Oğuz aydın tuttu arka adaleyi, İrfan Can da kenara geldi. Gol sonrasında En Nesryi Mert Müldür hamlesi de geldi. Taşların yeri değişti. Galibiyet kapısını da bu hamleler açtı aslında. En Nesryi takımının en ihtiyacı olduğu anda "kafayı" çalıştırdı aslında. Ve yine acayip bir durum. Becao ıska geçiyor, sağ dizi dönüyor, Piatek bom boş pozisyonda topu avuta atıyor.
Beraberlik şansı kaçtı, değişiklik hakkını tamamlayan Fenerbahçe de 10 kişi kaldı. Tadic sağ bek oldu. Kulübede yedek stoper yoktu. Djiku cezalı, Samet kadroya yazılmamış. Halk dilinde, iki yenilgi sonrasında "Köprüden önce son çıkış" dakikalarında, yaşanabilecek en kötüler Fenerbahçe'nin başındaydı. Ama hep birlikte yaptılar, başardılar. Taraftarı da yanlarına aldılar. Bir not... Ba'nın kafa darbesini yediği, kaşı açıldığı halde "gık" bile demeyen, dimdik ayakta duran, kendi yerlere yuvarlamayan Djeko'yu "onur hattı"nın üstüne alalım. "Delikanlılık" nedir, rakiple nasıl didişilir konulu ders verdi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.