Taraftarın takımı!
Üç gün önce Manchester United karşısında "rüştünü" ispatlayan takımdı Fenerbahçe. Ölçüm aletlerine göre neler yapabileceklerini, daha ne kadar iyi olabileceklerini gösterdiler. Bu 90 dakika özellikle Mourinho'ya nasıl iyi bir kadrosu olduğunu hatırlatmakla kalmadı, oyuncu grubuna da özgüveni getirdi. Bodrumspor maçına da bu futbolun ne kadar yansıyacağı bekleniyordu. Ofansif kadro, iki altı numara ile orta sahayı bloka etmek, "defansif" sabıkasına karşı Mourinho'nun itiraz dilekçesi gibi aslında. Not arasına "taraftarın takımı" diye de yazabiliriz. Beşinci dakika sonrasında "hop bakalım" dedi, İrfan Can Kahveci'yi hemen merkeze taşıdı, Maximin'e de "merkeze yaklaş" komutu gönderdi. Fenerbahçe'nin iki açığı artık bekleri; Osayi ve Kostic'ti.
Top Fenerbahçe'de kaldı ama, ofansif aksiyon olarak "anlar" bekleniyordu. Herkes istediğini yapmakta özgürdü çünkü bir plan yoktu. Çift santraforlu oyuna veya beklerin tempo getirdiği futbola yeterince çalışmadıkları o kadar belliydi ki... Elbette ön tarafın birbirine yabancılığı da, "son pas kararlarındaki" hataların nedeni olabilir. Dimitrov ile Osayi arasında da düello vardı. Bire birin en yetenekli isimlerinden biri, mevkisinin en hızlısıyla bir çok kez didişti, galip gelemedi. Osayi'nin iki kez gol denemesi, topa sürekli kendini göstermesi de rakibi geriye iten faktörlerdendi. Dört değişiklik ile, uzun süredir oynamayan Oğuz Aydın ve Cenk Tosun'a da takımın bir parçası olduğunu hatırlattı kenar yönetim. Becao – Djiku – Amrabat üçlüsü duvarı örmüş, ötekilere "gösterin kendinizi" mesajını yollamıştı. Kritik haftaya kazanarak devam etmek önemliydi. Maçı kazandıran iki takım arasındaki oyuncu kalitesinin getirdiği farktı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.