Her şey yanlış
Bir takımın dengeleri bu kadar mı bozulur? Maçı anlatmaya bir soru ile girmek de anlamsız aslında. Sakatlar bir tarafa, UEFA listesine yazılmayanlar (Samet, Emre Mor. Mert Müldür veya Bartuğ) diğer tarafa. İsmail Kartal sahaya 11 kişi çıkartacak ama, kimi nerede oynatacak ? İşte en büyük hata burada oldu. Orta sahanın en iyisi İsmail, stopere geldi. Hem defansı kaybettin, hem merkezi… Tadic forvet arkasına geldi, Symanski sekiz numaraya. Böylece hücum etkinliğindeki ezberlerinde sekteye uğradı, ön taraf kararsız kaldı.
Batshuayi, Kent ve Cengiz Ünder'e "Alın formalarınızı" dedi. Giydiler ama kulübede devam ettiler aslında. Hiçbir yerinden tutulamayacak "rezil" bir sonuçla dönüyorlar İstanbul'a. Teknik heyetinden, sahadaki oyuncusuna kadar klasik tabirle "boy ölçüsü" verdiler. Gencecik bir takım hepsini sahadan sildi, attı. İsmail Yüksek nerede duracağını bilmeyen olarak ortada, Crespo ağır çekim kahramanı, Osayi önündekini sezemeyen uyur – gezer. Batshuayi vazgeçmiş santrafor, Cengiz Ünder "al yat" futbolcusu olmuş sanki. Savunma, "Son maçı kazanırız, gruptan çıkarız" şeklinde gelebilir. O zaman tabeladaki "altı golü" kimin hangi hanesine yazacağız. Son yılların en umut veren kadrosu, kulüp tarihinin "kara sayfasına" nasıl geçiyor.
İsmail Kartal kenardan gelenlerin neden bu kadar kötü, umarsız, formsuz veya duygusuz olduğunu ya açıklamalı, ya çözüm bulmalı. Kadrosuna bu kadar uzak, beklentilerini hesaplayamayan bir teknik adam olmaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.