Deldi geçti!
hani; "anlatılmaz, yaşanır" derler ya, işte böyle bir maç yaşandı. 2011'de nefes nefese geçen sezonda da, puanı "Aslan"ın midesinden çıkarmışlardı. Buca'dan 3-0 yenikken, Gaziantep'de uzatmalarda Andre Santos ile sarılmışlardı yarışa…
Temposu düşük maçta, Başakşehir'in ördüğü duvara çarparak aradılar golü. Arda Güler'i ön tarafta istedi Jesus, İrfan Can Kahveci'den vazgeçmek istemedi. Ama öyle bir 45 dakika geçti ki; takımın tümü "sarsak" olmayı seçti. Samet'in ayağındaki topu Alexis'in ayağına vermesi bir yana, Osterwolde nerede duracağını bilemez haldeydi. Genç Arda'ya öyle bir baskı geldi ki, ne yüzünü dönebildi, ne de oyuna katkı sağladı. Rossi sürekli zorlayıp, top kaybetti. Dört gün önce pas hatası yoktu Ankaragücü karşısında. Jesus doğru hamleler yaptı. Ama galibiyeti getiren "kahramanlık ruhu" aslında. İrfan Can komutaya geçti, Valencia Serdar Dursun'un gelmesiyle kenara açıldı, topla yüzü dönük buluşmaya başladı. İki golün de içinde vardı.
Sezonun "hayal kırıklığı" olmaya ilk aday Pedro'nun hırsını da gördük. Ustalık, inat; ne derseniz deyin, iki golde de o defans duvarını deldi. 89'da ikincilik mücadelesi yapıyordu takımı. 94'te "Biz buradayız, vazgeçmeyiz" dediler. Geriden gelip, son saniyelerde kazanılan üç maç var. Son ana kadar sakin oynayan, topu doğru yere getirmek için uğraşan sistemleri var. Her şeyden öte "kahramanları" var artık Fenerbahçe'nin. Saygıyı hak eden, taraftarının sevgisine sarılması gereken bir takım oldular. Bakalım "Bayram" kime, ne getirecek ?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.