Kazanmak kadar önemli
Ligin zirve mücadelesinin, tam bir bilek güreşine döndüğü, tadından yenmeyecek bir maç izledik.
Pozisyon sayısının az olduğuna bakmayın, zaten iki takımın kurgusu da tedbirleri aşmak üzerineydi.
Maç boyunca ikililer izledik. Deniz Türüç, Crespo'nun, Hasan Ali İrfan Can'ın, Serdar Gürler; Ferdi'nin, Gustavo Henrique; Okaka'nın ikizleriydi. Görev emirlerinde; bunlar kontrollü oynamasın yazılmış.
Dolayısı ile pozisyon bulmak, ekmeği aslanın ağzından almak gibiydi. Maç öncesinin tartışmaları yine aynı… "Rakibin Fenerbahçe'ye gol atması için ne yapması lazım, öne çıkan defansın zaaflarından nasıl yararlanılır" konulu, "çok bilinenli" görüşler vardı.
***
Bunu yapabilecek en iyi takımdı aslında Başakşehir. Sadece bir kez ofsayttan kaçıp pozisyon buldular, onda da Traore kendi sahasından çıktı. Herkes akıl veriyor, antrenman – dril tarif ediyor ama ligin taktik disiplini, pas yüzdesi, oyun aklı en yüksek takımı Başakşehir bile burada gedik açamıyordu.
Emre Mor, Pedro ve Rossi hamlesi, artık Başakşehir ceza alanına yıkılan oyunda, Jesus'un "Bire bir" oyun tercihiydi. Yerleşmiş – kalabalık defans üstüne adam eksilterek, direkt koşularla gidecek oyun profiline döndü. Hemen de cevap aldı beklentilerinden. Bir anda kurgusunda dengesizlikler doğdu Başakşehir'in. Boş alanlar oldu ve Rossi'nin mükemmel şutu geldi.
Kazanmak kadar, önemli bir gövde gösterisiydi bu. Rakibi iki – üç şutta bırakıp, taktik disiplinden uzaklaşmadan, sabırla aradılar golü.
Kadıköy'ü yeniden "cehennem" yapan bir atmosfer yarattılar taraftarlarıyla.
Hak edilmiş galibiyetler ve puanlarla hükmediyorlar sezona. Helal olsun…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.