İkilemde kalanlar
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 13 Temmuz 2020, 01:46:36, Güncelleme: 13 Temmuz 2020, 06:50:06
Üçüncülük için kilit maçıydı.
Heyecanı ve gerilimi zaten puan durumu itibarıyla taşıyordu ama gözlerin F.Bahçe'nin en genci; Ömer Faruk'un üstüne dikilmesi, diğer oyuncular için oldukça düşündürücü olmalıydı.
Genç oyuncu sahada bulunduğu her saniyede topu aradı, kendini göstermeye çalıştı, sorumluluktan kaçmadı. Takımdaki ağabeyleri de ona sahip çıktı, pas yollarında kendilerini gösterdiler. İyi niyetin, birlikte büyümenin gövdeye gelmiş haliydi. Bravo… Diğer yana geçtiğimizde Sivas'ı sahadan silen, topu ve oyunu yöneten bir performansı da vardı Fenerbahçe'nin. Daha önce diğer stoperlerin yaptıklarını, bu kez Ozan üstlendi. Penaltı kararı ağır kaçtı ama diyecek bir şey yok. Aynı hakem Trabzon maçında Kruse'nin Uğurcan'ın formasına değmesine de faul vermişti. Bu fırsatı kaçırmaz.
Ama kaleci degajından gelen topta kendi adamını ikinci kez kaçırması tam facia.
Ozan diyebilir ki, "Stoper benim yerim değil." Haklıdır ama maç boyunca da "Orta sahada Ozan olsaydı" diye düşünmedik. Ne iz bırakmış arkasında, ne de bir beklenti.
Son maçlar, son düzlük, son hedef; altı pastan bile auta atılan toplar. Vedat için, iyi oyuncu ile büyük oyuncu arasında bir karar verilmesi gerektiğinde, bu maçlar önüne çıkarılacaktır.
Güzel şeyler de söyleyelim. Emre ve Tahir Karapınar ile birlikte genç oyuncuların, Ferdi liderliğinde, Ömer Faruk ve son olarak Allahyar'ın kadronun alternatifi yapılması, istekli oynamaları, güven kazanmaları önemli.
Kendilerini seçeneksiz görenler için artık ciddi alternatifler oluşuyor.
Maçı oynayan da, kaybeden de Fenerbahçe oldu. Günün değil, sezonların sorunuydu bu. Avrupa hesaplarında yeni hayallerin kurulması zorlaştı. Ama doğru mesaj verildi. Ya Fenerbahçe'nin oyuncusu gibiler olacak sahada, ya da takım için oynayıp, kendini Fenerbahçeli yapacaklar. İkisinin arası; yukarıdaki gibidir.