Faziletsiz hükümler
Çok güzel bir sözdür; "Onlar her şeyin fiyatını bilirler ama değerini bilmezler" Aykut Kocaman'a, İsmail Kartal'a yapılanları şimdi Ersun Yanal'ın nezninde izliyoruz. Üstelik rakip taraftarlar da değil, Fenerbahçeliler'in kendisi bu "faziletsiz" hükümlerin sahibi.
Dün eski yöneticilerden hulusi Belgü twitinde yazdı; "Hata yapmış veya başarısız olmuş olabilirler ama düzgün adamlıktan taviz vermediler, kulübü hiç kötü durumda bırakmadılar." Önceki teknik adamlara yapılan "linci" içine sindirememişti.
Okların Başkan Ali Koç'a döndüğünü de görüyoruz. Tek yorum "net başarısız"... Ancak bugün kulübün kapısında bir anahtar varsa Ali Koç'un sayesinde oluyor. 800 milyon liraya yakın girdi sağladı içeriye. Bir lira geliri olmayan, binden fazla sporcusu olan bir kulübü yaşatmaya, başkasına muhtaç etmemeye çalışıyor. Ama tabelada "galip" yazmayınca, o kibirli - şımarık ve kendisinin de rüzgarına kapıldığı grubun hedefi haline de geliyor.
Önceki Başkan Aziz Yıldırım, kurtuluş reçeteleri aranırken, "Almanya'ya baksınlar; adamlar nasıl 10 yılda işleri düzelttiler" dedi.
Ancak 20 yıllık başkanlık süresinde kendisi hiçbir şey yapmadı. Bilmek ile yapmak farklı şeyler çünkü. Bu taraftar değirmen taşı gibi. Transfer istiyor, yetmiyor yine istiyor. Doğrular ile popülizm arasında seçim yapmak gerektiğinde, Fenerbahçe Başkanı tribünleri seçiyor.
Sonuç ortada. O yüzden Fenerbahçe taraftarı takımının ve yönetiminin arkasında olmak, onları hatalarına rağmen desteklemek zorundalar. Bunu yapmazlarsa, üç yıl sonra tutacakları bir takım kalmaz.
Kalsa da adı Fenerbahçe olmaz.
ERSUN YANAL!
Verdiği sözleri gerçekleştirip, istediği sonuçları alamadan gidiyor. "Fenerbahçe böyle mi oynar?" diyenlerin adayıydı.
"Önde oynayan takım" takıntısı da bu nedenleydi.
Fenerbahçe en çok pozisyona giren, tempolu oynayan bir takımdı ama gerçek probleminin gol etmek değil, "gol yemek" olduğunu şimdi anlayabildiler. Aykut Kocaman'a da sormuştuk aynı soruyu; "Neden önde oynamıyorsun?" demiştik. "Kadrom buna uygun değil. Fizik güç ve kalite olarak geliştikçe, bunu da yaparız" demişti.
Ersun Yanal bu ayrıntıyı atlamak zorunda kaldı, çünkü sözlerinin esiri oldu.
Bugün kendisini beğenmeyenlerin, istediği yaptığı için ayrıldı. Gerçeklerden uzaklaşmış, hamasetin veya egonun esiri olmuşların son kurbanı oldu.
ŞAMPİYONLUK
Düğüm haftaları geldi, çattı.
Galatasaray kayıpsız geçtiği dönem ile zorlu maçlar öncesinde olabilecek puan kayıpları için stoğunu yaptı. Zor fikstürden en az etkilenen takım olacak. Rakiplerine kaybetmediği anda da ipi göğüslemesi sürpriz değil.
Trabzonspor iyi oynamadığı maçları bile kazanıyor. Aslında şampiyonluğu şifresi de budur. Son dakikalarda kaybetmeyip, kazanıyorsan, bunlar hedefe ulaşmanın tuğlaları olurlar.
Başakşehir, sessiz ve derinden giden, fikstür avantajını da elinde tutan takım. İstikrarlı oyunu var, "Rakipten" sayılmamak gibi kendilerini baskıdan uzaklaştıran silahları da var. Tabi futboldan konuşursak durum böyle. Bu rekabetin birincisi VAR hakeminden geçecek. O da ayrı konu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.