Bir selam da bizim çocuklara

Barış Pınarı harekatı dünyada yankılanırken, Arnavutluk ve Fransa maçları sırasında ve sonrasında "Bizim çocuklar" bir selam çakarak, cephedeki Mehmetçiklerimize kalplerini gönderdiler.
"Futbol yalnız futbol değildir" diye yazdığında Simon Kuper, aslında böyle günlerin değerinin altını çizdi.
Birlikte olduğumuzda, acılarımızı beraber yaşadığımızda, nasıl dik durabileceğimizi, tribün kucaklaşmalarında asker selamı çakarak gösterdiler.
Yok Fransa bozulmuş, UEFA soruşturma başlatmış, boş verin.
Vatan kelimesinin anlamının bizim için ifade ettikleri ile onların anladıkları arasında çok fark var.
Bu duyguların peşine de düşemezler, bilmezler çünkü.
Tarih bize "asker millet" hükmünü kesmiş, nereden bilecekler bir selam ile herkesin yumruk olacağını.
O yüzden bir selam da sahadaki mücadeleleriyle gururlandığımız "Bizim çocuklara" gönderelim.
YANAL'IN MAZERETSİZ GÜNLERİ
Ersun Yanal iyi bir takım kurdu ve iyi bir oyun yakaladı. Bol pozisyon bulan, golün peşine düşen ancak bi o kadar da kolay gol yiyebilen sistemi var.
Yediğinden bir fazlasını atmaktan vazgeçmedi Ersun Hoca.
Fenerbahçe ile şampiyon olduğunda da aynı görüşteydi, Trabzonspor'un iplerini eline aldığında da.
Bu yüzden çalıştırdığı takımlar, o gittikten sonra oyuncu satışlarından ciddi gelirler elde ettiler.
Çünkü sistemi oyuncuyu görünür hale getiriyor.
Süper Lig'de geçen yedi haftada iki yenilgi aldı.
Ancak bunda sisteminin değil, kişisel hataların rolü oldu.
Bireysel zaaflarla takımı geriye düştü ve öne geçmek adına her şeyi yaptı.
Elbette sakatlıklar önemli.
Ama teknik adamlar mazeret üretmek için değil, çözüm bulmak için varlar. Jailson da, Dirar da, Ozan Tufan da bu eksiklikler içinde bulunan çözümlerdir.
Ama tüm bu sıkıntıları geride bırakıp, artık sonucu almayı başaran bir takım olmak zorunda Fenerbahçe.
21 puanın 10'unu kaybettiler.
Şampiyon olacaklarsa, kötü oynarken bile kazanmak zorundalar.
Neler yapabileceklerini veya yapamayacaklarını da çok doğru test ettiler.
Vedat Muriqi'nin kontrol altına alındığı bir 90 dakikada ekstra golcüsünü bulmalı Ersun Hoca.
Veya 40 orta atılan maçta, hiç olmazsa stoperlerinden birini son bölümde santrfor yapmayı düşünmeli.
Daha önce üçlü kanat kombinasyonları yapmalarına rağmen, Antalya maçında bunu denemediler.
Bu paniğin veya yitirilen oyun aklının tekrarlanmasına da izin vermemeli.