06 Ağustos 2009 | Perşembe

Ulufe devri kapandı

Süper Kupa maçı sonrasındaki demeçler, sezonun işaretleriydi aslında. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın iddialı transferler ile yeni bir rotaya girmeleri, Beşiktaş'ın oturmuş kadrosu zaten çekişmeli bir ligin habercisiydi. Bu takımların peşine başta Sivas olmak üzere, Bursa, Kayseri ve Gaziantepspor da katılacaktır. Ve her hedefi olan takım, her kaybettiği maç sonrasında, aynı Beşiktaş yöneticilerinin yaptığı gibi bir "neden" arayacaktır. Çoğu zaman hakem kararlarını dillerine dolayacak ve federasyonun maç saatleri için polemik açacaklar. Bu yüzden Federasyon Başkanı Mahmut Özgener ile röportaj yaparken, ana konumuzu "muhtemel gerginlik" olarak belirlemiştik. Geldiğimiz nokta, yıllardır söylediklerimiz ile aynı. Yöneticilerin sadece kendilerine yontması ve başarı için her şeyi normal görmeleriyle birlikte, sözlerin ve tavırların da çivisi oynuyor. Futbol sevdalıları, hangi renge gönül vermiş olurlarsa olsunlar; onların yarattığı rüzgara kapılıp, bir kavganın içine atlıyor. Ortaya çıkacak kaosun sonuçları umurlarında değil. Onlar, bir sonraki maçta sahadaki hakemden veya baskı altına almaya çalıştıkları federasyon taviz koparmayı bekliyorlar. Karşı tarafın bu tavırları işe yararsa, diğerleri de aynı yola girmekten kaçınmıyor. Haklarının yendiğini hissediyor veya bir "ulufe" varsa, onun peşine düşüyor. Bu yazdıklarımızı geçen sene Fenerbahçe haricindeki, diğer üç büyük kulüp başkanları denediler. Sert açıklamalar ve basın toplantıları ile hayali senaryolarını oynadılar. Elbette hakem kararlarında yanlışlar oldu. Bu kararlar bazı zaman onların işine yaradı, bazen de yaramadı. Ama sezon bittiğinde kimsenin vicdanında bir leke oluşmadı. Beşiktaş'ın iki kupalı başarısına kimse gölge düşürmedi. Eleştiriler oldu ama futbol düzeyinde sınırlı kaldı. Kimi "şans" dedi, kimi diğer takımların geçirdiği kötü sezondan çıkan "fırsat" olarak değerlendirdi. Ama aynı Beşiktaş'ın yöneticileri, bir sezon önce iki kupayı kazanırken aynı hakemlerle oynadıklarını unutarak, daha sezon başında demeç kirliliği yaratmaktan çekinmediler. Şunu unutmayalım; Süper Lig'de son iki yıldır güven bunalımı yok. Operasyonlar yok. Puanlar bir şehirden, diğerine taşınmıyor. Çünkü rahmetli Hasan Doğan ile gelen denge politikasını, Mahmut Özgener de sürdürüyor. Maksatlı kararlar alınmıyor. Elbette hatalar veya yanlışlar var. Ama bunlar biri iyi, diğeri kötü olsun diye değil. Hakemlerimiz saç baş yolduran kararların da sahipleri. Fakat düdüklerini çalarken bir tarafa yaranmak için değil, o anda öyle gördükleri için nefes harcıyorlar. Kötü yönetilen bir maçın hakem kararlarında insani yanlışlar arıyoruz artık. Kafalardaki tilkiler yok edildiğinde, Sivasspor gibi mütevazi bir takımın zirveye nasıl oynadığı ortada. Bu başarının peşine mutlaka diğerleri de katılacak. Çünkü cesaretlendiler. Akıllarına, "Bizim önümüze keserler" cümlesi gelmiyor. Geçen sezonların tarihte yer aldığının farkına varmak zorundalar. Sırf bu nedenle hepimiz Mahmut Özgener'in arkasında olmalı, çıkarcı ön yargılarımızdan arınıp, futbolumuzun değerinin yükselmesi için çalışmalıyız. Bırakalım sonuçları sahadakilerin doğruları ve yanlışları belirlesin. Yöneticilerimiz de kafalarındaki tilkileri yok etsin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor