Son kale düştü
- Fatih Doğan Yazıları
- 13 Kasım 2007, 20:55:14, Güncelleme: 15 Temmuz 2010, 17:28:49
1- Beşiktaş başkanının verdiği sözleri yerine getirememesi. Bariz hakkı yenirken akıllı ve etkili bir tavır ortaya koyamaması (Aceleyle alınmış PAF'la çıkma kararı) ki bunda telefonla aldığı talimat sonucu ilk açıklamayı yapan Sinan Engin'in uyarılarına rağmen bu yanlışta ısrar etmesi ve sonrasında çark etmesi. Bu süreçte sevinç gözyaşlarıyla federasyon başkanlığını kutladığı başkan Haluk Ulusoy'u atlayıp ikinci başkana saldırıyla yetinmesi. Ancak Liverpool maçından önce Beşiktaş'a bizzat Sayın Haluk Ulusoy'un tereddüt etmeden rest çekmesi.
2- Ali Gültiken'in gönderilmesinden sorumlu tuttuğu Sinan Engin için '2004'ün hesabını ya da huzur ver' diyerek kaçan şampiyonluğa da atıfta bulunan taraftarın haklarının korunacağı beklentisi boşa çıktı. Ne ilginçtir ki Engin göreve geldikten sonra hakem hataları tarihinde ilk kez 12 maçın 5'inde Beşiktaş'a ağır darbeler vurdu. Taraftar bunun altında Sinan Engin'in 'işini bilir' imajının ve kamuoyuna yansıyan 'Hakemler mafya' açıklamasının etkisinin olduğuna inandı.
3- Herkesin eleştirildiği bu ortamda Ertuğrul Sağlam'a verilen desteği sadece kendisine duyulan güven ve sevgi ile açıklamak mümkün değil. Taraftarın teknik adamlığına ve Beşiktaşlılığına inandığı Sağlam'a tam desteğinin arkasında şu nedenler var. a)- Her başarısızlıkla faturanın teknik direktörlere kesilmesine duyulan öfke. Del Bosque, Rıza Çalımbay ve Tigana'dan sonra aynısının yaşanmaması isteği. b) Mağdur duruma düşürülen, hakkı yenen Ali Gültiken'e vefanın da Sağlam üzerinden gösterilmesi. c) Lucescu, Rıza Çalımbay'ın açıklamaları ve Tigana'nın giderken 'Celal Kolot ve dışardan Sinan Engin bizi sabote etti' açıklamaları taraftarda 'Engin'in Sağlam'ın altını kazdığı' fikrini uyandırdı. Bu nedenlerden dolayı Ertuğrul'un arkasında durdu ve Yıldırım Demirören ve Sinan Engin'e istifa etme çağrısını yaptı. Yönetimin Ertuğrul Sağlam'ı 'olmasa' bile harcama yolunu kapadı. Siyah-beyazlı tribünler 'Dün dündür bugün bugündür' mantığıyla konuya yaklaşmadığını gösterdi.
Muhalefeti eritti
Serdar Bilgili döneminde başlayan 2000 yılından bu yana Amerikanvari 'iki politika uygulanıyor'. Birlik ve beraberlik mesajları muhalefet hedef gösterilerek sağlanma yolu tercih ediliyor. Aslında Bilgili döneminde Hasan Arat'ın, Demirören döneminde Fikret Orman'ın ve 'İçimizdeki İrlandalılar'a (hainler) varan muhalefet sindirme taktikleri ikdidarlar tarafından başarıyla uygulandı. Bilgili'nin muhalefetsiz girdiği 5 ay süren 3. ve Demirören'in mevcut 2. yönetimindeki zayıflıklar ve zafiyetler gösterdi ki 'Bu tür muhalefeti eritici ve sindirici politikalar Beşiktaş'a zarar verdi. Muhalefetsiz demokrasilerin durumu gibi, muhalefetsiz kalan Beşiktaş dinamik yapısını yitirdi.
Aday çıkmıyor
Muhalefetin niçin kalmadığı ve ortaya çıkamadığı sorusunun cevabına gelince; Türkiye'nin bir aynası dediğim Beşiktaş'ta iktidar, yani Demirören yönetimi 3 yıldır sergilediği politikalarla sabit şu üç tehdidi yapıyor. 1- Camiaya sizi içimizdeki İrlandalılar olarak gösteririm. 2- 30 milyon dolar borcu hemen alırım. 3- İsteksiz gidersem elimdeki güçle sizi yıpratırım. Her şeye rağmen Beşiktaş'ın sahipsiz olmadığını düşünen ve Yıldırım Demirören'in kendisinin bırakmasını uygun gören Tuncay Özilhan, Zafer Yıldırım, Cemil Kazancı, Nevzat Demir, Hüsnü Güreli, Murat Aksu gibi değerli isimler taşın altına elini sokmaya hazır görünüyor. Ancak Beşiktaş'ın geleceğini kavgada değil birlik beraberlikte görüyorlar.