Helal olsun!

Zürih Hardturm Stadı'ndayız. Zürih-Beşiktaş maçında... Binlerce Türk daha takım ısınırken 'Beşiktaş Beşiktaş' diye tribünleri inletiyor, ev sahibini susturuyor. Yürekten bağıran taraftarlar arasında üzerinde G.Saray forması olana soruyorum; 'nerden geldin?', Basel'den... Trabzonlu Bern'den, F.Bahçeli Zürih'ten, Kayserili Münih'ten... Beşiktaşlılarla kol kola, omuz omuza haykırıyorlar. Üzerlerinde kendi formaları, yüreklerindeki Türk'ün değerlerini ortaya çıkarıyorlar. Rengarenk görüntüye seviniyorum. Sonra üzülüyorum ve kendime sormadan edemiyorum; 'Türkiye'de taraftarı birbirine düşman eden, kardeşi kardeşe düşüren bozuk zihniyetleri ne zaman tedavi edeceğiz?'
Beşiktaş'ın yolu açık
Bizim ve bizden sonraki nesillerin kol kola, centilmence, espri sınırlarında kalacak takılmalarla tribünlerde oturacağımız görüntüleri Türkiye'de yaşama ve görme hakkımız yok mu? Derken fırsatçı Delgado'nun golü. Her attığı adımında güven veren, duruşu, açıklamaları ve cesur kararlarıyla giydiği elbisenin içini dolduran Ertuğrul Sağlam'ın, takımının gol sonrası gereğinden fazla geri çekilmesi, felsefesiyle çelişti. İlk 35'te sürekli yedek kulübesinden fırlaması onun da durumdan memnun olmadığını gösterdi ve iddialı duruşunun arkasında olduğunu belgeledi. Bu dakikalarda sakat olduğu için oynamayan dinamik kesici Koray'ın yokluğu çok hissedildi. 63'te Sağlam 'Fedakârlık yapan' Koray'ı tek başına savaşan Cisse'nin yanına Ricardinho'nun yerine alarak o açık koridoru da kapatarak akıllı bir hamle yaptı. Risk almayan Zürih'in kontrollü atakları oyunun sonucunu değiştirmeyi hak etmedi. Ancak maçı iyi yöneten İngiliz hakem Mike Riley, 4. hakemine 6 dakika uzatma verince Alphonse'nin beraberlik golüne davetiye çıkardı. Bu çok üzülecek bir sonuç değil. Şampiyonlar Ligi'nde yolun açık olsun Beşiktaş. Sana da helal olsun Ertuğrul Sağlam...