İlk 45 dakika Fenerbahçe istekli, iyi pres yapıyor, Ankaragücü de Fenerbahçe'nin bu presine alan savunmasıyla cevap veriyordu. Ama şu bir gerçek, ilk yarı Arda müthiş oynuyor top ayağına gelince bütün takımı adeta tek başına oynatıyor. Yani bir orkestra şefi gibi. Ama ikinci yarı ne zaman yoruluyor o zaman Fenerbahçe de oyundan düşüyor. Ev sahibi, oyundan düştükçe bu sefer Ankaragücü rakibin üzerine gidiyor ve tehlikeli olmaya başlıyor. Orta sahayı iyi kapatıyor ve topları iyi kullanarak tehlikeli pozisyonlar yaratıyorlar, nitekim golü de buluyorlar. Ancak bir yan topta Ankaragücü'lü Hanousek öyle bir aptalca penaltı yapıyor ki olacak şey değil. İki eliyle rakibini itiyor, halbuki vücudunla rakibin ezmeye kalksa hakem hiçbir şey veremez. Net penaltı… Bu sefer Valencia çok ciddi geliyor ve golü yapıyor. Yalnız Jesus bu maçta, Arda'yı sonradan oyuna almanın hata olduğunu gördü. Bu oyuncuyu önce başlatacaksın, yorulunca oyundan alacaksın. Arda oynarken Fenerbahçe farklı bir takım, olmadığı zaman ise farklı bir takım oluyor.
Hep şunu söylerim; İstanbul'da üç büyüklerden puan alacak en az 2 gol atacaksın, bir gol yetmez. Hele bazı oyuncuların varsa alakasız bir pozisyonda penaltı yapan… O zaman başarılı olma şansın sıfır. İki bardaktan biri kırılacaktı, Ankaragücü kırıldı. Ama sakın hakeme kabahat bulmasınlar, öyle bir penaltı yaparsan yenilgi kaçınılmaz olur. Jesus bu sefer değişikliklerle işi kurtardı. Ama onun herhalde manevi bir oğlu var Pedro diye… Adam geldiğinden ne beri yok ama ısrarla oynatıyor. Bence bir de nüfusuna alsa iyi olur. Fenerbahçe ilk yarıda Arda ile beraber bayağı iyi işler yaptı, iki topları da direkten döndü. Diğer maçlara göre daha hırslı oynadılar. Ama şampiyonluk için 90 dakika iyi futbol oynamak lazım. Ve defansta bu kadar ağır kalmamak lazım.