Takım oyunu

Galatasaray, uzun zamandır iyi oynamıyordu ama kazanıyordu. Nasıl kazanıyordu? Ferdi başarılarla… Takım oyununu iyi oynayamıyorlardı.
Fatih Terim'in ceza alması, başkan ile teknik direktörün bazı konularda anlaşamamaları, işte Falcao'nun sakatlık sorunu derken Galatasaray kamuoyunda futbol olarak değil, başka konularda ortaya çıktı.
Öyle olduğu halde bile şu anda ligin en az gol yiyen takımı yine Galatasaray. Ama tabii kalede Muslera var. Bu Muslera, Türkiye'ye gelen yabancı oyuncular içinde parasını yüzde 100 hak eden bir oyuncu. Özellikle bir kalecinin kötü oynadığı maçlar, hatalı oynadığı maçlar olacaktır. Muslera'nın hatası olmadı mı? Oldu… Şöyle bir bakalım; yüzde 5 değildir! Dün gece de o serbest vuruşu üst köşeden çıkarmak her kalecinin harcı değil.
Resmen boyunu uzattı.
Galatasaray hem Fenerbahçe maçı, hem de bu maçta takım olarak oynamaya başladı. Birbirleriyle iyi yardımlaştılar, sahaya iyi yayıldılar, tam bir orkestra havası verdiler.
Attıkları kadar, kaçırdılar… Hatta daha fazlasını… Ama şu var;
Galatasaraylı oyuncular hem oynadıkları oyundan keyif aldılar, hem de seyredenlere keyif verdiler.
"Sarı-kırmızılılarda vazifesini yapmayan oyuncu kim?" derseniz, ben bulamadım. Peki "Ortanın üzerinde oynayan kaç oyuncu var?" derseniz, size bir anda 6-7 oyuncu sayabilirim. Bu da bir takım için önemli bir olay. Gençlerbirliği fazla bir şey yapamazdı, yapamadılar da...
Peki bundan sonra ne olur?
Şu gözüküyor; Önümüzdeki hafta deplasmanda Sivas, sonraki hafta da içeride Beşiktaş maçları var.
Galatasaray, daha sonraki bütün maçları unutarak bu iki maçtan 6 puan çıkarırsa, şampiyonluk kupasının bir kulbunu tutar.
Diğer kulbunu hangi takım veya takımlar tutar? Onu da görürüz.
Çünkü, Galatasaray'ın rakibi Sivasspor, Beşiktaş da onlar için arkadan gelen bir tehlike.
Önümüzdeki iki hafta hem Galatasaray, hem diğer takımlar için ligin sonundaki resim yavaş yavaş belirlenecek.
Hakem için şunu söyleyebilirim;
Aynı kartları bazı oyunculara verdi, bazı oyunculara vermedi. Seyretsin, ne demek istediğimi anlar.
Sarı-kırmızılılar biraz kımıldayınca seyirci de sahaya gelmeye başladı.
Bu iş böyle işte…