HAZIR OL, HİZAYA GEL
- Erman Toroğlu Yazıları
- 24 Aralık 2018, 23:09:56, Güncelleme: 25 Aralık 2018, 08:00:20
Size belki şaka gelecek ama 90 dakikanın yazılacak en önemli yorumu ve cümlesi şu; 89'uncu dakikada Antalyaspor 15 yaşındaki Fehmi Koç'u sahaya sürdü.
Şimdi siz düşünün maçın halini… Şunu diyebilirsiniz; Vay anasını sayın seyirciler! Artık, madem öyle işte böyle… Sonunda yavaş yavaş doğru yolu bulmaya başladı kulüpler. Teker teker ufaklıkları sahaya sürüp, oynatıyorlar.
Çünkü büyüklerde bir hayır yok.
Yerlisi de yabancısı da aynı. Tonla para veriyorsunuz, bir de ukalalık diz boyu.
Hani askerde bir cümle vardır ya, "Hazır ol, hizaya gel" diye… Aynen öyle… Yavaş yavaş kulüpler hizaya gelmeye başladı. Daha da değişecek. Yabancı futbolcu transferini bahane edenler, halkı yanlış yönlendirdiler. İstersen 30 tane yabancı al. Artık bundan sonra ucuz, kaliteli, mümkün olduğu kadar genç oyuncu alacaksınız. Önünüze gelen her turşuyu almayacaksınız!
Turşu demişken… Özellikle o yabancı turşuları alırken arada paralar daha rahat usulüne uygun kaybolur. Bugüne kadar kayboldukları gibi… Ama yerlide aynı haltı yapamazsınız.
Peki maçta ne var?
Hiçbir şey yok. 6-7 eksikle sahaya çıkan Antalyaspor tıkır tıkır top oynadı, doğru mücadele etti, sonunda da galibiyeti kaçıran takım oldu.
Fenerbahçe ne yaptı? Mehmet Ekici mücadele etti, tek başına bir şeyler yapmaya çalıştı. Oyunun başında Soldado'ya gelen bir pozisyon var. O da Antalyaspor stoperinin ıskasından. Yani hazırlanan bir pozisyon değil. Bir de Ekici ortaladı, aut çizgisine yakın noktada Isla'nın vuramadığı top vardı. Pozisyon bile sayılmaz ama bakın onu bile yazmak mecburiyetinde kalıyoruz. En net fırsatı maçın son anlarında Antalyaspor yakaladı. Ama gereken yerlere topu sokamadıkları için gol olmadı.
Bakınız!
"Ersun Yanal gelecek, dertler bitecek.
Pembe günler olacak" diyenlere hala şunu söylüyorum; Çok fazla bir şey beklemeyin. Ersun'un Fenerbahçe'yi şampiyon yaptığı kadroyla, bu kadroyu bir karşılaştırın. Başarının zor olduğunu görecekseniz.
Ali Koç, Ersun Yanal'ı getirmekle bir taşla iki kuş vurdu. Seyircinin bir kısmı zaten Ersun'u istiyordu.
Ali Koç baktı olacak gibi değil, Ersun Yanal 'Demokles'in kılıcı' gibi üzerinde duruyor, "Alın size Ersun" dedi.
İşler iyi giderse "Ben Fenerbahçe için her şeyi yaparım" diyecek, kötü giderse üzerindeki 'Ersun Kılıcı'ndan kurtulacak.
Bu kadar basit!
Dönelim Antalyaspor'a… Özellikle Bülent Korkmaz'a bravo. Sahada mücadele eden, koşan, kavga eden (mecazi anlamda) bir takım yaratmış.
Top rakibe geçince bütün takım kalesini korumaya çalışıyor, topun arkasına geçiyor. Hücuma çıkınca da birbirlerine yardım ediyorlar. Bu kadar eksik olmasına rağmen sahada futbolun gereğini yapan, daha doğru oynayan, daha iyi yardımlaşan Antalyaspor'du.
Son sözüm Antalya seyircisine… Antalya'ya gittiğim zamanlarda Antalyalılar "Ne olacak bu Antalya'nın hali" derler, "Bizim takım ne halde" diye dert yanarlar. Alın size sizin takım!
Ligin ilk yarısını 27 puanla kapatıyor, maddi olarak ne mücadeleler veriyor, sahanda oynadığım takım Fenerbahçe… Bakıyorum, tribünler dolu değil. İkinci Lig'de şampiyonluğa oynasanız doldurursunuz, ondan sonra ahkam kesersiniz. Ahkam keseceğinize takımınıza sahip çıkın, maçlara gidin.