Mehmet Topal'dan çok benim için sızladı

Geçen haftanın olayı Mehmet Topal oldu. Herkes değişik açılardan konuştu, yazdı. Ahkam kesenler de var.
Herkes kendisine göre haklı.
Bakın Mehmet Topal'ın olayı farklı bir olay. Diyeceksiniz ki, "Neresi farklı? Her sene liglerimizde belki de 50 tane elle kolla düzeltilip gol atılıyor. Mehmet Topal'ın golü niye bu kadar büyütüldü?" Ey okuyucular, Türkiye sıkıntılı günlerden geçiyor. İnsanlar çok konuda rahatsız, mutsuz ve yarını düşünüyor.
Bütün bunların olduğu yerde de iyi insanı, iyi adamı, güzel adamı öne çıkarma ihtiyacı hissediyor insanlar.
O sözü demedi, diyemedi
Yani bizim alem olan Türk futbolunu da bataklıktan kahraman çıkarmak istiyoruz. Futbol çok konuda batmış. Aradan cımbızla çekip birini ya da bir olayı, "Ya kardeşim işte bütün bu normal olmayan, düzgün olmayan işlerin içinden öyle bir adam çıkıyor ki, helâl olsun be" diyelim istiyoruz.
Sizleri bilmem ama benim böyle bir şeye ihtiyacım vardı. Bunun için de ATV'den naklen yayın yaptığımız Kayserispor-Fenerbahçe maçında Mehmet için o sözleri söyledim.
Maçı takip ederken Mehmet'in rakiple çarpışmasını görmedim.
Oyun durdu, iki futbolcu da yerdeydi.
Baktım iki futbolcudan biri Mehmet ve şunlar ağzımdan leblebi gibi dökülmeye başladı: "Mehmet varsa sahtekarlık yoktur. Mehmet varsa ahlak vardır." Şu anda inanın bire bir söylediğim kelimeler değil bunlar. Ama ana fikir buydu. Bunu içimden gelerek söyledim. Mehmet buna layık insandır.
Aynı Mehmet Topal pazar akşamı bu sefer topu eliyle düzeltti ve gol yaptı.
İnanın santra yapılana kadar içimde bir his vardı, Mehmet şimdi gidecek zamanı durduracak, "Bir dakika hocam... Benim için rahat değil.
Ben bu golü kabul etmiyorum.
Bu şampiyonluk maçı bile olsa bu golle şampiyon olmayalım" demesini bekledim. Ancak olmadı, demedi, diyemedi.
Bu ülke neleri gördü
3 puan her zaman gelir. Ben onda değilim. Ben Mehmet'in Mehmet gibi kalmasından yanaydım. İdol olmasını istiyordum.
Benim kahramanım olsun istiyordum.
İnanın şu andaki bu yazıyı yazarken bile zorlanıyorum.
İçim sızlıyor, içim acıyor.
İnanın 90 dakika sonunda Mehmet'ten çok fazla üzüldüm.
Ama artık tren kalkmıştı.
Biz Türkiye'de ne goller gördük; elle atılan, elle çıkarılan... Omuz kol karışımı topu düzeltip attıktan sonra, "Çocuklarımın ölüsünü göreyim ki, kolumla oynamadım" deyip, 3 gün sonra televizyona çıkıp, "Top pazuma geldi, attım" itirafında bulunanı da gördük.
İnsanlar büyük ikramiye kaçırınca üzülürler.
Çünkü büyük ikramiye herkese çıkmaz.
Mehmet'in olayı büyük ikramiye gibi de değil mi! Çok farklı olaydı. Çok kötü kaçtı, inanın ben şahsıma hâlâ üzülüyorum.
'BiP'LETMEYi GÖRECEKLER
Söz uçar yazı kalır demişler.
Türkiye'de bu değişiyor.
Söz uçmuyor, söz bipleniyor.
Terbiyezsizlik ve ahlaksızlık yapılıyor.
'Bip' yaptığınız kısımla insanlar karalanıyor. Bunu yapanlar da "Biz büyük firmayız" diyorlar.
Eğer bu firmalar haberleri de böyle yapıyorlarsa demek ki, bunların hiçbir şeyi okunmaz ve seyredilmez.
Kayseri-Fenerbahçe kupa maçında Ender maçı anlatıyor, ben de yorum yapıyorum. Maç yayınlarında yorumcu olarak çok fazla konuşmayı sevmem. Çünkü o zaman spikeri maçtan koparıyoruz. Araya girer çıkarım.
Bir pozisyonda hakemin maçı niye daha fazla oynatmadığını Ender'le konuşuyoruz. Zaten maç bir yerde bitmiş. Dakika 90+1 olmuş.
Atılacak bir gol bile gol çok şey değiştirir.
Tam bu arada benim ağzımdan çıkanların bir kısmı küfürmüş gibi internet sitelerine, "Erman Toroğlu canlı yayında küfür etti" ifadeleriyle servis ediliyor.
Akılllılar, bu yayınların hepsi RTÜK'te var. Açık seste dinleyin, küfür olmadığını göreceksiniz.
Çünkü küfür yok. Olur muydu?
Olabilir, canlı yayın yapıyorsunuz, ağzınızdan kaçabilir. O zaman insanlardan özür diler, cezasını da çekersiniz.
Soranlara cevabım hazır!
Hata insanlar için, ama yapmadığınız bir şeyden karalanmak insana koyuyor. Şimdi bunu 'bip'letenleri hürriyet.com.tr, milliyet.com.tr ve cumhuriyet.com.tr 'yi şirketim mahkemeye verdi. Yüklü bir tazminat istiyorum.
Beni burada 'bip'letenleri ben mahkemede 'bip'leteceğim.
Bakalım hangimizin 'bip'letmesi daha etkili olacak. İnşallah mahkeme uzun sürmez de size bunun sonucunu anlatırım. Ama çamur at izi kalsın. Yolda görenler, "Hoca yayında küfür etmişsin" diyorlar. Aslında içimden nasıl bir cevap vermek geçiyor bilir musunuz sevgili okurlar:
"Vallahi billahi etmedim kardeşim.
Etseydim inkar etmezdim..."

O GÖRÜNTÜLER NEDEN YOK?
Mehmet Topal olayının ikinci kısmına geçelim.
Maç verildi, biz yayına girdik. Görüntüler geldi, yorum yaptık.
Sonra bana bir mesaj geldi.
Hakem, Mehmet Topal'a sormuş, "Topla elinle kolunla oynadın mı?" Mehmet de cevap vermiş: "Hayır, top dizimden sekti, vurdum gol yaptım." Bunun üzerine de hakem santrayı yaptırmış. Hakemin bağlı olduğu merkeze söylediği şu cümle de var: "En ufak el teması olduğunu söyleseydi, ben golü vermeyecektim.
Ceza alanı içinden aleyhine vuruş yaptıracaktım ama söylemedi." Sonra ben bu konuda yorum yapıyorum. Karşımda oturan İlker de (Yağcıoğlu) diyorki: "Abi ben Mehmet'le konuşacağım.
Hakemin kafası karışık Olayın böyle olduğunu zannetmiyorum." Bir şekilde İlker, Mehmet'le bağlantı kuruyor ve Mehmet'in söylediklerini aktarıyor. Sonra Mehmet de çok üzülüyor ki, İlker'den telefonumu alıyor ve akşam beni arıyor, konuşuyoruz.
Burada hakem görebilir miydi, görmesi gerekir miydi? Görüş mesafesindeydi.
Neden veremedi, hakeme sormak lazım. Aynı hakem maçın bitiş düdüğüyle hem de ayakla topu kendisine doğru atan Osmanlısporlu Koray'a ikinci sarıdan kırmızı gösteriyor.
Bu topun uçuş ve görüş mesafesi Mehmet'in eliyle düzelttiği mesafeninin iki katı. Demek ki hakemin kafası karışık.
Gelelim yayıncı kuruluşa Şimdi gelelim cenaze namazına...
Niye bu cümleyi kullanıyorum, söyleyeyim.
Her şey olup bitiyor. Yayıncı kuruluş yok ortada. Milyonlarca dolar verip yayın ihalesini alıyorlar, milyonlarca liraya halka dekoder satıyorlar ve tonlarca parayı da kulüplere veriyorlar. Belki şampiyonluğu, belki ikinciliği ya da üçüncülüğü belirleyecek bir maçta olanları televizonlardan seyredemiyoruz. Hiç görüntü yok.
Bu yayın fiyaskodur Bana mesaj gelmese, işin üstüne gitmesek; hakem Alper Ulusoy'un Mehmet'e pozisyonu sorduğu, Mehmet'in verdiği cevap ortaya çıkmayacak.
O zaman niye televizyon seyrediyoruz kardeşim. Radyodan verin kurtulun.
Biz pazar akşamı A Spor'daki 'Takım Oyunu Programı'nda habercilik yapıyoruz. Bir takım oyunu yapıyoruz, yayıncı kuruluş hakem ile Mehmet Topal'ın bu diyaloglarını görüntüye getiremiyorlar. Sonra da biz yayıncı kuruluşuz diye afra tafra atıyorlar.
Kusura bakmayın beyler, alınan ve verilen bu paralara göre yaptığınız yayın fiyaskodur.
Not: A) Ya bu kadar kamera ile o anları çekemediniz. B) Ya da bir yerlerden korkuyorsunuz Hangisi beyler çıkın cevap verin...

ETİKETLER: Erman Toroğlu
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.