Bu adama dikkat!

Quaresma iyi topçu ama beyninde bir kaç tahta eksik. Biraz delilik var.
Rakibe tabanı basıyor, kart sarı buçuk!
Bir de hocası oyundan alınca eldivenleri atıyor. İnanılır gibi değil.
Öyle bir maç ki; sonu ölüm-kalım değil ama bir galibiyetle rakiplerin morali bozulur, bir yenilgiyle iştahı kabarır.
Hele önceki günkü Fenerbahçe-Adanaspor maçından sonra skoru önemli bir maç olacaktı.
Öyle bir maç ki futbolun dışında her şey tesir ediyor. En fazla tesir eden şey de zemin… Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz! Osmanlıspor, iki senedir bu sahada oynuyor. Hâlâ UEFA'yı bahane ediyor Melih Gökçek… Sen bu zemini UEFA'yı beklemeden, daha stadı yaparken yapmalıydın.
Ankara'nın ne olduğunu en iyi herhalde Melih Gökçek bilir. Yenişehir veya Tunalı'daki asfaltı elektrikle döşetmeyeceksin, stadın altını ısıtacaksın. Neyse biz maça gelelim, gelelim de ama maçlar normal zeminde oynanır, anormal zeminlerde değil.
Denizi geçiyoruz, derede boğuluyoruz!
Milyon paralara futbolcu alıyorsunuz, adamları mermer zeminde oynatıyorsunuz.
Bu zeminde oynamak da zor hakem olarak karar vermek de… Çünkü, futbolcu topa girerken dengesi mi bozularak giriyor, kasıtlı mı giriyor bunu iyi çözmek lazım.
Her zaman son cümle hakemedir ya, biz başta yazalım. Hakem kötü maç yönetmedi.
Ama son dakikalarda Beşiktaş'ın lehine vermediği yüzde yüz bir penaltı pozisyonu var.
Birkaç cümle de ikinci golü atan Cenk'e… Neymiş efendim; Cenk, Beşiktaş'ta 11'inci golünü atmış. İyi de 5'ini penaltıdan atmış.
O da güzel… Peki sırtına çarpan topla rakip ceza alanına girdiği pozisyonda, iki tane arkadaşına nasıl pas vermezsin? Dağlara taşlara vuran Cenk'e soruyorum… Bu pozisyondan sonra Beşiktaş, 1 veya 2 tane gol yese ne duruma düşerdin! Golcüler bencil olur tamam da bu bencillik değil cinayet! Çünkü, Cenk bu topları maalesef arkadaşlarına atmıyor.
Talisca… Attığı gol süper. O tarz hareketli bir topa ve top yerde değilken, sol ayağın üstüyle kleps atıp kalecinin boyunu 50 santim daha uzatmak maharet işidir. "Dan" diye vurulan bir gol değil. Süper klas bir vuruş.
Quaresma'yı ihmal etmemek lazım. Quaresma iyi bir futbolcu, iyi bir kumaş. Ama beyninde bir kaç tahta eksik! Biz Türkçe kullanırız bu tahta eksikliğini… Yani 'biraz delilik vardır' deriz, tabiri caizse, espri yaparak, takılarak. Yahu kardeşim bayram değil, seyran değil. Sen rakibine gidip tabanı basıyorsun. Sarı kart kesin, kırmızı bile verse kimse bir şey diyemez.
Yani kart sarı buçuk! Ve bundan sonra Quaresma'yı sahada tutmak delilik. Şenol Güneş, 15 dakika daha ona bu şansı verdi. Sonra çok doğru olarak onu oyundan aldı.
Dedim ya birkaç tahtası eksik olan Quaresma, bu sefer eldivenleri çıkarıp Şenol Güneş'in önüne attı. İnanılır gibi değil. Şenol Güneş yüzde yüz hatalı bile olsa bir futbolcunun bunu yapmaya hakkı yok. Ama burası Türkiye! Burası böyle futbolcuların babalarının çiftliği… Ye Mehmet ye! Gazeteciler de bunların arkasında, televizyoncular da bunların arkasında. Pohpohlayıp pohpolayıp bunları bu hale getiriyorlar.
Babel meburi çıktı, Quaresma da mecburi çıktı. İki tane top yapan adam, Kerim Frei ile Tolgay oyuna girince Beşiktaş orta sahada daha bir top çevirmeye başladı.
Altını çizerek söylüyorum; Beşiktaş'ın bu Quaresma sorununu çözmesi gerekir.
Yoksa başlarına iş açılabilir. Dün gece iki Trabzonlu hoca karşı karşıya geldi. Daha tecrübeli olan Şenol Güneş, bir tık daha tecrübesiz olanı yendi. Ama ben ikisini de tebrik ediyorum.
REZALET BİR YAYIN
Şenol Güneş, ilk yarıda Beşiktaş'ı akıllı oynattı. Maçı yayıncı kuruluşun görüntüleriyle seyretmek çok zor. Bazen büyüteç almak lazım, bazen gözlük takmak lazım!
Bu yayıncı kuruluş, böyle kötü çekimlerle hâlâ dekoder satıyorsa helâl olsun. Kamera pilota geliyor top yok, futbolcular karınca gibi... Yakına geliyor, gene bir şey göremiyorsun!
Bunun arası yok mu kardeşim! Şampiyonlar Ligi'nden, İngiltere'den, İspanya'dan, Almanya'dan maçlar izliyoruz. Takır takır ne olduğunu anlıyoruz. Bizde "Tekrar çekim olsa da yakından tekrar görsek" diye bakıyoruz.
Mesela ben, Beşiktaş'ın ilk yarıda iyi oynadığına şöyle kanaat getirdim. Bir beyazlı futbolculara bakıyorum ekranda, yani Beşiktaşlılar'a… Bir de siyahlılara bakıyorum, yani Osmanlıspor'lulara. Beşiktaş yarı alanında beyazlılar, siyahlılardan daha fazla. Yani Şenol Güneş diyor ki; Osmanlı benim üstüme gelsin.
Ben nasıl olsa pozisyon yakalar atarım...
Yani akıllı oynuyor beyaz formalılar...
2. yarı başlıyor.... Beyazlılardan 3-4 oyuncu ileride kalmaya başlıyor, siyahlılar bu sefer rakip yarı alanda fazla. Ama Babel ve Quaresma çıkınca Beşiktaş tek kaleye dönüyor.
Beşiktkaş, geçen yıl Ankara'daki Osmanlı maçını Sosa'nın son dakikalardaki müthiş golüyle kazanmıştı. Hatta bence o gol siyahbeyazlılara şampiyonluğu getirmişti. Dün de Beşiktaş buradan galibiyetle çıktı ve kendine büyük bir avantaj sağladı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.