İnsanları aldatmayın!

Dakikalar 27'yi gösteriyor...
Maçın kırılma anı, en çok tartışılan pozisyonu gelişiyor...
Fenerbahçe hücum ediyor, Josef de Souza kafayı vuruyor, Trabzonsporlu Yusuf Erdoğan topu çizgi üzerinden koluyla çıkarıyor. Pozisyon devam ettiğinde Souza ikinci kez vuruyor ve gol oluyor. Hakem golü iptal ediyor, Yusuf'a kırmızı kart veriyor, F.Bahçe'ye penaltı attırıyor.
Arkadaşlar bakın!
Futboldaki en büyük ceza goldür.
Golden büyük ceza yoktur. Sen önce golü verirsin! Sonra sarı mı kullanırsın, kırmızı mı kullanırsın o ayrı bir konu. Bunun için dünya futbolunda enteresan cümleler var;
"Kırmızı kart verirsin, penaltı attırırsın", "Golü verirsin, sarı kart verirsin" diye… Şimdi ben size soruyorum...
28. dakikada pozisyona kırmızı kart verdin yani rakibi eksilttin, üzerine bir de penaltı verdin.
89'da olsa ne yapacaksın?
27 ila 90. dakika arasındaki süre 62 dakika.... Diyeceksiniz ki, kırmızı kart önemli. Bu kural ya! 64 dakika 10 kişi oynayacak rakip. Peki bir düşünün penaltıyı atan kaçırdı.
Rakip de 10 kişi. Sen maçı kazanmaya garanti verir misin? Bu biiir… Şimdi dönüyorum diğer tarafa.
Madem bu kuralı böyle uyguluyorsun.
Aynı pozisyon 89'da oldu. Ne yapacaksın? Adamı attın, penaltı verdin. Penaltıyı kullanan takım da atışı kaçırdı. Geriye kaldı 1 dakika...
Neyin avantajı bu? Yani insanları neden böyle aldatıyorsunuz.
Bu da ikiiii...
Beyler! Bir kural vardır uygulanır.
Bu ilk dakikada da aynıdır, 90. dakikada aynıdır! "1. dakikada ayrı, 30'da ayrı, 60'ta ayrı, 89'da ayrı" derseniz Türkiye'deki futbola dönersiniz.
MHK'yı boşverin, bana dünyadaki bu işi idare edenler cevap versin.
Hani onlar her şeyi çok iyi biliyorlar ya. Arkadaşlar kendinizi sakın küçük görmeyin. Onlar daha iyi düşünür diye bir şey yok.
OTUR DÜŞÜN YANAL
Maçtan evvel de maç sırasında da Trabzonspor'un bu sezonki futboluyla Fenerbahçe'yi yenme şansı yoktu. Bir tek şansı vardı Trabzonspor'un... Fenerbahçe'ye çelme takıp berabere kalabilirdi. Ama bence o da zordu. Ama şöyle bir gerçek var; Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal kendini yenileyecek, eski Ersun Yanal'a dönecek. Şöyle bir oturup herşeyiyle "Ben ne yapıyorum, ne yapmıyorum, neyi yapamıyorum arkadaş?" diyecek kendi kendine... Trabzonspor yönetimi de kendine gelecek. Dolduruşa gelmeyecek!
1967'DEN BERİ BÖYLESİ YOK
Beyler, bayanlar… Ayran açıp, merdivenden kayanlar… Maalesef bazı şeyleri kabul etmek zorundasınız.
Galatasaray camiası Mustafa Denizli'yi getirdi yıllar sonra, ne dediler; "Mustafa Denizli Galatasaray'ı kurtaracak".
Mustafa Denizli kendini kurtardı.
Yine aynı yıllar geçti, bu sefer "Trabzonspor'u Ersun Yanal kurtaracak" dediler, ama Ersun Yanal kendini kurtarmaya kalktı.
Bakınız!
Böyle zavallı, böyle dirençsiz, böyle amatör bir Trabzonspor'u ben 1967'lerden beri görmedim.
Verdiğim tarihe dikkat edin!
Sabır, sabır diyorlar ama şu bir gerçek; sabırla bu iş olmaz.
Trabzonspor'da Ersun Yanal da olmaz. Onun kafası başka yerlerde, o kendini kurtarmaya bakıyor.
Yorumculuk yapsın daha iyi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.