Doğru mu Baykan?
- Erman Toroğlu Yazıları
- 16 Aralık 2016, 23:23:14
Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) seçimi yapıldı, Oğuz Tongsir yeniden başkanlığa seçildi.
Yıllardır spor yorumculuğu yapıyorum; hem görsel hem de yazılı basında...
Ancak Spor Yazarları Derneği'ne inanmadığım, politikalarını benimsemediğim için buraya üye olmadım. Çok doğru yaptığımı şimdi daha iyi anlıyorum. Bakın; insanın bir kişiliği, omurgası olur. Sonunda da kurşuna dizilir veya en yukarıya çıkar. Ya en yukarı çıkıp kahraman olursunuz ya da kurşuna dizilirsiniz, arası yoktur... Ama bazı insanlar vardır rüzgar gülü gibi dönerler. Bir gün birinin arabasına binerler, başka gün bir diğerinin.
18 oy taraf değiştirdi
Yapılan son seçimden bana haberler geliyor.
Hangileri doğru, hangileri yanlış bilemem.
Yalnız bir-iki noktaya takıldım. Birisi şu;
TSYD Konya Şubesi'nden 18 rey bir tarafa gidecekken, Oğuz Tongsir'e gidiyor... Doğrudur yanlıştır bilemem ama öğrenmek de isterim. Yapılan dedikodu şu: Gençlik ve Spor Genel Müdürü Konyalı Mehmet Baykan, çok yakın arkadaşı olan Konya Şubesi Başkanı'na telefon açıyor, "Şu ismi Tongsir'in listesine verin ve hepiniz de oyunuzu ona atın" diyor. Konya'nın 18 oyu A tarafındayken B tarafına geçiyor.
Açıklama yapmalılar
Seçimlerde pazarlıklar olur. Bu pazarlıklar mesela; 'size Antalya'da yaz tatili, Alanya'da yaz tatili, Bodrum'da yaz tatili' denilebilir. Mesela yani! Ama benim anlamadığım ve çözemediğim nokta şu; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçim gezilerine başlarken önceliği Konya'ya verir. Oraya gider, Konyalılar ile mutlu olur. Siyasetçinin en doğal hakkıdır bu. Peki şimdi bu Konyalı spor gazetecilerine soruyorum, mutlaka cevap verirler.
Ahlaksız FETÖ'nün ayaklanmasından sonra kendini tankın altına atanlarla dalga geçen Oğuz Tongsir, bu konuda saçma sapan tweetler atan Oğuz Tongsir demek ki bu Konyalı 18 spor yazarına çok şeyler vadetmiş. Spor Genel Müdürü'nün telefon edip etmediğini de bilmiyorum ama kamuoyunda konuşulanlar bunlar. Açıklama yaparlarsa sevinirim.
Hepsini selamlıyorum!
Ankara ise başkan seçiminde ikiye bölünmüş.
İki yine iyi, her zaman 6-7 oynarlardı.
Yeni öğreniyorum Ankara eski Şube Başkanı Kerem Öncel'i de Oğuz Tongsir, ihraç istemiyle disipline vermiş. Kerem de bunu hak etmiş. Oğuz Tongsir karısının arabasını hülle yoluyla Ankara'ya sattığında o arabaya binmeden gönderseydi daha iyi olurdu.
Hiç kimsenin veya karısının hülle yoluyla satılan arabasına binmeyeceksin Keremciğim...
Tabii bir gün mutlak yetkili bakanlıklar da bu derneğin evraklarını incelerler, neyin nasıl olduğunu görürler biz de anlarız.
Spor Genel Müdürü Baykan'la, Konyalı Spor Yazarları'na da selamlarımı sunarım...
Şehitlere rağmen!
BABA-OĞUL HAKEMLİĞİN İÇİNE ETTİLER
Cüneyt Çakır ve babası Serdar Çakır'ın hakem aleminde ekipleri var. Bunları parçalamaya çalışırsanız değişik yerlerden ateş ederler.
Baba-oğul hakemlere ne işkenceler çektirdi.
Rıdvan Dilmen, Futbol Federasyonu Başkanlığı'na aday olabileceği yönünde açıklama yapmış... Bakın ondan sonra neler olmuş. Rıdvan Dilmen'in yanına hemen Cüneyt Çakır'ın babası gitmiş.
Öyle şeyler anlatmış ki, Rıdvan herhalde yumuşamış.
Bak Rıdvan; 'Federasyon Başkanı olacağım' diye açıklama yaparsan senin yanına daha çok MHK Başkanı olmak isteyen adamlar gelir.
Hakemlik aleminde yalakalık en önde gelen sistemdir.
Onlar 4-3-3, 4-4-2 bilmezler, onlar hazır olda dururlar, yağ çekerler. Bütün amaçları maç almaktır. Türkiye'deki hakemliğin sorunu da budur.
Altını çizerek defalarca söyledim yine söylüyorum; hakemlerin sorunu oyun kuralları değildir. Hakeme oyun kurallarını öğretirsin ama Türkiye'deki hakemliğin sorunu kişiliktir. Oyun kurallarını bir insana verirsiniz ama adamın kişiliğini değiştiremezsiniz.
Onun için de kişilikli hakemler bulmanız gerek. Kişilikli insanlar bulup onlara kuralları öğreteceksiniz. Futbolu da bilirse iyi olur. Yoksa bu kısırdöngü sürekli dönecektir.
Hiçbirini tanımam ama...
Serdar Çakır'ı çok iyi tanımam.
Sadece bir iki defa görmüşümdür.
Bülent Yıldırım'ı da Fırat Aydınus'u da tanımam.
Çekin bakalım Bülent Yıldırım, Fırat Aydınus ya da Selçuk Dereli'yi bir kenara ve sorun Cüneyt Çakır'ı ileri atmak için Serdar Çakır bu hakemlere ne işkenceler çektirdi.
Ne ekipler kurdu. Serdar Çakır'ın hakem aleminin içine burnunu sokmaması gerek.
Bunu çok net söylüyorum.
Ama Cüneyt Çakır babasının çıkarılmasında TFF de dahil ne tepkiler koymuştur.
Eskiden İstanbul'da babaoğul çatı ustaları vardı veya Almanya'da baba-oğul groheler...
Bunlar da bu şirketler gibi baba-oğul hakemliğin tabiri caizse içine ettiler. Hâlâ da etmeye devam ediyorlar.
Dikkatli izleyin onu
Son Antalya-Fenerbahçe maçını bir işim nedeniyle canlı izleyemedim. Sonradan bölüm bölüm izledim. Çakır'ın verdiği en doğru karar, Sow'un röveşatasını iptal etmesidir.
O hareket fauldür.
Ama Cüneyt, Fenerbahçe'nin iki net penaltısını vermemiştir.
Cüneyt bunları hep yapıyor. Cüneyt ve babasının hakem aleminde ekipleri var.
Bunlar aynı kaba yapıyorlar!
Bunları parçalamaya çalışırsanız karşınıza değişik değişik yerlerden ateş ederler, şaşırırsınız.
Dikkatli gözle izlerseniz bunları görürsünüz. Bir hakem Avrupa'da iyi maç yönetiyor diyorlar. Hiçbir Avrupa Federasyonu, Türk Federasyonu kadar bir hakemine Avrupa'da yardım etmemiştir.
Çok konuda!!!
Uslu'nun sözleri son derece doğru
Aziz Yıldırım, Beşiktaş derbisinde ayağa kalkıp bir şeyler söylemiş. Önceki gün Mahmut Uslu benzer bazı ifadeler kullanmış. Futbol Federasyonları ve bunların kurumlarında tüm kulüpler mücadele ederler, 'Tahkim Kurulu'na bu kadar adam soktum, Disiplin Kurulu'na bu kadar adam soktum' diye.
Bunların hepsi yanlış işler ama yıllarca yapıldı. Bunları yapanların başında da Aziz Yıldırım gelir. Dengeler diğer tarafa geçti mi bu kez Aziz Yıldırım bağırmaya başlar.
Veya Kızılderililer misali hem kendinden adam vardır yine de bağırır. Ama Mahmut Uslu'nun açıklaması son derece doğru ve yerinde. Hak vermemek mümkün değil.
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören kulüpten ayrılıp TFF Başkanı olduğunda Beşiktaş'tan bir hayli alacağı vardı.
İyi güzel de bir kulüp başkanı gelir TFF Başkanı olur, bu doğal. Ancak o kulüpten alacağı varsa o kulüpten alacağını tahsil için bazı organizasyonlara girer mi girmez mi? Ahlak olarak girmediğini kabul edelim. Peki bu diğer kulüplere konuşma hakkı vermez mi? Beşiktaş Kulübü de bunun altında kalmaz mı? Arkadaşlar işin sakatlığı burada. Mahmut Uslu'nun parmak bastığı yer son derece doğru. Senin bir kulüpten alacağın varsa ve maçlarda olaylar olursa bunlar Beşiktaş'ın aleyhine yıkılır, lehine değil ve rakipler de haklı olarak isyan edip konuşurlar.