Bir başka bahar
Bir Dünya Kupası'nda daha yokuz. Vuslat bir başka bahara kaldı. Portekiz maçındaki kötü oyuna rağmen skora ortak olma şansı elimize geçti ama kullanamadık. Madem önümüzdeki maçlara bakacağız, bazı sorulara cevap bulmamız gerek.
Önce büyük resim. Milli takımımızın oyun anlayışı ne? Ne zaman Türk milli takımının oyun yapısı için bir genelleme yapabileceğiz?
Oyuncu havuzunu genişletirken forma adaleti sağlayabilecek miyiz?
Milli takıma oyuncu sağlayan kulüplerimiz, ne zaman milli takım teknik ekibi ile koordine sağlayacak?
Ve en önemlisi taraftarımız ne zaman kulüp formasını bırakıp, tek ses ve tek yürek olmayı başaracak?
Bu sorulara cevap verir ve o cevapları hayata geçirirsek ne ala...
Elbette Portekiz maçı özelinde de sorgulanması gereken şeyler var..
Stefan Kuntz rakipten fazlasıyla çekindiğini açıkça gösterdi. Takım seçimi ve değişiklik zamanlaması eleştiriyi hak etti. Sadece birini yazayım..Rıdvan varken solda Berkan'ı oynatmak,hadi oynattın doksan dakika sahada tutmak nedir Allah aşkına?
Stefan Kuntz'a naçizane iki tavsiyem var.
Bir.... Hamit Altıntop etkisinden bir an önce sıyrılmalı..
İki.... Türk insanını ve beklentilerini daha iyi tahlil edip, Türkiye'de daha çok vakit geçirmeli. Portekiz maçından sonra basın toplantısındaki vücut dil ve yaklaşımı onun milli takımdaki ömrünü kısa tutar.
Velhasıl, hem büyük resimdeki, hem de Kuntz özelindeki bir takım meseleleri çözemezsek önümüzdeki Avrupa Şampiyonası da yalan olur. Uluslar Kupası'ndaki 3.Lig maçları kimseyi yanıltmasın. İyi jenerasyonumuz var diyerek olduğumuz yerde sayar, o gençlerin de yaşlanmasını seyrederiz.
KİMSE MESUT OLMADI
Fenerbahçe'nin Mesut Özil kararı finansal açıdan pek akılcı olmasa da teknik ve idari yönden geç bile kalmış bir karardır. Attığı gol ya da skor katkısı kimseyi yanıltmasın.
Mesut neredeyse bir buçuk yıla yaklaşan Fenerbahçe kariyerinde pek az maça ağırlığını koyabildi.
Onun varlığı rakipler için tehdit olmak bir yana yumuşak karın haline dönüştü.
Daha kötüsü, arkadaşlarını motive eden bir dünya markası değil, sorun çıkaran şımarık yıldız misali tavırlar sergiledi. Elbette bizim bilmediğimiz, haklı olduğu olaylar da vardır ama oynamadığı için teknik direktöre "gider" yapmak kibir değil de nedir?
Mesut Özil'in futbolculuğuna söyleyecek sözümüz olamaz.
Zaten söz söylemeye imkân tanımayacak kadar üst düzey bir kariyeri var. Ancak futbolda dün yoktur. Bugünün Mesut Özil'i de maalesef saha içinde yeterli performansı gösterecek dinamizm ve coşkuyu barındırmıyor. Hatta fizik kalitesi düşük olsa bile meziyetleri sayesinde eksiklerini kapatacak işleri yapma hevesi ve konsantrasyonu da yok. Elbette yüklü kontratı nedeniyle kadro dışı kalmadan pazarlanması daha doğru olurdu.
Ama artık Mesut Özil'de ısrar etmenin anlamı kalmamıştı.
Olmadı, olamadı.
Yine de severek ayrılmak gerek
KADIKÖY RUHU GERİ DÖNDÜ
Fenerbahçe sezonun flaş takımı Konyaspor'u geriden gelip mağlup ederken dinamik, arzulu ve üretken bir takım seyrettik. Özellikle Kim ve Crespo iyiydi ama son haftalarda Pelkas'tan Rossi'ye, Serdar Aziz'den Zajc'a kadar birçok isim gelişme kaydetti.
Daha önce de söyledim, bu tablonun mimarı başlarda hatalar yapmış olsa da İsmail Kartal'dır.
Benim için İsmail Hoca'nın doksanıncı dakikada Kim Min Jea ile birlikte saha kenarında attığı yirmi metrelik depar her şeyden önemliydi. Bu deparda Fenerbahçe sevgisi, takımdaşlık, inanç ve zafer duygusu var. Takımdaki gelişimin özeti bu depardır. Kadıköy'de yeniden diriliş yaşanacaksa şifre bu depardadır.
Tribünde sinema seyircisi gibi maç seyreden yıllardır örselenmiş Fenerbahçeliler, bu deparın özündeki ruhla yeniden "taraftar" olabilir. Konya maçında Kadıköy'de yıllar öncesinde kalmış bir duyguyu hissettik. Bu elbette camia için heyecan verici ama yeterli değil. Gelecek sezon çok iyi planlanmalı.
Eğer Hoca Löw ise Kartal mutlaka yardımcısı olmaya ikna edilmeli. Eğer Löw, Bielsa, Jorge Jesus gibi isimleri gösterip; Cocu, Pereira vb. bir teknik adamla yetinilecekse, bugünden vazgeçsinler. Aykut Kocaman ve Emre Belözoğlu'nda yapılan hata tekrarlanmış olur.
İsmail Kartal'a ayıp edilir. Aman!
YETER ARTIK!
Ligin sonu yaklaşınca yine tanıdık dedikodular çıkmaya başladı.
Neymiş efendim, bu sezon ligden düşme olmamalıymış.
MHK'de yaşanan depremden sonra bazı kulüpler küme düşmenin kalkması için nabız yoklamaya başlamışlar.
Vallahi pes! Hala pandemi dönemindeki hatalı kararın bedelini öderken, yeni hataların peşinde koşmak ancak futbolumuzda yaşanabilecek bir garabettir. Bu lige 20 takım fazla diye yakınıyoruz.
Hal böyleyken, 23 takımı mümkün gören varsa yaşadıklarımız bize müstahak demektir.
Bu söylentiler lige şaibeliymiş gibi bir hava verir ki, sezonun tamamını domine eden Trabzonspor'a yapılacak en büyük ayıp bu olur. Şampiyon şampiyonluğu, düşecekler de düşmeyi hakediyor.
Kimse suyu bulandırmasın.
Ligimizin futbol kalitesi, pazarlanabilirliği ve imajı bu kadar dip yapmışken, bir de anlamsız dedikodular çıkartmak kimseye fayda sağlamaz.
Hepimiz aynı gemideyiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.