Ender fikirler: Tükeniş
Fenerbahçe, Süper Lig'den sonra Türkiye Kupası'na da havlu atarken tam anlamıyla tükenmiş bir görüntü verdi.
Doktorlar "Tükenmişlik Sendromu" konusunu anlatırken, "Kişinin kariyerinden aldığı keyfi ve başarı duygusunu azaltan, kimliğini kaybettiğine inanmasına yol açan zihinsel ve fiziksel tükenme durumudur" diyor. Maalesef Fenerbahçe futbol takımının durumu tam anlamıyla böyle. Fenerbahçe Süper Lig'den sonra Kupa'ya da havlu atarken tam anlamıyla tükenmiş bir görüntü verdi. İşin kötüsü İsmail Hoca da geldiğinden beri bu tükenmişliğe merhem olmayı başaramadı.
Koca Fenerbahçe takımı, kırk beş dakikayı bir kişi eksik oynayan rakibine karşı iki buçuk pozisyon bulabiliyorsa orada ciddi sıkıntı var demektir. Daha kötüsü, teknik adamın son dakika golüyle elendikten sonra kazanmak için her şeyi yaptıklarını söyleyebilmesidir. "Kazanmak için her şeyi yaptıysan, hastalık ve sakatlıklarla boğuşan eksik rakibini neden yenemedin? " diye sorarlar adama! Son Kayseri maçında Mert Hakan, Crespo ve Ferdi dışında skora isyan edip, turu isteyen futbolcu olmaması takımdaki tükenmişliğin belgesidir. İsmail Kartal'ın Berisha 'ya doksan dakika dayanması, Valencia'yı oyundan alması, Ferdi'yi sol beke hapsetmesi, Sosa'yı kenarda unutmasına ne demeli? Fenerbahçe Şubat ayının başında kepenk kapattı. Taraftara yazıktır, günahtır. Kimse mazeret üretmeye çalışmasın!
KARTAL'IN DiRENCi DÜŞTÜ
Daha önce bu köşede yazmıştım. Üç büyükler içinde görece en iyi oynayan ve yaşanan sıkıntılara rağmen saha içi ve dışında en az sorun yaşayan takım Beşiktaş diye… Ne var ki siyah-beyazlı takım da son haftalarda gözle görülür bir düşüş içinde. Orta saha direnci ve üretkenliği azaldı. Hücumdaki bitiricilik sorunu kronikleşmeye başladı. Zaten var olan savunma zaaflarına, bu sorunlar eklenince son altı maçta üç beraberlik ve bir yenilgi kaçınılmaz oldu.
Bu tabloda Pjanic ve Batshuayi'nin durumuna ayrı bir parantez açmak gerek. Pjanic'in çok beğendiğim bir oyuncu olduğunu geldiğinde ısrarla vurgulamıştım. Ancak top kayıpları artmaya ve takımın oyununu yavaşlatıp, bozmaya başladı. Batshuayi'nin gol vuruşlarındaki beceriksizlik ise artık dayanılmaz hale geldi. Pozisyona girmekte bu kadar maharetli bir oyuncunun adeta gol kaçırma yarışına girmesi hesapları alt üst etti. Her şeye rağmen hala üç büyükler içinde ligi en üstte tamamlayacak takımın Beşiktaş olacağını öngörüyorum. Ama 2.'lik için favori gördüğüm Beşiktaş adına artık aynı iddiada konuşamıyorum.
BARÇA VE GALATASARAY
Galatasaray'ın 25 dakika 10 kişi oynayan Alanyaspor karşısında bir puana şükretmesi düşündürücüdür. Sarı-Kırmızılı takımda henüz galibiyetle tanışamayan Torrent bu güne kadar, kimi zaman oyuncuların mevkileriyle oynayarak, kimi zaman ayağa pas takıntısına kapılarak, kimi zaman da 3'lü defansa dönerek aklının karışık olduğunu kanıtladı. Elbette yönetimin ara transferdeki tercih hatalarının da kadro seçimlerinde etkisi vardır. Ancak "Guardiola'nın yardımcısı" reklamıyla allanıp, pullanan İspanyol hocanın; geldiği takımın Türkiye ölçüsünde Barcelona olduğunu da kavraması gerekir. Galatasaray'a sıradan takım oyunu oynatamaz ve başarılara alışmış taraftarı deplasman beraberliğiyle avutamazsınız. Domenec Torrent iyi bir yardımcı hoca mı, yoksa birinci adam olabilecek mi? Bunu göstermesi gerek. Unutmadan… Oyuncu tercihlerinde iddia edildiği gibi erken bir ego savaşı tesiri varsa bu günler bile aranır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.