İte kaka
- Dr. Gürkan Kubilay Yazıları
- 06 Mart 2017, 01:00:38
Sezon başı takım planlamasının ve yanlış idari ve teknik seçimlerin sonucu idi.
Maçın başında tehditler, duran toptan geldi. Babasının ölümüne rağmen, yüreğini koyarak dönen Lens taşıyordu takımı.
Ortalarda isabet oranı yüksekti çünkü ceza alanına kalabalık adamla gidiyorlardı. Ama 5-6 dakika sürdü bu ilk heyecan. Sonra sıradanlaştı oyun, eski gücünden çok uzaktaki Osmanlı'nın da katkısızlığında.
Bazen birbirlerine öyle alakasız paslar veriyorlardı ki insan bu çocukların sanki ilk kez bir arada oynadığını düşünüyordu.
Ozan 10 numara oynuyordu, sözde tabi. Alper'in söküp giden deparları yoktu, 3 senedir bir türlü tam olamadığı gibi. 2 stoper ve Topal, arkadan oyun kuramıyorlardı. Josef'in, duran top dışında ne işe yaradığını anlayan zaten yoktu.
Yana ve geriye pasların, dikine olan pasların 4 katı olduğu, çalımla rakibi geçmenin sıfır olduğu bir oyun oynuyordu ilk yarı Fenerbahçe, adına oyun denirse tabii.
Hücumu becerememek
3 defansif orta saha ile oynayıp ancak 75 pas yapmış rakibe, bu kadarcık pas ile bile, 11 şut attırıyorsan bu işte gerçekten gariplik var demekti. İlk yarı özeti buydu benim için.
55 bin kişilik stada 12 bin seyirci getirebilen nedenlerden biri de buydu zaten. Öne oynayamayan ama birlikte de savunamayan, zevk vermeyen takım.
Ozan'ı tırpanlayıp, Volkan'la başlamak da pek işe yaramadı, sorun hem adamların bireysel formsuzluğu, hem de hücum oyununu takım olarak becerememekti çünkü.
Lens'in üzerine yıkılan oyunda da, sakatlık sonunda eski formunda olmayan Hollandalı, 68'deki tek büyük tehlikenin yaratıcısı oluyor ama Fernandao kaçırıyordu. Dökülen takımda, Advocaat ancak 73' te Sow ve Persie'yi oyuna alıyordu.
Tek çare duran toplardı ve 90+2'de kornerden Mehmet Topal o golü buldu. İte kaka gidilen bu ortamda, son dakika golü bile, takımın yönetiminden memnun olmayan tribünlerin istifa isteğini yok etmedi.
Fenerbahçe bu sezon kupayı alır ama ligde oyunu ile üzmeye devam eder, bitse de gitsek dedirtir.