Atarım, yatarım

Bundan önceki 17 maçının 11'inde ilk golü atan ve o maçların tümünü kazanan F.Bahçe, ilk gol atma serisine Selçuk'la başladı. Selçuk gibi, uzaktan şut atmayı denemeyi seven ama kaleyi az bulan bir oyuncunun golü takımı rahatlattı.
Gol silahı olarak, ''ligin en çok şut atan takımı''olarak uzaktan şutları denemeye başladı F.Bahçe.Ama asıl amaç ''topun arkasında daha çok adamla kalıp' savunmada açık vermemekti. 2 haftadır, 4-4-1-1 gibi de oynamaya başlayan takımda Kuyt ve Alper, kenarları iyi kontrol edince, Topal ve Selçuk göbekten pozisyon vermediler.
Karabük de zaten bir hücuma dönük orta saha olan Viola'yı santrafor gibi kullanınca ilk yarıda gol pozisyonu anlamında etkili olamadı. Emenike top alamadı, duran top şansı fazla olmadı, Alper maç içi sakatlıktan rahat oynayamadı ve F.Bahçe, şutların dışında fazla pozisyonu olmadan ilk yarıyı bitirdi.
Emenike cezayı kesti
Emenike 48.dakikada , 2. yarının en formda adamı Diego'nun pasıyla kaçırdı.
Sonra yine 2 takımın da ''kazma''derecesinde hataları ile sıkıcı maç başladı.Tek antrenman ile çıkan Kuyt'ın hatalı pasında Viola, pas yerine şutu tercih edince gol kaçtı. Arkasından, uzun pasları Türkiye'de en iyi atan adam Caner, savunma arkasına kaçma becerisi tasdiklenmiş Emenike'ye attırdı ve Karabük'e cezayı kesti.
Gökhan'ın yerine giren Topuz'un uyuması 511 dakika sonra Volkan'a Traore'den golü yedirdi. Son dakikalar bu nedenle F.Bahçe'yi yordu ama yine de önemli pozisyonları kaçıran onlardı.
F.Bahçe'nin haftalardır oyun stratejisi net; "Atarım, sonra üstüne yatarım''.
Golü atıp, kendini arkaya yaslayan ve savunmayı iyi yapan takımın bunu çok iyi yaptığını görüyoruz.
Takım savunması iyi, eksikler de çok olunca yapılacak en doğru iş de zaten buydu.